Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, dünyanın pandemiyle birlikte deneyimlediği benzeri görülmemiş krizden sonra yeniden nasıl şekilleneceği, önümüzdeki dönemde yaşamın, ekonominin ve sosyal hayatın gidişatını belirleyeceğini söyledi. Hep birlikte şekillendireceğimiz yeni dünyanın en önemli konularından biri ise şüphesiz çevresel sürdürülebilirlik diyen Gelis, “Bu konu, geçmiş yıllarda belki sadece popüler bir kavrama veya şirketler için prestij konusuna indirgeniyordu. Ancak bu aslında insanlığın ve gezegenimizin yaşamaya devam etmesinin yegâne yolu. Çünkü çanlar bu kez hepimiz için çalıyor. 

Büyümeyi sorumlu bir şekilde sağlamak artık hepimizin ana görevi olmalıdır. Benim için sorumluluk insanların bilinçli karar alması ve toplumsal gerekliliklerin yerine getirilmesidir. Büyüme ise, insanlığa ve çevreye fayda sağlayan tetikleyici güç olmalıdır. Bugüne kadar sanayi devriminin her aşamasında çevreye karşı sorumlu mu davrandık? Bence hayır. Bunun en büyük kanıtı ise, son dönemde ülkemizde ve bütün dünyada yaşanan seller, kuraklıklar, yangınlar gibi doğal afetlerdir. Doğa artık insanlara ve şehirlere “değişmelisin” diyor. Büyümeyi sürdürürken tek bakış açımız asla karlılık ve ciro olmamalıdır. Gelecek nesiller için sürdürülebilir bir ekonomi, çevre ve toplum yaratmak için çalışmalı, teknolojinin nimetlerinden faydalanmalı ve yeniliklere açık olmalıyız” dedi.

Sürdürülebilirlik ve teknoloji birlikte ilerlemeli

Gelis sözlerine şöyle devam etti: “Sürdürülebilir çevresel politikalar benimsemenin önemi pandemi ile daha da netleşti. Çünkü biliyoruz ki, gerekli önlemler alınmazsa yeni krizler bizi bekliyor. Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) verilerine göre, küresel sıcaklığın 1.5 derecenin üzerinde artışı 2030 yılına kadar dünya nüfusunun neredeyse yarısının doğal felaketlerle karışılacağına işaret ediyor. Bu krizler henüz ortaya çıkmadan gerekli önlemleri almamız ve teknolojiyi sorumlu bir şekilde kullanarak dönüşümü sağlamamız gerekiyor. Şehirlerimizi akıllı teknoloji çözümleriyle donatmalı ve verinin gücünden faydalanarak bir adım önde olmalıyız. Ancak dijital dönüşüm sadece üst düzey teknolojileri kullanmak değildir. Bireysel ve toplumsal olarak da bakış açımız bu değişime ayak uydurmalıdır.”