SON DAKİKA
İTHALAT VE İHRACAT Pazar 29 Ekim 2023 10:18

"TÜRKİYE'Yİ İHRACATTA İLK 10 ÜLKE ARASINA ÇIKARMA VİZYONU İLE BAŞLIYORUZ"

Her ülkenin tarihinde dönüm noktaları vardır. Cumhuriyet'in ilan edildiği 29 Ekim 1923 Türkiye için işte öyle bir anlam taşıyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'en büyük eserim' dediği Cumhuriyet, sadece siyasal rejim değişikliği anlamına gelmiyor. Cumhuriyet aynı zamanda bilimsel bilginin ışığında aydınlanma, çağdaş uygarlıklar düzeyine ulaşma ve demokratik bir ortamda topyekûn ekonomik kalkınma vizyonunu ifade ediyor. Atatürk, askeri ve siyasi alanlarda kazanılan zaferlerin, ekonomik kalkınma ile desteklenmediği sürece kalıcı olamayacağını biliyordu. Bu gerçeği, daha Cumhuriyet ilan edilmeden 8 ay önce, Lozan Barış Antlaşması bile imzalanmadan topladığı İzmir İktisat Kongresi'nde 'Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmazsa devamlılığı sağlanamaz' sözleriyle dile getirmişti.

"Türkiye'yi ihracatta ilk 10 ülke  arasına çıkarma vizyonu ile başlıyoruz"

Çünkü Cumhuriyetin ilan edildiği 1923’te Türkiye’de sanayi üretimi ‘yok’ denecek kadar azdı. Mevcut sanayi tesisleri de iç tüketimi bile karşılayacak düzeyde değildi. Dolayısıyla 1923’te 50,8 milyon dolarlık ihracatımızın ağırlıklı bölümünü buğday, arpa, fındık, kuru incir, kuru üzüm, pamuk, yün, afyon, zeytinyağı, ham ipek gibi tarım ve hayvancılığa dayalı ürünler oluşturuyordu. Mamül ya da yarı mamül ürünlerin ihracattaki payı ise yüzde 3,7 düzeyindeydi.

 

Atatürk, Cumhuriyet’le birlikte ‘Her fabrika bir kaledir’ sloganıyla ulusal sanayinin de temellerini attı. Ağırlıklı olarak iç tüketim ihtiyacını karşılamaya yönelik üretim sayesinde Türkiye 1930-1946 döneminde dış ticaret fazlası veren bir ülke konumundaydı. Cumhuriyetin kuruluşunun 10’uncu yılında 58,1 milyon dolar olan ihracatımız 1973’te, yani Cumhuriyetin 50’inci yılında 1,3 milyar dolar düzeyine ulaştı. 80’li yıllarda Türkiye ekonomisinin dışa açılma süreciyle birlikte ihracatımızda da artış trendi başladı. Bu süreçte önemli imalat sanayi kollarımızdan hazır giyim ve tekstil ihracata liderlik yapan sektörlerimiz oldu. 1983’ü 5,7, 1993’ü 15,3, 2003’ü ise 47,3 milyar dolar ihracatla kapattık.

 

Son 20 yılda da hem ihracatımız hem de ihraç ürünlerimizde yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünlerin payı artıyor. Toplam ihracatımızın yaklaşık yüzde 40’ını yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünler oluşturuyor. 27 sektörümüz, 61 ihracatçı birliğimiz ve 115 bini aşan ihracatçılarımızla yer yüzünde adım atmadığımız ülke ya da bölge bulunmuyor. 220 ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştiriyoruz. 2022’yi 254 milyar dolarlık mal ve 90 milyar dolarlık hizmet ihracatı ile tamamladık. Küresel pazarlardaki gelişmelerin de etkisiyle bu yıl işler yolunda gitmese de Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını en az 255 milyar dolarlık rekor bir ihracatla kapatmayı hedefliyoruz. 

 

Ekonomi başta olmak üzere tüm alanlarda 100 yılda çok büyük mesafe kat etsek de önümüzde hâlâ uzun bir yol, başaracağımız çok iş var. İhracat ailesi olarak Cumhuriyetimizi ikinci yüz yılında çok daha güçlendirmek, milletimizin refahını artırmak için üzerimize düşen sorumluluğu biliyoruz. Bu bilinçten hareketle 29 Ekim 1923’tekinden farksız bir heyecan, azim ve kararlılıkta yolumuza devam ediyoruz.

 

Ülkemizin mevcut potansiyeli ve donanımlı insan kaynağımızla çok daha fazlasını başarabileceğimizi biliyoruz. Bu özgüvenle ikinci yüzyıla girerken Türkiye’yi ihracatta ilk 10 ülke arasına çıkarma vizyonunu benimsedik. 2026’da 302 milyar dolarlık ihracat hedefini yeni süreçte ilk önemli sınav olarak değerlendiriyoruz. Hedeflerimize ulaşabilmemiz için kilogram birim değerimizi en kısa sürede 2 doların üzerine taşımamız gerekiyor. Birim değeri artırmanın yolu yüksek teknolojinin imkânlarını kullanmaktan, inovasyondan, tasarımdan ve markalaşmaktan geçiyor.

 

TİM olarak tüm bu konularda ihracatçı birliklerimiz arasında koordinasyonu sağlıyoruz. Katma değerli ihracat için yüksek teknolojili ve inovatif girişimleri destekliyoruz. Alanında ülkemizin en geniş kapsamlı etkinliği olan Türkiye İnovasyon Haftası’nı düzenliyoruz.

 

Diğer taraftan, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı ‘Türkiye Yüzyılı Vizyonu’nda yer alan verimlilik, orta ve yüksek teknolojili üretime dayalı ihracat ve dijital ekonomi hedefleri konusunda birliklerimizle ortak çalışmalar yapıyoruz. Yeni yüzyılda yeni projelerle Türkiye’nin geleceğini birlikte kurguluyoruz.

 

Küresel ticaret büyük bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçiyor. Yeni dönemde rekabetçi kalabilmek için sürdürülebilirlik uyumu ve yeşil üretim büyük önem taşıyor. Çünkü biz toplam ihracatımızın yüzde 42’sini gerçekleştirdiğimiz Avrupa Birliği (AB) Yeşil Mutabakat ile 2050’de sıfır karbon hedefine odaklandı. Bu büyük pazardaki gücümüzü korumak ve artırmak için hızlı hareket etmek durumunda olduğumuzu biliyoruz, çalışmalarımızı bu bilinçle yürütüyor, birliklerimize de liderlik ediyoruz. Yeşil Mutabakat’a uyumun yol haritası niteliğindeki sürdürülebilirlik eylem planımızı 2 yıl önce yayımladık. 27 sektörümüzden 15’i de eylem planlarını tamamladı. 12 sektörümüzün ise yılbaşına kadar çalışmalarını tamamlayıp kamuoyu ile paylaşmalarını bekliyoruz.  

 

Son söz olarak şunu söyleyebilirim: Küresel ticaretteki değişim ve dönüşüm sürecini fırsata çevirebilmek için ihracatçı birliklerimizle yoğun bir mesai harcıyoruz. Kamu otoritesinde de bu konuda çok güçlü bir irade bulunuyor. Yeşil dönüşüm hem çok maliyetli hem de çok zorlu bir süreç. İnanıyorum ki bu süreçten güçlenerek çıkıp  Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Türkiye’yi ihracatta ilk 10 ülke arasına taşıma hedefine emin adımlarla ilerleyeceğiz.