SON DAKİKA

2023'de Türkiye'de kendini yeniden inşa edebilmek…

'İnsan, bir katre kan ve bin endişeden ibarettir…' Sadi Şirazi ne güzel söylemiş. Şimdilerde bu sözü iliklerimize kadar yaşıyoruz… Pandemi, deprem, ekonomik güçlüklerle derinleşen yoksulluk…

Sınavlar, işsizlik, koşuşturma, sıkışmışlık hissi arasında bir tülü bırakıp gidememek ile ertesi gün her şeye yeniden başlamak zorunda olmanın çaresizliği…

Kararsızlık, amaçlarınla arandaki uçurumun her geçen gün derinleştiğini görmek ve vazgeçme noktasında duraksayıp bir sigara yakmak…

Sanırım tüm bu yazdıklarım eşittir endişenin ta kendisi ve her hücreni saran kaygı bozukluğu (anksiyete) teşhisi…

Geçen hafta yazdım, ülkenin ancak %8’i bu hisleri teğet geçerek hayatına istediği gibi devam edebilme özgürlüğüne sahip maalesef…

Sadi Şirazi’nin 12. yüzyılda bahsettiği bu his sanırım 1938’de Sartre’ın anlatmaya çalıştığı Bulantı hissine dönüşüyor, sonra bir sabah, Kafka’nın Dönüşüm kitabında bir hamam böceğine dönüştürdüğü kahramanı, Gregor Samsa gibi uyanmamak için yaşamaya devam ediyor, ülkenin geride kalan %92’si…

Bu kadar endişeden iyi bir sonuç çıkar mı?

Sanmam…

Makul endişe, insana her ne yapıyorsa o işi tamamlatır belki ancak iyi bir yemeği sofraya koymanın ilk kuralı, kullandığın malzemenin kalitesinden geçer bu nedenle bu kadar kaygı ve sıkıntıdan iyi bir sonuç beklemek bence iyimserlikten öte saçmalıktır…

İnsan, kendi içerisinde bir uyanışa ihtiyaç duyar bu hep böyle olmuştur. Atatürk, en sıkıntılı dönemde, ‘Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır derken bu konuya açıklık getirmiştir aslında…

İnsan bu içsel uyanışı ve kendini yeniden inşa etme sürecinde ki kararlılığını ortaya koyma cesaretini gösterebilmesi için ciddi bir itkiye ihtiyaç duyar ve bu itki onu uyandıracak ve çok etkileyecek genelde çok kötü bir sonuçla karşılaşmasıyla başlar…

Ünlü Alman filozof, Immanuel Kant, aydınlanmayı tanımlarken, SAPERE AUDE’den bahsederek buna açıklık getirir. 

Ona göre aydınlanmak, aklını kullanma cesareti göstermektir…

Maalesef bu genelde bilgi, acı ve tecrübe ile ulaşabilecek bir seviyedir ve kimse bunun bedelini ödemeden akşam yatıp sabah kalktığında, aydınlanma mertebesine ulaşamaz…

Bu mertebe yaptığımız tercihlerle, maksatlı olarak bilginin peşinden koşarak, aklını kullanmaya cesaret ederek yani başkalarının söylediklerine inanıp aklını kiraya vererek değil, aklını kullanmaya cesaret ederek ulaşılabilecek ve tercih edilmesi gereken asıl yoldur aslında…

Şimdi bunları durup dururken neden anlattım diye soracak olursanız:

İkinci turda, seçim sonuçları ne olursa olsun bundan sonra hayatınızda yapabileceğiniz seçimlere odaklanmanız bence esas olandır çünkü insan tüm hayatı boyunca maksatlı olarak yaptığı seçimlerinin sonuçlarından ibarettir…

Bu nedenle bu günkü yazımı, kendim içinde sıklıkla tekrar ettiğim bir olumlama ile bitirmek istiyorum…

*Şimdiye kadar üzerimde taşıdığım, bırakmayı ertelediğim, bana yük olan ne varsa geride kaldı…

*Hepsinden almam gereken dersleri aldım ve serbest bıraktım…

*Bundan böyle bana iyi hissettirecek, ruhumu besleyecek her şeyi hayatıma kabul ediyorum…

Sizde öyle yapın, kim sizi yönetmeye talip olursa olsun önemli olan sizin kendi hayatınızda yaptığınız seçimlerinizdir…

Bu hayat sizin hayatınız ve patron sizsiniz…