Deniz DİKMEN

Yapmış olduğumuz seyahatlerin içerisinde Japonya muhakkak ki gördüğümüz en şahsına münhasır ülkelerden biri olmuştur. Daha sınır kapısından ülkeye girerken bile bunu size doğrudan hissettirir. Havalimanından Japonya’ya giriş yaparken, pembe ve alçak memur masaları, çocuklu ailelere, hamilelere, engellilere, yaşlılara çok nazik bir şekilde öncelik isteyen güler yüzlü memurlar ve pasaport işlemlerinizi kolaylaştıran yardımcı personel sizi karşılar ve refah içindeki bu ülkeye vizesiz bir şekilde giriş yaparsınız.

Bu ilk intiba bile bizim farklı bir dünyaya geldiğimizin bir habercisiydi.

Ülkede saygı var

Otuz beş milyonluk şehirde ses duymanız mümkün değil. Asla bir korna sesi duyamazsınız, araçlar elektriklidir, motor sesi duyamazsınız. İnsanlar metroda ve metro istasyonlarında başkalarına olan saygılarından hiç bir şekilde ses çıkarmazlar, konuşmazlar. En fazla telefonlarının sesini kısarak oyun oynarlar veya mesajlaşırlar. Öylesine büyük bir saygı vardır bu ülkede. Mis gibidir her yer. Hiç bir yerde çöp göremezsiniz. “Bal dök yala” derler ya, işte öyle bir terbiye ve hijyen anlayışı var bu koskoca şehirde.

İki ayrı dünya çarpışır bu diyarda. Bir yandan tapınaklarıyla, eski derin kültürüyle, inançlarıyla, tutkularıyla geleneksel Japonya burada dünyanın en ileri teknolojilerine ve en çılgın modasına ve trendlerine sahip yeni Japonya ile hem çarpışır hem yeni sinerjiler yaratır.

Kuşkusuz en güzel mekanlardan birisi Tokyo’nun meşhur parklardır. Örneğin, “Ueno Park” özellikle Sakura döneminde giderseniz o kiraz ağaçlarıyla benzersiz bir lokasyon olur.

Kalabalıklara denk gelmemek için çok erken saatlerde gitmekte fayda var. Müzeleri gezmeyi severseniz Ueno Park’ın içinde altı ayrı harika müze mevcuttur. Hem Japonya’nın Ulusal Müzesi hem de değişik sanat ve bilim müzeleri de bu parkta bulunur ve kesinlikle görmeye değer.

Gezilecek yerler

Diğer mutlaka görülmesi gereken yerler arasında Tokyo’daki çok eski tapınakları ziyaret edebilirsiniz. Örneğin altıncı yüzyılda inşa edilmiş “Senso -Ji Tapınağı.” Oraya gelen ve geleneklerini yerine getiren Japon halkını mutlaka görmelisiniz. Diğer yandan yaklaşık bin yıl sonra yapılan harikulade “Asakusa Tapınağını” da Tokyo’da ziyaret edebilirsiniz.

Tapınağa doğru ilerlerken Asakusa Çarşısı’nda geleneksel genç Japon kızları, komik çekimler yapan Japon televizyon ekiplerini, bebek arabalarında köpeklerine güneş gözlüğü ve kıyafetler giydirmiş çılgın Japon hanımlarını ve birbirinden ilginç eşyalar satan dükkanları göreceksiniz.

Nereye bakacağınızı adeta şaşıracaksınız ama çok keyif alacaksınız.

Dünyanın en büyük balık pazarını merak ediyorsanız Tskukiji Balık Pazarı’na sabah saat beşten evvel gitmelisiniz çünkü bu pazardaki sabah saatlerindeki özellikle büyük balıklar için yapılan açık artırmalar turistler tarafından çok fazla rağbet gördüğü için çok kısıtlı sayıda turistin girmesine izin veriliyor.

Japon mutfağında kullanılan bize göre çok değişik balık ve deniz ürünlerini burada izlemek çok ilginç.

Modern Tokyo

Modern Tokyo’yu görmek istiyorsanız Ginza’ya gidip muhteşem ve dünyanın en pahalı dükkan kirasını ödeyen markaları, Tokyo Operası’nı görebilirsiniz. Shinjuku ve özellikle Harajuku bölgesinde daha genç markaları ve dükkanları ziyaret edip sokakta çok çılgın giyinmiş Japon gençlerle karşılaşabilirsiniz ve bölgenin sokaklarında kaybolabilirsiniz.

Teknolojiye meraklıysanız büyük teknoloji hanların ve meşhur Hatchiko isimli sadık köpek heykelini bulunduğu Shibuya bölgesine gitmelisiniz. Buradaki AVM lerin ikinci katından dışarıya bakarsanız, dünyanın herhalde en meşhur ve en büyük yaya geçidini görebilirsiniz. Trafik ışıklar her yön için aynı anda yanar, yayalar karşıdan karşıya geçerken farklı bir görüntü ortaya çıkar.

Tokyo öyle keyifli bir şehirdir ki, dipsiz bir kuyudur adeta. Her yerde ilginizi çekecek o kadar çok detay vardır ki. Kedi veya baykuş sevebileceğiniz kafeler mi istersiniz , robotların size hizmet ettiği restoranlar mı dilersiniz. Her şey çok farklı.

Tokyo ‘da yemek yemekte çok keyiflidir çünkü hem Japon hem diğer Uzakdoğu mutfakların bin bir çeşidi burada bulunur. Hijene çok dikkat etmeleri ise içinizi rahat ettirir.

Ambalaja hayran kalıyorsunuz

Ben ise restoranlarda ve süpermarketlerde gıda ürünlerin ambalajlarına bayılmıştım. Önce ambalaja hayran kalıyorsunuz ve ardından aslında içinde bildiğiniz bir limonlu kekin satıldığını fark ediyorsunuz. Gözleriniz bu rengarenk ve çok özenli paketleme ile bayram ediyor gerçekten.

Ulaşım ise süper kolay ve rahat. Tokyo’nun içinde her yere metro var.

Tokyo’nun ise dışına çıkıp uzak olan şehirlere bile gitmek isteseniz “Shinkansen” dedikleri (kurşun tren ) çok hızlı giden trenlerle en kısa zamanda uzak şehirlere ulaşabilirsiniz.

Olimpiyatları izlerken işte Tokyo sokaklarında yaşadığımız, gördüğümüz o kadar çok güzellik hatırıma geldi ki. 

Sanırım siz de gittiğinizde oraları çok ama çok seversiniz. Tokyo şehri kesinlikle bir kere değil birçok kez gidip görülmesi gereken ve keyif alınacak dünya destinasyonlardan birisidir.

Umarım bana da, tekrar gitmek ve o dipsiz deneyimleri yaşamak mümkün olur.