SON DAKİKA
ÖZEL RÖPORTAJ Pazartesi 21 Ekim 2019 02:22

YABANCI YATIRIMCI AKACAK

Suriye'de Barış Pınarı Harekâtı doğrultusunda Türkiye ile ABD arasında gerçekleştirilen mutabakatla birlikte ekonomide iyimser bir havanın oluştuğunu belirten İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, "Volkswagen ile başlayan bir süreç var. Şu anda bitmek üzere 3-5 büyük yabancı yatırım masada görüşülüyor" dedi.

Yabancı  yatırımcı akacak
Suriye'de Barış Pınarı Harekâtı doğrultusunda Türkiye ile ABD arasında gerçekleştirilen mutabak

Sedat YILMAZ/ŞANLIURFA

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin diğer ülkelere göre jeopolitik avantajlarının yanında fırsat oluşturma adına birçok üstünlüklere sahip olduğunu belirterek, “Şu anda benim bildiğim masada bitmek üzere olan ciddi boyutta yabancı yatırımlar var. Önümüzdeki aylarda bunları duyduğumuzda oldukça etkileneceğiz. Volkswagen ile birlikte yabancı sermayenin Türkiye'ye girişi noktasında önemli ve sevindirici gelişmeler yaşandığını görüyoruz” dedi.

İstanbul Sanayi Odası’nın Anadolu illeri ziyaretleri doğrultusunda İstanbullu sanayiciler, bölge iş insanlarıyla tanışmak, iş ortamında ortak akıl geliştirmek, sorunlara birlikte yaklaşabilmek ve istişareleri geliştirmek adına Şanlıurfa ve Gaziantep’e çıkarma yaptı.

Aralarında ünlü sanayicilerin de olduğu toplantının şeref konuğu 58 ve 59’uncu hükümetlerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yapan İSO meclisi onur üyesi Ali Coşkun oldu.

3 günlük geziye Mobilya Sanayi İşadamları Derneği (MOBSAD) Başkanı ve Mirage Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Gürcan, MES Elektronik Döküm Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yılmaz, İndex Doğu Anadolu Bölge Koordinatörü A. Veysel Çelik, Ece Fermuar Yönetim Kurulu Başkanı Osman Sait Günteki ve çok sayıda İstanbullu sanayici katıldı. Sanayiciler Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Halil Peltek ile Gaziantep Sanayi Odası Başkan Adnan Ünverdi başkanlığındaki sanayicilerle görüş alışverişinde bulundular.

ABD ilişkilerinin düzelmesi önemli adım

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, gezi kapsamında gündemde öne çıkan gelişmelerle ilgili gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Suriye’ye yönelik Barış Pınarı Harekâtı sürecinde Türkiye/ABD ilişkilerinde gelinen olumlu süreci değerlendiren Bahçıvan, ABD tarafından yaptırımların kaldırılması ve ilişkilerin geliştirilmesi konusunda adımların atılmasını Türkiye ekonomisi ve piyasalar için önemli bir gelişme olarak niteledi. “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” diyen Erdal Bahçıvan, yine de ABD ile bir mutabakata varılmasının mutlaka ekonomiye olumlu yansıyacağını, moral açısından piyasalarda iyimser sonuçların görüleceğini ifade etti.

Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin en önemli meselelerinden birinin de enflasyon ve buna bağlı yükselen faizler olduğunu belirterek, “Bizdeki enflasyonu tetikleyen en büyük neden kur riski. Talep noktasında fazla enflasyon riskimiz yoktu zaten. Ancak maliyet enflasyonu sorunu yıllardır devam ediyor. Tabii bu da kura bağlı. Fakat kur krizinden bu yana, son 10 günlük dilim de ortada, dolar 5,80 – 5,90 bandını geçemediyse demek ki kur daha öncelerde yaşadığımız o büyük sıçramayı bundan sonra yapamayacak. Açıkçası kur tarafından enflasyonu zorlayacak bir sebebin kısa vadede gelişemeyeceğini tahmin ediyorum” dedi.

Cari açık artık belalımız olmayacak

Yıllarca acısı çekilen cari açığın risk olmaktan çıktığını ve ülkenin cari fazla verdiğine değinen Erdal Bahçıvan, “Gelişmeler gösteriyor ki, gelecekte en azından orta vadede cari açık bela olmayacak. Belki dolarizasyon, bankalardaki döviz mevduatı kur konusunda çıtayı yukarıda tutabilir, piyasaların kilitlenmesinde bir aktör görevini görebilir ama bugün 200 milyar dolar civarında bankalarda yatan mevduatın kurun dengelenmesi konusunda bir sigorta olduğu da unutulmamalı” diye konuştu.

Dünyada negatif faiz sistemi sebebiyle halen ucuz ve bol paranın olduğunu belirten Erdal Bahçıvan,   “Adam, Avrupa’da 10 yıllık tahvil alıyor. 100 milyon euro yatırıyor. 10 sene sonra 92 milyon euroya düşüyor. Türkiye’ye gelse 180 milyon euroya çıkıyor. Türkiye’nin bu koşullar devam ettiği sürece Türkiye’nin dışarıdan para çekmeyecek gibi düşünüyorum. Dolayısıyla eğer tüm enflasyonist nedenlerin arkasında kur hareketi vardıysa enflasyon noktasında daha dingin bir enflasyonla olması için olumlu yönde etkileyecek. Ben kur tarafından enflasyonu bozacak bir etki gelmeyecek tahminindeyim” dedi.

Yabancı yatırım için fırsatlar ülkesiyiz

Türkiye yabancı sermaye ve yatırımlar noktasında önemli avantajlara sahip olduğunu belirten İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Suriye’de Barış Pınarı Harekâtı doğrultusunda Türkiye ile ABD arasında gerçekleştirilen mutabakatla birlikte ekonomide iyimser bir havanın oluştuğunu, yabancı yatırımcının bu noktadan itibaren Türkiye ilgisinin daha da artacağını dile getirdi.

Türkiye’nin sahip olduğu potansiyel ve kapasitenin yabancı yatırımcı tarafından dikkatle izlendiğine değinen Erdal Bahçıvan, ülkenin her şeye rağmen bir yabancı sermaye fırsatı verdiğini ve yabancı yatırım açısından fırsatlar oluşturan bir ülke konumunda olduğunun altını çizdi. Erdal Bahçıvan, “Bilhassa stratejik yatırımlar noktasında tercih edilen bir ülkeyiz. Diğer ülkelerle Türkiye’yi benchmark ettiğinizde kıyasladığınızda değerimiz, kalitemiz ortaya çıkıyor. Çünkü Türkiye’de muhteşem bir yan sanayi var. Muhteşem yetişmiş bir iş gücü, know how ve güçlü bir iç pazarımız var. Yabancı sermaye bu 3 unsura bakıyor ve Türkiye’nin vazgeçilmezliğini tespit ediyor. Alman otomotiv firması Volkswagen’ın bizi tercih etmesinin en büyük sebeplerinden biri de bunlar” şeklinde konuştu.

Yabancı sermayenin Türkiye’ye sanayi ve imalatta orta yükseklikte bir ilgi duyduğunu gözlemlediklerini ve bu ilginin yakın gelecekte daha fazla olacağını tahmin ettiklerini dile getiren İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “Ülkemiz doğrudan yabancı yatırım adına ABD ile ilişkilerin düzelmesiyle birlikte çokça sevindirecek gelişmelerle karşılaşabiliriz. Şu anda masada bitmek üzere ciddi boyutta 3-5 adet yabancı doğrudan yatırım var. Yatırım rakamlarını duyduğunuz zaman etkili büyüklükte yatırımlar olduğunu göreceksiniz. Uzakdoğu’dan, Japonya ve Hindistan’dan doğrudan yatırım için Türkiye’ye sıcak bakan şirketlerin adını artık fazlaca duymaya başlayacağız” dedi. 

Düşük de olsa kaliteli büyüme tercihim

Döviz, enflasyon ve faiz denkleminde gelecek sürecin geçtiğimiz 2 yıllık süreçten daha iyi olacağını tahmin ettiğini anlatan Erdal Bahçıvan, sözü ekonomide büyümeye getirdi. “Mevcut iyileşme ve beraberindeki yatırımların Türkiye’nin yüzde 5 büyümesini sağlayabilir mi?” şeklinde bir soruya cevap veren Erdal Bahçıvan, “Büyümeyi rakam olarak değil, büyümeyi nitelik olarak düşünmemiz gerekiyor. İnşaattan beslenen yüzde 7’lik büyüme yerine yüzde 2,5’luk kaliteli nitelikli bir imalat sanayini tercih ederim. Çünkü ülkenin istikrarı ve huzuru için tercih ederim. Devasa büyüme rakamları yerine bizi belli bir vadeden sonra farklı badirelere ve açmazlara sokmayacak nitelikli bir orta boy büyümenin daha tercih edilebilir bir ekonomik model olması gerektiğini düşünüyorum. Yüzde 5 iddialı… Yüzde 5’i tutturmak adına kaliteden ödün vermemek lazım. Kaliteli yüzde 3 büyüme oluşacak arazları giderme adına bence daha makul” ifadelerini kullandı.

Büyüme ile birlikte Merkez Bankası’nın (TCMB) görevinin finansal istikrarın sağlanması adına adımlarının önemine değinen Erdal Bahçıvan, 24 Ekim’deki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında bankanın alacağı faiz kararını da değerlendirdi. Bahçıvan, “Enflasyon noktasında kalıcı bir belirginlik ortaya çıkıyorsa, merkez bankası da ona paralel hareket edecektir. Bana göre başlamış olacak sürece devam edecek gibi görünüyor. 1 adım mı, 2 adım olur, ama tahminim bu yönde bir adım atacak” dedi. Politika faizinden de önemlisi piyasa faizleri olduğuna değinen Erdal Bahçıvan, Merkez Bankası’nın bunları da göz önünde tuttuğunu dile getirdi.

bancivan-i

Dış riskler içinde en önemlisi Trump

Türkiye’de son dönemde otomotiv, konut, perakende gibi sektörlerin iyi yönde gittiğini, bu iyi gidişin en önemli nedeninin faizlerin aşağı gelmesi olduğunu belirten Erdal Bahçıvan, “Faizlerin aşağı gelmesi, gecikmiş talebin ortaya çıkmasında önemli. Bardağın dolu tarafından iyimserlik ve olumluluğun ışıklarını görmeye başladık. Başta enflasyondaki düşüş işaretleri, onu besleyecek faiz ve finansal istikrarın yeniden yakalanmasında umut ışığı gözüküyor” diye konuştu.

Dünyadaki gelişmelerin iş dünyası ve ekonomi için riskler oluşturduğunu belirten Bahçıvan, “Bizim PMI’ın başka versiyonunu olan bir başka veri yayınlamaya başladık. Dünyadaki satın alma güçlerini ve satın alma trendlerini okuyan ihracat iklim endeksi 7 yılın en kötüsü çıktı. Tabii bu bizimle alakalı bir şey değil. Yaklaşık 50 ülkenin PMI’ları harmanlanıyor ve Türkiye ihracatının kaldıracı noktasında bir katsayı ortaya çıkıyor. Bu da dünyada pazar koşullarının daralmaya başladığının işaretlerini veriyor” dedi.

Söz konusu durumun özellikle ihracatta sıkıntılar yaşatabileceğine dikkat çeken Erdal Bahçıvan, “Dünyadaki belirsizlik önemli faktör. Dünyayı etkileyen en büyük tehdit ise ABD Başkanı Donald Trump’ın saat değişen fikirleri ve twitleri… İnşallah dünya ticaretini daha fazla etkilemez” şeklinde konuştu. Erdal Bahçıvan, Türk iş dünyası için önümüzdeki aylarda iç pazarın kurtarıcı olabileceğini kaydetti.

Olaylara stratejik bakmamız lazım

Türkiye’nin bireyselliği aşıp toplumsal bir zeka ile olaylara yaklaşması ve olaylar karşısında sabırlı, uzun vadeli düşünce ve doğru ilişkiler kurma noktasında hareket etmesi gerektiğini dile getiren Erdal Bahçıvan, “İşte bizim en büyük eksiğimiz strateji geliştirememe. Toplum içinde birlikte hareket edememe gibi bir hasletimiz var. Bunun en güzel örneğini yurt dışında yaşayan insanlarımızda da görüyoruz. Onlar bile çoklu bir bölünmeye gitmişiz. Diyaspora mantığı noktasında çok zayıfız. Özel sektörümüz de öyle. Bir araya gelip de işin doğru noktası noktasında bir araya gelemiyoruz. İş dünyası bir araya gelemiyor, siyasetçiler bir araya gelemiyor, farklılıklar bir araya gelemiyor” dedi.

Bu konuda spordan bir örnek veren Erdal Bahçıvan, “İngiliz takımlarından Liverpool ile Chelsea bir araya gelmişler… Biz haftanın 6,5 gün beraberiz. Kol kola ülke futbolumuzun değerini daha da yükseltmek için el ele verelim. Ama haftanın yarım günü rakibiz, demişler bundan çok etkilendim. Biz de böyle olmalıyız. Rekabetin zeminini ve zamanını iyi bilmeliyiz. Bu eksikliğimiz sebebiyle elimizdeki kaynaklarımızı da israf ediyoruz. Strateji geliştiremiyoruz. Nihayetinde bunun temelinde eğitim… Bireysellik hat safhada” diye konuştu.

Bankaya dayalı finansman modeline tepki

Türkiye’de son 8 yılın ortalamasına bakıldığında 100 liralık kazancın 56 lirasının faize gittiğini hatırlatan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, sadece bankaya dayalı finansman sağlama modeline yönelmenin doğru bir strateji olmadığını söyledi. Bankaya dayalı finansman sağlamanın ötesinde başka alternatif arayışlara da bakılması gerektiğini kaydeden Erdal Bahçıvan, “Sermaye piyasaları güçlendirilmeli, reel sektör öz sermayeyi güçlendirecek kaynaklar bulabilmeli. İkincisi uzun vadeli kredi verebilecek kalkınma bankaları oluşturulmalı. Mevcut piyasa bankacılıkla gidilecek yer bu kadar. Ekonominin böyle bir faiz yüküyle yürüyemeyeceği ortada” diye konuştu.

Kredi konusunda bankaları da eleştiren Erdal Bahçıvan, kamu bankalarının bu konuda elinin daha açık olduğunu söyledi. Erdal Bahçıvan, “Son bir yılın kredi artışını baktığınızda kamu bankaları yüzde 22’ye çıkmış… Özel bankaların kredi artışı eksi yüzde 2’de kalmış” dedi.

Türkiye’de kredi verme konusunda iyi analiz yapılmadığına, denetim kurumlarının da buna müsaade ettiğine vurgu yapan Erdal Bahçıvan, “Özellikle döviz bazlı kredileri cesurane şekilde alabilmişler bunu sormak lazım. Bir takım modeller çıkarmak istiyorsa, geçmişten de ders almak gerekiyor. Bu kredilerin dağıtılması konusunda iyi analiz yapılması gerekir. Türkiye sınırları dışına bu krediler nasıl çıkarılabildi, verimsiz alanlara bu krediler nasıl aktarılabildi, iyi düşünmek lazım. Mesela Kamu Garanti Fonu’nun (KGF) her teminata kredi vermesi de doğru değil. Dolayısıyla Türkiye’deki, bankacılık sisteminin kredi verme becerisini ve refleksini gözden geçirmesi gerekecek” diye konuştu.

Yatırıma değil tüketiciye kredi veriliyor

Bankaların kredi dağıtırken tüketicilere son derece geniş ve anlayışla yaklaştıklarını, üretime yönlendirilen kredilerin de birçok sektör için yanlış kullandırıldığını anlatan Erdal Bahçıvan, “Yatırım hedefli Bir ortak şirket kursak, bir projemiz var desek. Başarılı bir proje olsa… 100 birim kredi istesek, teminatı da ortaya koysak. Bize 10 tane bankadan biri ya verir, ya vermez. Niye.. Uzun vadeli diye. Ama tüketici ve cari olarak 10 bankanın kapısını çalsak, her biri 10’ar birim kredi kartını cebimize koyar. Tüketici olarak çok daha fazla kredi imkanı bulabilirsiniz. Açıkçası bir hedefin, bir projen varsa kredi bulmak zor. Ama tüketiciysen rahat kredi bulabiliyorsun… Burada nitelikli bir ekonomik bir dönüşüm yapılması lazım. Bizim sistem olarak ihtiyacımız karşılıklı otokontrol. Otokontrol olmadığında bataklar, sıkıntılar ortaya çıkıyor. Ancak bataklarda kimler kazanıyor bir de ona bakmak gerekiyor” dedi.

Enerji fiyatlarındaki zamların finansman yükünü olumsuz etkilediğini, enerji özelleştirmeleri ve politikalarının ne kadar doğru yapılıp yapılması noktasında bir analiz gerektirdiğini ifade eden İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “Rekabeti hep içeride bıraktık. Bir tane dış rekabet bu enerji özelleştirmelerine girmedi” dedi.

Enerjiye yapılan zamlarda planlama yok

Yapılan enerji zamlarının sanayici ve bireyler üzerinde büyük yükler oluşturduğuna dikkat çeken Erdal Bahçıvan, “Evet, enerji zamlarını eleştiriyoruz. Ancak biz zamlar kadar zamların planlanması ve programlanmasını da ciddi eleştiriyoruz. Gece yarısı, yarın kullanacağınız elektriğin faturasını artışını duymanızın sizdeki oluşturacağı yükün empatisinin kurulması lazım. Bunun mecburiyeti varsa, bu zamlar yapılırken kullanıcıya bir zaman verilmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Zam kadar yöntem ve üslup ve metodoloji bence eleştirilecek tarafı” şeklinde konuştu.

Bilhassa ihracatçı sanayicilerin zamlar karşısında korunaksız kaldığını belirten Erdal Bahçıvan, “En azından ihracat yapan sanayicilerimizde doğalgaz ve elektrikte de vergilerin bertaraf edilmesi noktasında ihracata dahili işlem gibi ihracat teşvikleri konusunda bir takım görüşmeler yapıyoruz. İhracat teşvikleri arasına da bunun alınması noktasında görüşmeler yapıyoruz. Zamlar, ihracatı ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. Ödediğimiz vergi çok yüksek. Enerjinin fiyatı kadar, enerjinin üzerinde KDV’si, ÖTV’si ciddi yükler” dedi. Erdal Bahçıvan, yeni bütçe ile ilgili yaptığı değerlendirmede de, “Henüz inceleyemedik. Ama vergi konusunda iç tüketime daha fazla güvenilecek gibi görünüyor” yorumunu yaptı.

En büyük risk İstanbul depremi

Türkiye’de olduğu gibi İstanbul’un da depreme hazırlık noktasında büyük eksikliklerinin olduğunu, sanayide de tüm firmaların samimi ve sağlıklı bir şekilde binalarını checkuptan geçirmesi gerektiğini söyledi.  “Üç maymunu oynama dönemi bitti” diyen İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, genel manada başta İstanbul Türkiye’nin sanayi de dahil depreme hazır olmadığını, İSO olarak sanayiye ait her yapıda checkup’ın yapılması ve dönüşümün sağlanması için öz eleştiri yapmak üzere bir metodolojisi geliştireceklerini söyledi.

Her sektörün ve her firmanın İstanbul depremiyle ilgili kendi öz eleştirisini en sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmesi gerektiğine vurgu yapan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “İSO olarak sorumluluğu güçlü bir şekilde almaya kararlıyız. Özellikle İstanbul’daki tüm sanayi firmalarının samimi ve sağlıklı bir checkup yapması gereği çok yüksek. Bilhassa checkup sonrasında belirlenecek stratejiye göre uygun olmayan firmaların çok hızlı bir şekilde dönüşümlerinin yapılması şart. İstanbul’a çok yüklendik” dedi.

Türkiye’nin her konuda olduğu gibi depremde de çabuk unutmadan kaynaklı bir strateji geliştirememe hatası olduğunu belirten Erdal Bahçıvan, “İstanbul’un bir deprem tehdidi altında olduğunu bilmesi gerekiyor. Bence en büyük risk ne Suriye, ne o, ne şu, ne bu… En büyük risk İstanbul depremi” ifadelerini kullandı. Erdal Bahçıvan, bu haftaki İSO meclis toplantısına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu davet ettiklerini sözlerine ekledi.