SON DAKİKA
EKONOMİ Cumartesi 20 Mayıs 2023 02:28

MAKRO DENGELERİ GÖZETEN KUR POLİTİKASI ŞART

Önce pandemi, ardından Rusya –Ukrayna savaşı en son da yaşanan deprem… Hiç kuşkusuz ki tüm bu yaşanan olağanüstü durumlar zaten hassas olan Türkiye ekonomisi üzerinde ciddi kayıplar yarattı. Birde bunların üzerine gelen kur artışları Türkiye ekonomisini iyice zora soktu. Peki; artan kurlar önlenebilir mi? TCMB'nin müdahale rağmen kurlar neden düşmüyor?

Makro dengeleri gözeten kur politikası şart

Seyfi AKİL

Son dönemde konuşulan konuların başında hiç kuşkusuz ki ekonomi geliyor. Bozulan ekonomik dengelere birde uygulanan yanlış politikalar eklenince içinden çıkılması zor bir durum ortaya çıktı Türkiye ekonomisi için. Özellikle 2021’den itibaren uygulanan ekonomik model ilk etkisini hiç kuşkusuz ki kurlar üzerinde gösterdi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası o kadar müdahale etmesine rağmen  kurları bir türlü aşağı çekmeyi başaramadı. Bunda elbette rezervlerin yetersizliği çok önemli bir faktör. Peki rezerv nasıl artırılır? Dövizde artışa yol açmadan döviz alım ihalesi açmak mümkün mü?

Eksi rezerv ne demek?

 Merkez Bankası rezervlerinin, Swap (para takası) anlaşmalarıyla bankalardan alınan dövizler çıkarılırsa eksiye indiğini artık herkes biliyor. Merkez Bankası kayıp rezervleri bir şekilde yerine koymak, kasayı tekrar doldurmak zorunda. Ama bu kolay bir iş değil. Merkez bankaları zor zamanlar için döviz biriktirir. Buna rezerv denir. Amaç, döviz akışının sekteye uğradığı zamanlarda uluslararası ödemelerin ve iktisadi faaliyetin sorunsuz sürdürülebilmesini sağlamaktır. Genel kabul gören görüşe göre Merkez Bankası'nda bir yıl içinde ödenmesi gereken döviz borcu kadar (devlet + özel sektör) döviz olması lazım. Merkez Bankası Swap (para takası) yoluyla bankalardan döviz alıyor, karşılığında TL veriyor. Bu yolla kasasına giren döviz, anlaşılacağı üzere kendisine değil bankalara ait. Piyasalarda ters rüzgarların estiği bir ortamda bankalar Merkez Bankası'yla Swap yapmak istemeyebilir. Bu nedenle Swap hariç net rezervler de, rezervle ilgili diğer göstergeler kadar önemli. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın Swap hariç rezervlerin uzun zamandır ekside olduğu biliniyor. Her ne kadar yanlış politikalar uygulansa da Merkez Bankası rezervleri yeniden oluşturmaya başladı ama Türkiye'ye yeterince yabancı sermaye girmediği bir ortamda bu çok yavaş oluyor. Türkiye'ye neden yeterince yabancı sermaye girmiyor? Çünkü; rezervler çok yetersiz. Türkiye kırılgan, riskli bir ülke olarak görülüyor. Yani ortada kırılması zor, kötü bir döngü var. Bir ülkeye güven azalınca sermaye girişi geriler; sermaye girişi azalınca kalıcı ve net rezerv biriktirmek zorlaşır.

Rezervler nasıl yerine konacak

En doğal ve faydalı yöntem, ihracat reeskont kredileri ile rezerv oluşturmak. İhracatçı reeskont kredisi, Merkez Bankası'nın Eximbank aracılığıyla ihracatçılara senet karşılığı TL kredi kullandırması, geri ödemeyi ise döviz olarak alması demek. Merkez Bankası ihracatçı reeskont kredileri kanalıyla rezervlerine ekleme yapıyor bu ama yeteriz. Sadece reeskont kredilerine bırakılacak olursa, rezervlerin eksi bölgeden çıkması yıllar sürer. Bunun dışında başka bir yöntem de döviz alım ihaleleri yoluyla rezervler artırılabilir. Teknik olarak böyle bir girişim elbette mümkün, yapılabilir de. Ancak bu yöntemin riskleri de var. Kilit kelime, piyasa. Piyasada dolar/TL kuru arz talebe göre oluşur. Merkez Bankası piyasaya girip döviz toplamaya başladığında dolar ve Euro yükselmeye başlayabilir. Bu nedenle döviz alım ihaleleri için en ideal zaman, 2003-2008 döneminde olduğu gibi ülkeye güçlü döviz girişinin olduğu dönemlerdir. Döviz girişinin bugünkü gibi dalgalı ve sınırlı olduğu dönemlerde Merkez Bankası döviz alıcısı olursa kurda bir dip nokta çizerek doları epey yukarı taşıyabilir. Çok cüzi rakamlarla bile döviz alımına başlasa, dövizde sinyal etkisi büyük olur. Kurdaki hareketlerin enflasyonist etkileri olduğu için döviz alım ihalelerinin çok hassas yönetilmesi gerekir. Aksi takdirde rezervleri yerine koyayım derken enflasyonda artışa yol açmak mümkün. 

Artışa yol açmadan döviz alım ihalesi yapılabilir mi?

Türkiye'nin cari denge ödemeleri için ihtiyaç duyduğu döviz miktarı aşağı yukarı belli. Merkez Bankası bunu dikkate alarak alım programını açıklarsa kur üzerindeki baskının sınırlı olması beklenebilir. Bu politikanın uygulanmayışının sebebi de ; muhtemelen enflasyon gelişmelerini, yabancı sermaye girişinin istikrarlı ve öngörülebilir bir patikaya ulaşmasını, para politikası aktarımının etkilerinin daha net görülmesini ve dolarizasyonda çözülme başlamasını (Yani vatandaşın dolar-euro ve altından TL'ye geçmesini) bekleniyor olabilir. Peki; Merkez Bankası rezervleri artırmadan yola devam edemez mi?

Daha uzun süre bu şekilde devam edemez. Böyle bir durum her an, her dakika riske açık olmak anlamına gelir. Döviz girişinde yaşanabilecek ani bir duruş Türkiye'yi bir ödemeler dengesi krizine sürükleyebilir. Eksi rezerv, "Operasyona açık olmak" demektir. Merkez Bankası rezervlerinin eksiye düşmesi aslında sadece rezerv politikasıyla değil, genel ekonomi politikasıyla ilgili bir sorun. Bu nedenle rezervleri güçlendirmenin yolu aslında güçlü, gerçekçi ve somut adımlarla tanımlı bir ekonomik programdan; bu programın temel bileşeni olarak güçlü bir dezenflasyon programından; mali ve yapısal adımlara dair somut yol haritası, gerçekçi ve makro dengeleri gözeten bir kur politikası oluşturmaktan geçiyor.