SON DAKİKA

Akıl sağlığına gereken önem verilmiyor

Türkiye'de her geçen gün antidepresan kullanımı artıyor, son verilere göre nerdeyse iki insandan biri bu tarz ilaçlar kullanıyor. Ayrıca ciddi ruh hastalıkları olan çok sayıda insan var ancak çoğu aile diğer insanlar ne der düşüncesiyle bu hastalıkları saklamayı ve tedavi ettirmemeyi tercih ediyor.

Tedavi ettirmek ve gereken tedaviyi yakınlarına sağlamak isteyenler ise ciddi prosedür sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Mevcut ruh ve sinir hastalıkları hastanesi sayısının yetersizliği ve bu hastanelerde tedavi almanın zorluğu nedeniyle çoğu kişi de ihtiyacı olan yardıma ulaşamıyor. 

Prof. Dr. Arif Verimli ve çok sayıda önemli doktor bu yetersizlikle ilgili açıklamalarda bulunurken mevcut sayının artırılması gerekliliğini defalarca kez vurguladı ancak maalesef gereken adımlar atılmadı. Şehir hastaneleri için çok fazla yatırım yapılıyor ancak öncelikli olması gereken bu konu maalesef geri planda kalıyor. Bir şizofren hastası tarafından samuray kılıcıyla bir kadının ölümüne bile sebep olundu ancak iki gün konuşulduktan sonra bu konular unutuluyor.

Konuyla ilgili bir diğer sorun ise “vasi atanması gerekli” ibaresi bulunan ve ruhsal olarak sorunu olduğu sabit olup bu yönde rapor verilen hastaların ailelerin ihmalkâr davranarak yine “toplum ne der” düşüncesiyle veya sırf mahkeme işleriyle uğraşmamak için bu kişilere vasi atanmıyor olması. Kendilerini idare etme imkânı bulunmayan, cezai sorumluluğu olmayan ve hem kendileri için hem toplum için risk oluşturan bu kişilere vasi atanmaması çok önemli bir sorun. Kaldı ki vasi atanması gereken kişilerin noterde de işlem yapamaması gerekiyor ancak sistemde böyle bir uyarı bulunmuyor olması sebebiyle rahat bir şekilde işlemlerini yapabiliyorlar. Vasi atananlara ilişkin bir uyarı bulunsa da vasi atanması gerekliliğini gösterir raporu bulunanlara dair de bir uyarı sistemi bulunmalı. Böyle işlemler yapılabiliyor olması Türkiye Noterler Birliği açısından da sıkıntı doğurur. Vasi atanması gereken biri kendi işlemlerini yapmaya devam ettikçe hak kayıplarını da beraberinde getirir ve bu durumda da geri dönülemez sonuçlara yol açabilir. Böyle bir sonucun doğması halinde ise Türkiye Noterler Birliği de zan altında kalabilir ki çözülmesi hem uzun sürer hem de kurumun güvenilirliği zarar görebilir. 

Ruhsal hastalıklara sahip insanların tedavisi, vasi atanması gerekenlere vasi atanması ve hastaların ilaçlarını düzenli kullanıp kullanmadığının takibi gibi konularda yeni bir mekanizma oluşturulmalı ki bu tarz sorunlar yaşanmasın ve toplumun en azından bu konuda huzuru sağlanmış olsun.