SON DAKİKA
Madencilik Pazartesi 19 Eylül 2022 02:43

TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ MADENCİLİK VE TARIMDA

TİM Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İMİB Başkanı Rüstem Çetinkaya, "Madenler için ayrılan ormanlık alanlar maden sona erdiğinde rehabilite edilir ve doğaya geri kazandırılır" dedi. Çetinkaya, Türkiye'de madenciliğin dünya standartlarının üzerinden en çevreci şekilde yapıldığını biliyoruz" diye konuştu.

Türkiye'nin geleceği madencilik ve tarımda

Türkiye’nin geleceğinin madencilik ve tarımda olduğunu ifade eden Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, “Türkiye’de maden üzerinde olumsuz bir algı oluşturuluyor. Türkiye’de 26 milyon hektar orman alanı var. 101 bin hektar alan madenlere ruhsatlıdır. Yani orman alanlarının binde 3,9’udur. Yangınlar nedeniyle son 12 yılda kaybedilen ormanlık alan ise 226 bin hektardır. Enerji faaliyetleri için 137 bin hektar, savunma için 57 bin hektar, ulaşım için ise 52 bin hektar ormanlık alan kullanılıyor. Savunma ve enerji için kullanılan ormanlık alanlar bir daha geri döndürülemezken, madenler için ayrılan ormanlık alanlar maden sona erdiğinde rehabilite edilir ve doğaya geri kazandırılır.” dedi.

Sektörün payı yüzde 1,3

Türkiye’de madencilik sektörünün gayri safi milli hasıladan aldığı payın yüzde 1,3 olduğunu kaydeden Çetinkaya, “Eğer bu oranı dünya ortalaması olan yüzde 7 seviyesine çekersek, madencilik sektörünün ihracatı 30 milyar dolara ulaşır. İthal girdisi neredeyse sıfır olan bu ihracatla Türkiye’nin en çok ihracat yapan sektörü olabiliriz. Böylece hammadde anlamında da bağımsızlığımızı elde edebiliriz. Tarımda ve madende hammadde bağımsızlığı şarttır.” diye konuştu.

Türkiye’de son yıllarda madencilik sektöründe oluşun olumsuz algıyı değiştirmek ve gerçekleri anlatmak amacıyla İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) çalışmalarını hızlandırdı. Türkiye’nin farklı bölgelerinde maden sahalarında yapılan işlemleri kamuoyuyla paylaşmak için harekete geçtiklerini ifade eden Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, Çanakkale Lapseki’de bulunan altın, gümüş madeni ve zenginleştirme alanında faaliyet gösteren TÜMAD Madencilik Tesisi’nde açıklamalar yaptı.

 

“Negatif algı yaratılıyor”

 

Türkiye’de maden ve madencilikle ilgili negatif bir algı yaratıldığına dikkat çeken Çetinkaya, “Türkiye’de madenciliğin dünya standartlarının üzerinden en çevreci şekilde yapıldığını biliyoruz. Tüm Türkiye’ye gerçekleri göstermek istiyoruz. Bunu da ancak tam bir birliktelikle yapabileceğimize inanıyoruz. Türkiye’nin geleceği için bunun şart olduğunu biliyoruz.” dedi.

Türkiye’de tarım faaliyetlerinin dahi madene endeksli olduğuna vurgu yapan Rüstem Çetinkaya, “Gübre için ihtiyaç duyulan sodyum, fosfat, potasyumdur. Ancak yeterli üretim yok. Türkiye’nin gübre ihtiyacını karşılayabilmek için şu anda yapılan madencilik faaliyetinin 10 katı kadar fazla çalışmak zorundayız. Türkiye, maden ihtiyacını karşılamak adına yıllık 35-40 milyar dolarlık ithalat yapmak zorunda kalıyor. Ülkenin geleceği için maden üretmeliyiz. Türkiye’nin sanayisi ve tarımı için madenleri çalıştırmak zorundayız. Tarım ve madenciliği birbirinden ayırmadan ‘bu ülkenin olmazsa olmazı tarım ve madenciliktir’ diyoruz. Tarım sektöründen de aynı cümleleri dile getirmesini, aynı empatiyi kurmasını bekliyoruz. Çünkü biz tarımı vazgeçilmez görürken, aynı şekilde madenciliğin de görülmesini talep ediyoruz. Madencilik faaliyetlerini sürdürürken, çevreyle uyumlu, tarım faaliyetlerini de en iyi şekilde yapabiliriz.” diye konuştu.

Maden ihracatını 30 milyar dolar olabilir

Türkiye’nin dünyada bulunan 90 maden tipinden 80’ine sahip olduğunu dile getiren Rüstem Çetinkaya, “Aslında madencilik zengini bir ülkeyiz. Türkiye’de madenciliğin toplam gayri safi milli hasıladan aldığı pay yüzde 1,3. Fakat madencilik varlığı yüksek, madencilik zengini ülkelerin gayri safi milli hasıladan aldığı pay ortalama yüzde 7’dir. Yıllar içinde değişmekle birlikte Çin’in yüzde 23, Rusya’nın yüzde 7, Avustralya’nın yüzde 9, ABD’nin yüzde 7, Kanada’nın yüzde 5’dir. Türkiye 6 milyar dolarlık maden ihracatı yapıyor. Eğer potansiyelimizi kullanabilirsek ve madenciliğin gayri safi milli hasıladan aldığı payı dünya ortalaması olan yüzde 7 seviyelerine çekebilirsek, bir anda ihracatımızı 30 milyar dolara çıkarabiliriz. 30 milyar dolarlık ihracatla Türkiye’de en çok ihracat yapan sektör oluruz. Ve bu neredeyse yüzde 100 katma değerli ihracat anlamına gelir. İthalatı olmayan bir ihracattan bahsediyoruz. En önemli noktalardan biri de hammadde anlamında bağımsızlığımızı yakalayabiliriz. Tarımda ve madende hammadde bağımsızlığı şarttır” ifadelerini kullandı.

Altın madenciliğinde ödenen vergi yüzde 30

 

TÜMAD Entegre Yönetim Sistemleri ve Sürdürülebilirlik Müdürü Bilge Küçükaytan da, “Türkiye’de altın madenciliği ile ilgili bazı yanlış bilgiler var. Örneğin altın madenciliğinden elde edilen gelirin büyük kısmının madenciye kaldığı söylenir. Ancak tüm işlemler açık ve nettir. Üretilen altının yaklaşık yüzde 55’i maliyettir. Yüzde 30’luk kısmı da vergi olarak devlete ödenir. Lapseki altın madeninde 2019’dan bugüne kadar ödenen devlet hakkı 280 milyon TL’dir. Ürettiğimiz her altın Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından satın alınıyor. Altının farklı bir yere satılması ya da gönderilmesi mümkün değildir. Tüm işlemler kayıtlıdır. Türkiye’nin altın konusunda açığı var. Türkiye yılda ortalama 40 ton altın üretiyor. İthal edilen altın miktarı ise yaklaşık 160 tondur. Altın ithalatı için harcanan miktar ise yaklaşık 10 milyar dolardır” dedi.


ABONE OL