SON DAKİKA
Turizm Pazartesi 06 Haziran 2022 02:50

ŞİİR GİBİ TOLEDO

Bizler de İspanya'ya yapmış olduğumuz bir çok geziden birisinde bölgedeki harika kültür mirası olmuş şehirleri gezerken, namını çok duyduğumuz Toledo şehrine de uğradık. Toledo, Madrid'in yaklaşık seksen kilometre güneyinde bulunan bir kent

Şiir gibi Toledo

Bazı destinasyonlar vardır ki gerçekten şiir gibidir. Dünya yeryüzünde çok değişik, çok özel coğrafyalara, kültürlere ve enerjilere sahiptir.

Kanımca İspanya'nın Castilla La Mancha Bölgesi’nin merkezi olan Toledo şehri de öyle bir destinasyon.

Bizler de İspanya’ya yapmış olduğumuz birçok geziden birisinde bölgedeki harika kültür mirası olmuş şehirleri gezerken, namını çok duyduğumuz Toledo şehrine de uğradık.

Toledo, Madrid’in yaklaşık seksen kilometre güneyinde bulunan ve nüfusu yüz bin civarında olan bir kent ve bu küçük yerleşim merkezi bize adeta masal kitaplarındaki yapıları hatırlatıyordu. Toledo aslında buraya has ve çok ince kılıca verilen bir isim. Çünkü burası, kılıç yapımında usta olan bir kent.

Kökleri milattan ikinci yüzyıla dayanan ve Roma döneminde adı Toletum diye geçen bu yerleşim yeri dönem dönem üç ayrı din kültürünün etkisinde kalmış. Toledo hem İslam’ı, hem Hristiyanlığı, hem de Museviliği yaşamış olan bir kent.

toledo-3

Kültür zengini şehir

Son iki bin yıllık süre içinde Toledo, hem Roma İmparatorluğu’nun bir kenti, hem Vizogotların başkenti, hem Cordoba Emir’inin kalesi, hem de Hristiyan krallıkların bir kalkanı olmuş bir şehir. Bu nedenle şehrin kültürel zenginliği ve özgünlüğü çok bambaşka ve bu da kentin kimliğine fazlasıyla yansıyor ve derinlik katıyor. 

Pırıl pırıl bir yaz gününde daha şehri uzaktan gördüğümüzde bugünkü haliyle ortaçağdan kalma kent tarihi yapılarıyla parlıyordu. Coğrafi olarak İspanya'nın tam kalbinde bulunan bu şehir eskiden Madrid’den evvel İspanya’nın başkentlerindendi ve bu nedenle ‘kraliyet şehri’ olarak da anılıyor. 

Şehir bir tepede bulunuyor ve üç yanından Tagus Nehir’i geçiyor ve nehir yemyeşil bir bilezik gibi kentin etrafını sarıyor. Kentin ikonik yapıları olan El Alcazar Kalesi ve Toledo Katedrali uzaktan dahi şehre özel bir karakter kazandırıyor ve buranın gücünü sembolize ediyor.

16’ıncı yüzyıldan kalma Alcazar Kalesi kentin en yüksek noktasında bulunup günümüzde bir askeri müze olarak kullanılıyor.

İçi çok güzel, rengarenk dekore edilmiş olan bu müzeyi mutlaka görmenizi tavsiye ederim.

Keyifle İspanyol kültürüne ait askeri kıyafetleri, süvarilerin giysilerini, kılıçlarını, bayraklarını, toplantı yaptıkları ihtişamlı salonları göreceksiniz ve çok seveceksiniz.

Toledo Katedrali ise İspanya'nın en büyük ikinci katedrali. İçinde olağanüstü kültürel değerler barındırıyor. Gotik tarzda inşa edilmiş olan bu yapı 13’üncü yüzyıla ait. Muazzam kapıları, kulesi ve içindeki birçok şapeli bulunan katedral görsel bir şölen adeta. Özellikle iç dizaynında bulunan muazzam süslemeler, duvar resimleri, freskleri, rengarenk vitray camları ve heykelleri ile eşsiz bir yapı. Katedralin içinde Luis de Morales, Juan de Borgona, Francisco Goya, Velasquez gibi İspanya’nın ikonik ressamların eserleri bulunuyor ancak burada en çok bilinen ve sevilen eserler ise El Greco’ya ait olanlar.

Binalar şehri süslüyor

Tarihi adanın her iki tarafından ise o yıllarda yapılmış iki köprü nehrin üzerinden geçiyor ve karşı tarafa geçişi yüzyıllardır sağlıyor. Roma döneminden kalma “Puente de Alcantara” ve diğeri ise diğer uçtaki “Puente de San Martin.” Bu köprüler karakteristik coğrafyaya bu kadar mı yakışır ve özel olur diye düşünmeden edemiyoruz.

Buradaki güzellik tarihi kenti yemyeşil nehir sularında yansıma olarak görmenizdir. Nehirdeki bu yansımalar sizi sanki alıp şehrin çok renkli geçmiş yıllarına götürüyor.

Bu yapıların yanı sıra birçok başka tarihi bina da bu şehri inanılmaz derecede süslüyor.

Örneğin Convento de Santo Domingo El Antiguo, Tolon'unun dokuzuncu yüzyıldan kalma ilk manastırı ve aynı zamanda El Greco’nun mezarının bulunduğu yer. Kendisine ait ilk dönemlerine ait eserlerde burada bir müzede sergileniyor. 

Monastario de San Juan de los Reyes ise diğer önemli bir tarihi eser ve on beşinci yüzyılda özellikle tam Musevi mahallesinin merkezine yapılan bir manastır. 

Plaza Zocover ise Tolon'unun en büyük ve en güzel meydanı. Çevredeki binalar, meydandaki bayraklar ve bahçeler buraya apayrı alımlı bir ambiyans katmış. Bir zamanlar bu meydanda birçok İspanyol şehrinde olduğu gibi boğa güreşleri yapılırmış. Yazın sıcağında bu meydanda ağaçların serinliğinde oturmak ve çevredeki binaları ve insanları izlemek çok hoş. Toledo’nun sokaklarını tek tek geziyoruz. Kaleye çıkıyoruz. Katedrali geziyoruz, katedralin üst katına çıkıyoruz ve çevreyi izliyoruz, sıra sıra dükkanları geziyoruz. İsteyenler için kolaylık olsun diye mini bir trende koymuşlar ve şehrin en önemli noktalarına size götürüp tur atıyor.

Özellikle sıcakta güneşin altında daha konforlu gezmek istiyorsanız bu da bir seçenek elbet.

toledo-1

Don Quixote’un izleri

Toledo’nun her yerinde meşhur İspanyol yazar Miguel de Cervantes‘in dünyaca bilinen figürü Don Quixote ve Sanchez’in izleri var. Bazen hayatta ne çok kendimi Don Quixote’a benzetmişimdir. Yel değirmenlere karşı verdiğimiz anlamsız ve sonu olmayan savaşlar, mücadeleler. Her zaman Don Quixote figürünü çok eğlenceli ve öğretici bulup çok sevmişimdir. Belki de ondan bu kentte bana çok sempatik, çok bilgin ve güzel geliyor.  Her yerde İspanyol süvarilerin aksesuarları ve metal asker figürleri satılıyor.

Şehir sessiz, sakin ve çok asil. Nehirde ona sanki eşlik edercesine sakince şehrin etrafından akıyor ve her yerden görülüyor. Kent yapısı itibarı ile asırlardır çok korunaklı bir konumda olabilmiş.

1940 senesinde İspanya’nın bu şehri dünya çapında bir kültürel miras olarak kabul edilmiş ve çok seneler sonra 1986 senesinde UNESCO devreye girip burayı kültürel yapısı ve özellikleri nedeniyle UNESCO DÜNYA MİRASI listesine almış.

Günümüzde İspanya’da Toledo gibi kırk üç tane UNESCO DÜNYA MİRASI bulunuyor.

Bu nedenle İspanya’nın neredeyse tüm bölgelerine yayılmış olan bu şahane kültür miraslarını mutlaka yolunuz düştükçe görmenizi tavsiye ederim.

Bunlardan bazıları örneğin Segovia kenti ve su kemeri, Cordoba Antik Kenti, Granada’daki Elhamra Sarayı, Madrid’deki Escorial Sarayı ve Manastırı, Barcelona’da Antonio Gaudi’ye ait eserler, Galicia’daki Santiago de Compostela Kilisesi ve bunun gibi niceleri. Hepsi kültürel anlamda birer cevher, İspanya'ya has ve gerçekten eşsiz.

İspanya’ya gittiğinizde bir de buradaki damak tadı ve İspanyol mutfağı bize çok uygun, çok leziz. Toledo örneğin bu sene İspanya'nın gastronomi merkezi seçildi ve İspanya’da yaklaşık 180 tane Michelin yıldızlı restoran var.

toledo-2

Sokak sokak gezin

İspanya’ya geldiğinizde bulunduğunuz bölgeye göre elbette tapasları yani küçük küçük mezeleri keyifle tatmanızı dilerim. Diğer taraftan tabii çok fazla Jamon yani Jambon çeşitleri var ve genelde çok seviliyor. İspanyol şarapları ve ev şarapları var. Balık ürünleri severseniz paellalar, balıklar, balık mezeleri çok güzel. Bazı bölgelerde ise çok fazla büyükbaş hayvan yetiştiriliyor ve kırmızı etleri de çok leziz.

Toledo’nun ise tatlıları özellikle badem tatlısı meşhur. Tatlı badem, şeker ve yumurtadan yapılıyor ve halk arasında çok seviliyor. Kanımca sizde Toledo’da sokak sokak gezin ve o harika yerel ve geleneksel mutfağına sahip restoranları keşfedin. O harika ahşap yapılarda kendinize güzel bir teras bulup hem manzarayı sonuna kadar özümseyin, o güzelliği yaşayın ve tarihi içinize çekin ya da buradaki ‘Hacienda’lara benzeyen bir restoran keşfedin. Haciendalar genelde büyük avluları olan muazzam güzellikteki yerel çiftlikler. Buradaki mimariye ve verdiği serinliğe hayran kalıp gene tarihin derinliklerine dalın derim.

Buradan da anlaşılacağı gibi İspanya uçsuz bucaksız kocaman ve kültürel ve doğal güzelliklerle dopdolu bir ülke. 

En yakın zamanda keşfetmenizi dilerim.