SON DAKİKA

Anadolu'da sağlık turizmi tarihçesi

Tarih boyunca her dönemde insanlar hasta olmuş ve bu hastalıklarına tedavi aramışlardır. Anadolu topraklarında yerleşik medeniyete Çorum topraklarında geçen Hititliler ilk zamanlarda çareyi büyü yapmak, dua etmekten öteye götürememiştir. Çünkü hastalığın kaynağının bakteri, virüs, parazit gibi gözle görünmeyen fiziki hastalıklar ve yine gözle görülemeyen sebeplerle oluşan akıl hastalıklarıydı.

Bu nedenle hekimliğin ilk çağlarda doğaüstü olaylarla dualarla, fallarla, büyülerle tedavi uygulamak olduğunu düşünüyorlardı. 

Hititlere ait 22 tıbbi tablette, bakteri, virüs, parazit ve genetik faktörlerden haberlerinin olmadığını, hastalıkların doğaüstü olaylardan kaynaklandığını, savaşçı bir toplum olarak kendilerini korumaları için duaya ve bitkisel ilaçlara gereksinim duyduklarını görmekteyiz. 

Zamanla doğal olaylar, bitkiler ve hayvansal ürünleri gözlemleyerek tedavi konusunda daha gerçekçi ve bilimsel yaklaşımlar geliştirmişlerdir. Sağlığın kaybedilmemesi veya kaybedilen sağlığın tekrar kazanılması için merkezler oluşturulması fikrine ulaşmışlardır. M.Ö. 700’de bugün Datça’da hüküm süren uygarlık ilk tıp okulu Knidos’u açmıştır. M.Ö. 400’lerde Hippokrat felsefeyi tıptan ayırarak Kos Tıp Okulu’nu kurmuştur. Dünya’da tıpta bilimsel dönem Anadolu medeniyetleri ile başlamıştır. Selçuklular darüşşifa merkezleri oluşturmuş, buralarda hem hastalıkları iyileştirmişler hem de tıp eğitimleri vererek hekimler yetiştirmişlerdir. 1206 yılında Anadolu Selçukluları, Gevher Nesibe Tıp Medresesi ve Darüşşifa kurulmuştur. Tıp Merkezi ve Tıp Okulu’nu aynı binada toplaması nedeniyle Dünya’daki ilk örnektir. Tıp eğitimi almak isteyen gençler, bu merkezlerde hekimlerin yanında, hastanın bizzat muayenesi yapılmak suretiyle usta-çırak ilişkisi içerisinde tedavi yöntemleri öğreniyorlardı. Koruyucu sağlık hizmetleri de bu esaslarla yürütülmekteydi. Akıl hastalıklarının tedavisi için bimarhane adı verilen ayrı bir bölüm ile eczacıların kontrolünde bulunan bir ilaç deposu bulunduğu gibi, hastaların bakımı, yemek ve ilaçların hazırlanması, temizlik gibi işler için darüşşifalarda görevli işçiler çalışmaktaydı. Hastalar için hazırlanan ilaçlar ücretsiz olup, satılması yasaklanmıştır. Anadolu’nun hemen her şehrinde Darüşşifalar kurulmuştur. Bu darüşşifalar vakıf olarak kurulduğundan devlete yük olmadan tamamen bağışlarla sağlık hizmetlerini yürütmüşlerdir. Darüşşifalar, hastanın yataklı tedavisinin yanı sıra haftada birkaç gün poliklinik hizmetleri verdiği gibi, hasta yakınlarının dinlendiği alanlara da sahiptir. 

Ortaçağın karanlık Avrupası, Biruni, İbni Sina gibi tıp alimlerinin eserlerinin Latinceye çevrilmesiyle ve İslam Tıp kurumlarının çalışma yöntemlerinin uygulanmasıyla aydınlanmışlardır. M.S. 800’lerde Civitas Hippocratica adlı Tıp Okulu kurulmuştur. Avrupa’daki hastanelerin yardım-bakım kuruluşunun dışına çıkamadığı, İslâm dünyasındaki darüşşifaların günümüzdeki hastaneler gibi hizmet verdiği ve hekim yetiştirdiği görülmektedir.

Anadolu topraklarının tarih boyunca Dünya’nın tedavi merkezi olduğunu görmekteyiz. Dünya’da hastalıklardan korunma için temizlik başta olmak üzere koruyucu hekimlik önerileri geliştirme, mevcut bedensel ve ruhsal hastalıkları bilimsel yöntemlere tedavi etme, hastalık tedavisinde kullanılan geleneksel ve bitkisel ilaçları yapma, ruhsal ve fiziksel dinlenmeyi temin eden müzikler, bitkisel ilaçlar, ilaçların ücretsiz hastaya verilmesi, hasta yakınlarının refakatlerini temin edecek altyapının oluşturulması ve bunların hiçbiri için hastadan ya da devletten para alınmaması, hekimlik ile hekimlik eğitiminin bir arada olması modern tıbbın ulaşmaya çalıştığı noktadır. 

Anadolu topraklarının sağlık turizmine uygunluğu bugün başlayan değil binlerce yıldır yapılan bir iştir. Günümüzde ulaşılan iletişim, bilişim, ulaşım teknolojileri, hastalıkların önlenmesi ve tedavi metotlarındaki teknolojik gelişmeler ve yöntemlere uygun tedavilerin merkezi olması Anadolu insanının kültürel yapısı ve tarihi turistik dokusuyla, Dünya’nın merkezi olması hepimizin dileği ve isteği olmalıdır. 

Dünya Sağlık Örgütü sağlığı; "Zihnen, bedenen ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali" olarak tanımlamıştır. 

Ülkemizin itibarını ve gelirini artıracak bu alanda hepimize büyük görevler düşmektedir.