SON DAKİKA
Turizm Pazartesi 25 Ekim 2021 02:51

MUHTEŞEM VİKTORYA ŞELALELERİ

Viktorya Şelalelerin sesi uzaktan kulağımıza geliyor. Ertesi gün, çok heyecanlı olarak yağmurluklarımızı giyip 1989 senesinden beri Unesco Dünya Mirası kabul edilen kanımca dünyanın en güzel, en şahane şelalelerini görmeye gidiyoruz.

Muhteşem Viktorya Şelaleleri

Düşünün ki, Afrika yollarında altı bin kilometre tozun toprağın içinde yol yapmışsınız, rotanızın sonuna doğru yaklaşıyorsunuz ve rotanın finalinde sizi muhteşem Viktorya Şelaleleri bekliyor.

Biz de işte böyle Afrika’daki son ülkemiz Botsvana’ da Zambezi ve Chobe Nehri kenarında keyifle yol alırken, harikulade fil sürülerini ve su aygırlarını banyo yaparken izliyoruz. Afrika’nın o muhteşem florasında o sülün gibi zürafaları, su mandalarını, zebra sürülerini ve birçok başka canlıyı doğal ortamlarında izlemek çok başka güzel. Kasane’den yani Botsvana topraklarından ayrılıp Zimbabwe sınırında gümrük için araç kuyruğuna giriyoruz. İnanılmaz uzun bir kuyruk var. Hava sabah saatlerinde dahi çok sıcak oluyor. Biz kuyrukta beklerken TIR’ların üzerinde maymunlar zıplayıp duruyor. Her an çok dikkatliyiz. Çünkü onlardan kendimizi kollamaya çalışıyoruz.  Eşyalarımıza saldırıp içinde yiyecek veya onları eğlendirecek bir şeyler var mı diye arayabilirler. Çok da çabuklar.

Sınırı geçmemiz öğle vaktini buluyor. Yolumuza nehrin Zimbabwe tarafında devam edip Viktorya Falls şehrine varıyor güzel otelimize yerleşiyoruz.

viktoria-1

En büyük şelalelerden biri

Viktorya Şelalelerin sesi uzaktan kulağımıza geliyor. Ertesi gün, çok heyecanlı olarak yağmurluklarımızı giyip 1989 senesinden beri Unesco Dünya Mirası kabul edilen kanımca dünyanın en güzel, en şahane şelalelerini görmeye gidiyoruz. Bölge özel bir jeolojik formasyona sahip.

Viktorya Şelaleleri ismini İngiliz Kraliçesinden almış. Deniz seviyesinden 915 metre üstte ve yaklaşık 1700 metre uzunlukta. 128 metre yükseklikten akan dünyanın en büyük şelalelerinden biridir.

Dakikada yaklaşık 500 milyon litre su bu geniş kayalık yarığın üzerinden bir perde gibi aşağıya akıyor ve dünyada eşsiz bir şelaleye dönüşüyor. 

Yerel halk şelaleyi “Mosi-oa -Tunya” ismiyle anıyor. Yani “tüten duman” çünkü şelalelerin üstünde sürekli olarak şelaleden sıçrayan su bazı çevre bölgelerden elli kilometre uzaklıktan dahi tüten bir duman veya sis perdesi gibi görünüyor.

victoria-3

Zambezi nehrine akıyor

Şelale, Afrika’da en çok merak edilen ve ziyaretçi çeken turistik merkezlerden birisi ve Zimbabwe ve Zambiya’ya sınır olan bir bölgeden Zambezi nehrine akıyor.

Gün boyunca Victorya Falls Ulusal Parkı’nda şelalenin karşı yakasından yürüyerek her açıdan su kütlelerin nehre dökülüşünü hayranlıkla izliyoruz. Çok uzun mesafeden dahi sıçrayan sulardan hem kameralarımız hem kendimiz sırılsıklam oluyoruz fakat hava sıcak ve su tertemiz olduğu için bu büyük bir keyfe dönüşüyor. Şelaleden akan su kütlelerin sesinden kısmen kendi sesimizi duyamıyoruz. Bu nasıl bir doğadır, nasıl bir güzelliktir ve nasıl bir güçtür. İnsan gerçekten burada doğaya bir kez daha çok büyük bir saygı duyuyor.

victoria-4

Bungee jumping sırası

Öğleden sonra ise, Zambezi nehrin üstündeki Victoria Falls Köprüsünden yürüyerek şelaleyi ve nehri farklı açılardan görerek Livingstone’a yani Zambiya’ya kısa bir sürede geçiş yapıyoruz. Köprüden bungee jumping yapmak isteyenler heyecanla sıralarını bekliyorlar.

Daha sonra bir mola vermek ve gördüğümüz bu güzelliği içimizde hissetmek için şelaleye çok yakın bir kafeye oturuyoruz. Orada biraz dinlenip yemek yiyip yerel meyvelerden yapılmış özel içeceklerimizi yudumluyoruz. Arzu eden misafirler ise, ulusal park ve çevresindeki dükkânlardan hatıra eşyaları satın alıyorlar.

Ertesi gün ise uçağımıza binip Johannesburg’a hareket edeceğimizi ve turumuzu bitireceğimizi düşündüğümüzde henüz bir sürprizin bizi beklediğinden haberdar değiliz.

Koskoca Victoria Falls Havalimanı’nda peronda tek bir uçak var. Zimbabwe Havayolları’na ait.

Akşam üstü uçakta yerimizi aldık.  Seyahatimizin sonuna gelmiş olmanın hüznünü yaşıyorduk. Bu duygunun verdiği durgunluğu, aynı zamanda mutluluğu da üzerimizdeydi.

Derken uçak hareket etti ve hızla gittiği pistten havalanmaya başladı. Fakat o da ne? Uçak yerden belki sadece iki yüz metre yükseklikten uçuyordu ve bir türlü irtifa (yükseklik) sağlayamıyordu. Ne olduğunu anlamaya çalıştığımızda ise, pilottan bir anons geldi. Teknik bir arıza nedeniyle havalimanına dönmek zorunda olduğumuzu belirtti.

Uçağımız yönünü değiştirip tekrar havalimanına dönmeye çalışırken gördüğümüz manzara unutulacak gibi değildi!!!  Güneş batmaya yüz tutmuş, altımızdaki Afrika’nın toprakları kızıl ve altın rengine bürünmüş ve biz Viktorya Şelalelerin üzerinden muhteşem bir geçiş yapıyorduk. “Tüten dumanını” ve o muazzam nerdeyse iki kilometre uzunluktaki büyük yarığı ve üstünden dökülen o muhteşem su kütlelerini bu şahane ambiyansta havadan ve tüm güzelliği ile görme fırsatı yakalamıştık. Gerçekten nefes kesiciydi bu deneyim. 

victoria-2

Pilotlar kadındı

Havalimanına indiğimizde uçağı kullanan pilotların her ikisinin de siyahi birer bayan olduğunu gördük ve uçağı tamir etmek için gelen teknik personelinde yine siyahi bir hanım olduğunu izlemiştik. Afrika’da hanımların bu kadar eğitimli olması bizi ayrıca mutlu etti. 

Bir kaç saat havalimanında onarımı bekledikten sonra aynı ekip tekrar havalanıp bizi sağ salim Johannesburg’a ulaştırdı.

Aslında, Afrika bizi en güzel şekilde uğurlayıp, kendisinin en harika yüzünü gösterip, selam vermişti! İnanılmazdı!

Sizlere bu satırları yazarken bile o anı yaşıyorum ve içim titriyor.

Bu deneyimleri yaşayıp da Afrika’yı sevmemek mümkün değil. Bu nedenle gezmeyi ve keşfetmeyi seven herkesin üstünden hiç bir zaman gökkuşağının eksik olmadığı ve dünyanın bu en güzel şelalesini görmesini dilerim.