Bu şehir, klasik müziğin Mozart, Beethoven, Bach, Strauss, Salieri, Chopin, Haydn ve Brahms gibi ünlü bestekarlarına ev sahipliği yapmış, bu bestekârlar ve klasik müzik Avusturya sarayının onuru olmuş, vals ile salon dansları burada hayat bulmuştur.

Şehre her zaman Hofsburg İmparatorluk Sarayı’nın olduğu kapıdan geçerek şehir turuma başlamayı hep çok sevdim.  Sarayın ana giriş kapısından geçerek, İspanyol Süvari okulunun yanından geçerek, sarayın önüne çıkarsınız. Sarayın önünde sizi siyah ve beyaz renkteki geleneksel faytonların beklediğini görürsünüz. Zamanınız varsa bu faytonlarla kısa bir Viyana turu yapabilirsiniz.  Buradan itibaren eskiden sarayın bünyesine bağlı olan fakat bugün artık şehir merkezi sayılan ve Viyana’nın hareketli alış veriş caddeleri başlar. Aslında eski devirlerde hayat bu alanda sosyalleşirmiş. 

Unutulmaz manzaralar

Hatta 12. yüzyılda inşa edilen Viyana'nın etrafına kurulduğu söylenen Aziz Stephen Kilisesi’nin, Gotik kulesinin tepesine 343 basamağı tırmanırsanız, unutulmaz manzaralarla ödüllendirileceksiniz emin olun. 

Aziz Stephen kilisesi barok iç mekanı, mücevherlerden kutsal kitaplara kadar hazinelerle ve İmparator Friedrich III ve Savoy Prensi Eugene gibi Viyana ünlülerinin mezarlarıyla doludur. Bu arada gitmişken yeraltı mezarlarını kaçırmayın.

Dünyaca meşhur Demel Pastanesi, hemen sarayın kapısının yakınında size bekliyor. Bu dükkan eski bir saray pastanesi ve çikolatacısı, 1786 senesinden beri faaliyet gösteriyor.

Pastanenin çeşit çeşit elmalı, balkabaklı, çikolatalı, bademli, krokanlı, limonlu, frambuazlı, çilekli pastaları ve “Apfelstrudel” tatlıları efsanedir. Dükkanın iç dekoru çok şık.  Önünde daima kuyruk vardır. Uluslararası turistlerden bir türlü yerli Viyanalılara nerdeyse sıra gelmez. 

Mis gibi kahve kokusu

Dükkana girdiğinizde gözlerinizi kapayın ve mis gibi kahve kokusunu bünyeye indirin. Dekorasyonu ve mobilyaları ile eski Viyana’yı bilmeseniz dahi size hatırlatır.  Her zaman bir kahve içimi için bu pastaneyi ziyaret etmeye değer. Tertemiz bu pastanenin arka kısmını mutfak bölümünü de görmek mümkün. Yani daha da hayran kalmak için ufak bir teftiş yapılabilir. Ustaların pastaları ve çikolataları el becerileriyle nasıl süslediklerini izleyebilirsiniz. Bu arada göz hakkınızı da alıp tadına bakabilirsiniz. 

Kralların pastanesi Demel gibi Viyana’nın dünyaca ünlü bir çok pastanesi, kafesi ve lokantası vardır.  Viyana’da günümüzde yaklaşık bin kafe olduğu söylenir. Fakat bunların içinde daima tarihi ve geleneksel kafeler hep daha çok sevilmiştir. Kahve kültürünü Avusturya, Osmanlı İmparatorluğundan almıştır ve Viyana’da ilk kafe 1683 senesinde açılmıştır.

Bugün “Hawelka Café”, “Café Landtmann”, “Café Prückel”, “Kaffee Altwien”, “Cafe Korb” “Café Central”,  “Café Diglas”,  “Café Schwarzenberg”,  “Café Museum”,  “Café Sacher”, “Kleines Café” gibi mekanlar Viyana’nın en tarihi kafeleri olup aynı zamanda şehrin kültür mirası sayılmaktadır. Hepsi sayısız şair, müzisyen, bestekar, yazar, gazeteci ve hatta imparator ağırlamıştır. Viyana kahve kültürünün UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak kabul edilmesi de bundan.  Viyana’nın kafeleri 2011 senesinde Unesco Dünya Mirası kabul edilmiştir. 

Meşhur opera binası

Sokaklardan dükkanları gezerek Stefansplatz’a kadar yürüyebilir ve yol üstündeki tarihi katedralleri, kiliseleri, galerileri ziyaret edebilirsiniz. Stefansplatz’dan ise yukarı doğru yönlendiğinizde ise, o pek meşhur opera binasına gelirsiniz.

Viyana’da sene boyunca özellikle klasik müzik konserleri, klasik opera ve bale gösterileri yapılır. Ama birçoğuna çok erken bilet almak gerekiyor. Yoğun yerel ve uluslararası talep nedeniyle biletler çok çabuk tükenir ve yer bulamazsınız. Uyarması benden.

Viyana ayrıca harika bir müzeler kentidir. Şehrin merkezindeki Sanat Tarihi Müzesi ve karşısındaki Doğa Tarihi Müzesi dünyaca meşhurdur ve gezilmesi müthiş keyiflidir. Sizi Başka dünyayı götüren bu iki müze arka tarafa doğru da uzanan ‘Museumsquartier” diye adlandırılan müze bölgesinin bir parçası. Müze bölgesinde görülmeye değer modern sanat galerileri, modern sanat müzeleri ve hatta bir çocuk müzesi bile var. Buradaki büyük meydanda özellikle hafta sonu turistler ve yerel halk kültürel faaliyette bulunup, dostlarıyla buluşmaya ve dinlenmeye gelir. Sokak sanatçıları da görülmeye değer.

Bir müze ziyaretinin veya bu keyifli yolda yürüyüşün sonrasında, harika bir restoranda Viyana’nın güzel yemeklerinden tatmayı unutmayın.  Viyana Avrupa’nın gurme şehirlerinden biri olduğundan mutfağı zengin ve çok lezizdir. 

Leziz Viyana yemekleri

Bu nedenle örneğin şnitzelin en leziz yapıldığı Figlmüller, Café Sacher veya İmparatorluk Sarayının eski kış bahçesi olan “Palmenhaus” gibi mekanlarda leziz Viyana yemeklerini yiyebilirsiniz. Neler neler vardır burada. Örneğin, şnitzel, gulaş taze kuşkonmaz yemekleri, “Tafelspitz” denen sebzelerle birlikte pişen dana eti yemeğini veya “Knödel” adındaki geleneksel büyük patates köftelerini tatmazsanız çok şey kaybedersiniz.  

Viyana’ da tekrar güzel bir kahve yudumlamak ve yakın çevresinde birçok yeni keşif yapmak için, şu pandemiden kurtulacağımız zamanı bekliyoruz. Avusturya’nın gerek doğası gerek küçük köyleri ve kentleri, kısaca dört bir yanı, her zaman çok etkileyici ve çok güzel. Yeni gezilerde buluşmak üzere sevgiyle kalın.