SON DAKİKA
Turizm Pazartesi 08 Kasım 2021 02:17

SONBAHARDA PRAG

Kuşkusuz Prag Avrupa'nın en harika ve en özel karaktere sahip başkentlerinden bir tanesidir. Prag özellikle sonbaharda çok ayrı bir güzel oluyor. Ve bu nedenle de "Altın Prag" adını almış.

Sonbaharda Prag

Deniz DİKMEN

Ekim ayının bir günü Prag şehrine ve çevresine bir seyahat yapmaya karar vermiştik. 

Prag bugünkü ismiyle Çekya’nın başkenti ve yaklaşık bir buçuk milyon nüfusa sahip bir kent.

Birçok Avrupa başkenti gibi Prag şehrin içinden de bir nehir, Vltava nehri, akmaktadır ve bu coğrafi olarak muhteşem bir konuma sahip olan kente ayrı bir güzellik kazandırmaktadır.

Biz gezimizde Prag’ın tepesinde bulunan Prag Kalesi’nden başlıyoruz. Şehir sonbahar renklerine bürünmüş ve yollara ağaçların rengârenk sonbahar yaprakları serpilmiş. Şansımıza nefis bir hava var. Sıcaklık yirmi derece civarında ve güneşli.

prag-1

Prag Kalesi

Prag Kalesi Avrupa’nın en eski ve en büyük saray komplekslerinden bir tanesi. Birçok krala ve devlet başkanına ev sahipliği yapmış ve geniş bir alanda kendi içinde gotik St Vitus Katedralini, St George Bazilikasını, manastırlar, bahçeler ve kaleler ve müzeler barındırıyor .

Bu ihtişamlı kalenin surlarından bu sonbahar günü bütün şehri tepeden izleyebiliyoruz. Prag gerçekten altın renginde pırıl pırıl parlıyor Prag. Vltava nehrine bir gerdanlık gibi oturmuş meşhur Charles köprüsünü, nehrin her iki tarafındaki romantik kentin tarihi binalarını ve kiliselerini görüp, harika manzaraları seyrediyoruz. Bütün şehir ağaçların rengarenk bazen kırmızıya çalan, bazen yemyeşil renklerinde bu sonbaharın ılık güneşinde gerçekten ışıldıyor.

Kalenin kenarından merdivenlerden yavaş yavaş aşağıya doğru manzarayı seyrede seyrede eski şehrin merkezine doğru iniyoruz. Ne mutlu ki Prag dünya savaşları sırasında pek yara almayan bir şehir ve bu nedenle tarihi mekanlar çok iyi korunmuş durumda. Eski kent merkezindeki sokakların birçoğu eski Arnavut kaldırımı şeklinde döşenmiş taşlardan ibaret ve hafif ıslanınca parlıyor. Bu taşların dili olsa da bu sokaklarda neler yaşandığını bize keşke anlatabilse diye düşünmeden edemiyoruz.

prag-2

Sanki ağır bir hava var

Tüm güzelliğine karşı şehrin her yerinde biraz ağır bir hava var sanki. Avrupa’nın karanlık orta çağ döneminden kalan yapıları ve heykelleri her yerde karşımıza çıkıyor.

Örneğin Charles köprüsünün ta kendisi…  Orta çağ döneminde, 14. yüzyılda kral Charles zamanında inşa edilen ve Avrupa’nın en eski tarihi köprülerinden birisi.

Köprünün üstünde Hristiyanlık tarihine ait İsa peygamber başta olmak üzere, yaklaşık otuz azize ve önemli şahsiyete ait heykel bulunuyor. Günümüzde bu karanlık heykellerin önünde sokak müzisyenleri müzik çalıyor ve buraya neşeli bir ambiyans katmaya çalışıyor.

Daha ilerde Stare Mesto bölgesinde de pek çok orta çağ yapılarına denk geliyoruz. Stare Mesto’daki meydanın ortasında orta çağda katolik kilisesinin dogmalarına karşı gelen ve kilise tarafından cezalandırılıp yakılan ünlü bir düşünür, filozof ve din adamı olan Jan Hus’un anısına dikilen ve ortaçağın zulmünü anlatan bir heykele yer verilmiş.

prag-4

Meşhur saat kulesi

Meşhur Prag’ın saat kulesi herkesin merak ettiği bir tarihi saat. 14. yüzyılda kurulmuş dünyanın en eski astronomik saatlerinden biri. Dikkatlice bakınca sadece saati göstermediğini, aynı zamanda astronomik bilgiler verdiğini görürsünüz.

Biz de bu çok özel saatin karşısında bir kafede yerimizi alıp, hem meydanın ve şehrin enerjisini hissetmeye hem de saatin yüzyıllardan beri devam eden seremonisini beklemeye koyuluyoruz.

Saat başı saatin mekanizması çalışmaya başlıyor ve bütün turistler saatin önüne dizilip bu birazda ürkütücü dini figürlerin yer aldığı büyüleyici şöleni izliyor.

Her yerde o ortaçağın hafif karanlık yüzünü görüyoruz. Ve şehrin her bir köşesinde gizli bir sihir var sanki. Daha yeni çağlarda ise, Prag’ın komünist dönemine ait izlerini de keşfediyoruz.

Devrim meydanlarında ve heykellerinde de kısmen biraz karanlık ve hüzün var. Belki bu nedenlerden ötürü bu bölgelerden her zaman çok özel sanatçılar ve sanat eserleri çıkmıştı. Sanat Prag’da çok çarpıcı ve çok farklıdır. Burası boşuna yazar Franz Kafka’nın eserlerinin şehri olmamıştır.

prag-3

Sanatın ruhu

Kukla tiyatroları ve “Black Theatre” dedikleri karanlıkta yapılan tiyatro da buraya özgüdür.

Prag’ a giderseniz mutlaka bir “Black Theatre” gösterisine gitmenizi ve bu tarihi kentin ve kendine has sanatının ruhunu özümsemenizi öneririm.

Diğer yandan Prag kentinin gezmesi son derece keyiflidir tabii. Bahçeleri, sokakları, tarihi kent merkezi, müzeleri, kafeleri, pazarları, kütüphaneleri, yerel lezzetleriyle restoranları ve nehir kenarındaki yürüyüş yolları ve nehir turlarıyla harika bir kent. Günümüzde kilise ve bazilikalar artık klasik müzik konserlerin mekanı olmuştur. Onların yanında Prag’ın eski opera binası da muhteşem güzelliktedir.

Prag tarihi yapısı dolayısı ile çok farklı yüzleri olan bir kenttir ve farklı dönemleri size anlatır. Orta çağı, soğuk savaş dönemini ve yeni çağı ve her dönemin ayrı sanatını bu kentte yaşayabilirsiniz. Bunların hepsi doğanın harika ambiyansı ile harmanlanır ve kendine has çok farklı bir karakter ortaya çıkar ve sizi yoğun etkisi altına alır.

İşte Prag kentinde yoğun geçen bir sonbahar gezisinde öylesine çok izlenim edinebilmiştik ki, fakat eminim sadece sonbaharda değil, her mevsim bu şehir ayrı bir keyiflidir, ayrı bir güzeldir. İster ilkbaharın bakirliğinde, ister karlar altında ama her hâlükârda özellikle sanatı seviyorsanız Avrupa’nın bu güzel kentini mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.