SON DAKİKA
Kripto Para Pazartesi 03 Ekim 2022 02:40

'KÜRESEL GELİŞMELER KRİPTO PİYASALARINA YARADI'

Dünya küresel belirsizlik ve ekonomik durgunlukla uğraşıyor. Ülkemizde de geçtiğimiz haftalarda faiz konusu ve dünyanın resesyona hazırlanmak için yaptığı çalışmalar kamuoyu tarafından dikkatle takip edildi. Böyle bir dönemde, özellikle pandemi sonrası adından çok fazla söz ettiren 'Kripto Para' konusu daha fazla konuşulmaya başlandı.

'Küresel gelişmeler kripto piyasalarına yaradı'

Hakan DİKMEN

Işık Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Dilek Teker, ‘Finansal Piyasalarda Yatırımcı Davranışı ve Kripto para Risk Algısı Düzeyi’ konusunda, İşletme Bölümü Araştırma Görevlisi Esin Demirel ile bir çalışma hazırladı. Ben de merak ettiklerimi sordum. 

Konuyla ilgili konuşan Dilek Teker, “Düşük riskli olan varlıkların getirileri, yatırımcıyı mutlu etmemeye başladı” ifadelerini kullandı.

Ülkemizde kripto para kullanımı yerleşti mi? Anket sonuçları ne gösteriyor? 

Kripto paralar 2009 yılında hayatımıza girmiş olsa da popülerliğini son birkaç yılda hızla arttırdı. Şüphesiz bunda pandemi ile beraber dijitalleşme olgusu hayatımıza çok daha hızlı bir şekilde giriş yaptı. Pandemi olmasaydı 10-15 yıl sonra yaşamayı beklediğimiz gelişmeler yakın bir zamana çekilmiş olurdu. Pandemiyle beraber şüphesiz ekonomik gelişmeler de gündemi oldukça meşgul etti. Küresel bazda da yüksek enflasyon, düşük faiz ortamı, ister istemez yatırımcıları daha yüksek getiri elde edebilecekleri farklı yatırım araçlarına yönlendirdi. Düşük riskli olan varlıkların getirileri yatırımcıyı mutlu etmemeye başladı. Mesela son küresel ekonomik gelişmeler kripto para piyasalarına yaradı. Kripto piyasaları incelediğimizde, Türkiye’den yatırımcı davranışının son yıllarda kriptoya da kaydığını net olarak gözlemleyebiliyoruz. Kripto para borsalarının müşteri sayılarını önemli ölçüde arttırdığı görülüyor.

 

Kriptopara piyasasına yatırım yapmaya engel var mı? Güven konusunda ne düşünüyorsunuz?

Kripto para piyasalarına yatırım yapmak konusunda herhangi bir engel yok. Öte yandan kripto piyasalardan gelen sistemsel sorun ya da yolsuzluk haberleri, bu piyasaya olan güveni sarsıyor. Araştırmamızda yatırımcı örnekleminin Kripto para piyasaları konusunda kendi bilgi birikimine güvenmesine rağmen, yatırım yapmada kaygı duyduğunu gözlemledik. Kripto paraların riskli olarak algılanmasında en önemli unsurlardan birisi regülasyon eksikliği durumu. Özellikle 2018 yılı ve sonrasında çeşitli devletler kriptolaralara olan talebin önüne geçemeyeceklerini algıladıklarından beri çeşitli standartlarla piyasada güvenirliği sağlamaya çalıştı. Bu regülasyona ilk adım atan ülkelerin başında İngiltere, Japonya ve Güney Kore geliyor. G20’de bu yönde bir eşgüdüm oluşturulması amaçlanıyor. Çeşitli ülkeler uygulayacaklarını açıkladıkları standartlarda, piyasada işlem yapan yatırımcıların tanınması, kara para aklama ve vergisel boyutları gibi konularda çeşitli protokolleri devreye soktuklarını açıkladı. Bazı ülkeler, kripto para borsalarının açılabilmesi için lisans ve teminat zorunluluğu getirdi. Daha eski yıllarda kripto paraya karşı duran ülkelerin bugün çeşitli regülasyonlarla bu işi yönetmeye ve kontrol etmeye çalıştığını görüyoruz. Özetle, engellenemiyorsa düzenleyelim bakışı hakim. 

Türkiye için de benzer uygulamaların gündeme geleceği sinyalleri ekonomi yönetimi tarafından kuvvetle vurgulanıyor. 

Portföy oluşturma konusunda yatırımcı davranışı nasıl?

Finansal piyasalarda yatırımcı davranışı ve kripto para risk algı düzeyini ölçmek için bu anket çalışmasını son iki yıldır gerçekleştiriyoruz. Geçtiğimiz yıl ve bu yılı karşılaştırdığımızda yatırımcıların portföy oluşturma davranışlarında ilk sıraya döviz ve dövize endeksli menkul kıymetleri yerleştirdiğini gözlemliyoruz. Geçtiğimiz yıl da sonuç farklı değildi. Özellikle değer kaybeden Türk Lirası ve düşük faiz – yüksek enflasyon ortamında TL ve TL’ye bağlı menkul kıymetler popülerliğini yitirmiş durumda. Finans eğitimlerimizde hep vurguladığımız konu, devlet tahvili ve hazine bonosu gibi devlet güvenceli menkul kıymetlerin portföylerde yer alması risk çeşitlendirmesi açısından önemli bir araç olduğudur. Ancak özellikle son 2 yıldır bu ürünlerin getirileri yatırımcıyı mutlu etmiyor. Bu nedenle bu ürünlere yatırım yapanların oranı da bizim araştırma örneklemimizde oldukça düşük. İlk sırayı döviz alıyor demiştim. İkinci sırada hisse senedi yatırımlarını görüyoruz. Güvenli liman dediğimiz altın yatırımı daha aşağılarda. Dolayısıyla yatırımcı örneklemimiz bazında incelediğimizde, anketimize katılanlar çoğunlukla döviz ve hisse senedinden oluşan bir portföye sıcak bakıyor.

Kripto yatırımcıları ‘al-sat’ yapmıyor

Kripto para için yatırım yapan kişilerin bilgi düzeyleri nedir?

Bizim anket örneklemimiz incelendiğinde, anket katılımcılarının yaklaşık yüzde 70’i, 35 yaş ve üzeri bir yapıya sahip. En az 10 yıl ve üzeri bir iş tecrübesine sahip olanların oranı yaklaşık yüzde 75 ve yüzde 100’ü en az lisans mezunu. Anketi cevaplayanların yüzde 45 ve üzeri doktora derecesine sahip. Dolayısıyla eğitim düzeyi ve iş tecrübesi yüksek bir kitlenin verilerini inceledik. Ankete katılanların aynı zamanda finansal okuryazarlık düzeylerini ve risk algılarını sorgulamayı amaçladık. Örneklem kendi bilgi düzeyinin kuvvetli olduğuna inanıyor. Bunu da test edebilmek için bazı başkaca sorular yönelttik. Bunlardan biri, portföyleri elde tutma süresi idi. Bu finansal okuryazarlıkta önemli bir kriterdir. Anlık ve çok kısa süreli alım-satımlar para kaybetme olasılığını güçlendirir. Anket örneklemimizin oldukça önemli bir kısmı yatırımlarını en az bir yıl elinde tutmayı tercih ediyor. Elbette bu Türk yatırımcılarının geneline uyarlanamaz. Biliyoruz ki halen anlık karar verip riskli aksiyon alan çok sayıda bireysel yatırımcı mevcut.

Kripto paralar uzun vadeli bir yatırım aracı mı?

Bu çok tartışılan bir konu. Kripto paralar bir yatırım aracı mı? Yoksa değişim aracı mı? Bazı şirketler müşterilerine kripto paralar ile ödeme yapmanın önüne açmış olsa da bu halen çok yaygın bir uygulama değil. Dolayısıyla değişim aracı olma özelliğine henüz tam anlamıyla sahip değiller. Bir taraftan da, özellikle 2020-2021 yıllarında şirketlerin önemli Bitcoin yatırımı yaparak bu varlıkları bilançolarına koyduklarını görüyoruz. Bazı merkez bankaları kripto paraları tamamen yasaklarken, bazıları regülasyon kontrollü bir şekilde kullanımına izin veriyor. Benim görüşüm regülasyonların net olarak ortaya konması ile bu piyasalara ilişkin kaygı düzeyinin azalacağı ve sadece yatırım amaçlı değil değişim amacıyla da bu varlıkların kullanılacağı yönünde.  Ama biraz daha zaman var gibi. Fiyat hareketleri çok hızlı dalgalanan ve oldukça spekülatif bir araçtan bahsediyoruz. Bu nedenle mevcut yatırımcı davranışı bu varlıklara yatırımı uzun vadeye konumlandıramıyor. 

Yatırımcılar için tavsiyeleriniz ve uyarılarınız nedir?

Yıllardır finans eğitimlerimde finansal okuryazarlığın önemine dikkat çekerim. Bilgi düzeyimizin yetmediği alanlara girmemeliyiz. Ama en önemlisi, bilgi ve yetkinliğin arttırılması gerekiyor. Eğitim şart. Finansal okuryazarlık bence sadece üniversite düzeyinde değil, k-12 düzeyine kadar inmesi gereken bir proje. Bu konuda muhakkak çalışmalar yapılmalı. Yatırımcılar sürekli getirinin peşinde koşarlar. Bu normal. Öte yandan risk tarafını kenara koymamalıyız. 

Hep vurguladığımız bir konu: ‘Borsada yatırım yapılır, borsada oynanmaz’ bu oldukça önemli bir mesele. Örneğin, hisse senedi çok popüler bir yatırım aracı. Ekonomik otoriteler piyasayı gözetim altında tutuyor. Düzenlemeler de yatırımcıyı korumak üzerine kurgulanmış durumda. Bir hisse senedi fiyat hareketlerinde anomali saptandığında gözetim otoritesi devreye giriyor ve yatırımcıyı korumak için işlemleri durduruyor. Bu denetim ve gözetim mekanizması bu piyasalarda kendimizi güvende hissetmemize neden oluyor. Öte yandan yine de hisse senedinin uzun vadeli bir yatırım aracı olması gerektiği unutulmamalı. Anlık alış ve satışlar rasyonel yatırımcı davranışı olarak kabul edilemez. Portföylerde çeşitlendirme son derece önemli. Yüksek getirinin yüksek risk taşıdığını unutmamak gerekir. Bugün borç alarak yatırım yapan bir davranış gözlemliyoruz. Bu konuda bilincin artması son derece önemli. Şüphesiz bu bilincin artmasında devlete, STK’lara ve üniversitelere de önemli görevler düşüyor.