SON DAKİKA
EKONOMİ Salı 17 Mayıs 2022 02:17

KÜRESEL EKONOMİDE DARALMA ENDİŞESİ

ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell'ın resesyona düşmeden, işgücü piyasasını güçlü tutup fiyat istikrarını sağlama yolundaki para politikası gelişmişlerin yanında gelişen ekonomileri bozuyor. Giderek güçlenen dolar ve ABD tahvil faizlerindeki yükseliş ülkelerden döviz boşaltıyor.

Küresel ekonomide daralma endişesi

Sedat YILMAZ

Pandemi, kuraklık ve Ukrayna savaşının etkisi küresel ekonomi üzerinde baskısını artırıyor. Veri takviminde yurtiçinde cari denge ve bütçe, küreselde büyüme endişeleri öne çıkıyor. Aşırı sıcaklar sebebiyle kuraklığın yanında Rusya’nın anti ambargo uygulamalarıyla enerji krizinin yükseldiği dünyada ciddi tehdit altında bulunan Avrupa Birliği, Rusya ile ilişkilerin yeniden kurulması adına yeni adımlar atmayı planlıyor. ABD Merkez Bankası’nın (FED) seri 50 baz puanlık faiz artışları da küresel ekonomide olumsuz bir görüntü sergiliyor.

Enflasyonu kontrol altına almaya çalışan ABD, diğer taraftan küresel ekonominin daralmasına yönelik para politikasını daha da şahinleştiriyor. ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell’ın resesyona düşmeden, işgücü piyasasını güçlü tutup fiyat istikrarını sağlama yolundaki para politikası gelişmişlerin yanında gelişen ekonomileri bozuyor. Giderek güçlenen dolar ve ABD tahvil faizlerindeki yükseliş ülkelerden döviz boşaltıyor.

50 baz puanı geçebiliriz

FED Başkanı Jerome Powell enflasyonun çok yüksek olduğunu ve bunu kontrol altına alacak araçlara sahip olduklarını ,hedeflerinin ekonomiyi resesyona sokmadan ve iş gücü piyasasını güçlü tutarak enflasyonu tekrar yüzde 2’ye çekmek olduğunu dile getiriyor. FED’in gelecek iki toplantısında 50 baz puanlık ek faiz artırımlarının yapılmasının uygun olacağını düşündüklerini yineleyen Powell, işler beklenenden daha iyi giderse daha azını, daha kötü giderse daha fazlasını yapmaya hazır olduklarını vurguluyor.

Küresel ekonomide makro endişeler ile piyasalardaki risk iştahındaki azalma diğer başta gelen olumsuz gelişmeler olarak yansıyor. Küresel riskler sebebiyle ekonomilerin darboğaza girdiği yılın ikinci çeyreğinde ABD’nin ünlü finans kuruluşu Goldman Sachs’ın yeniden durgunluğa dikkat çekmesi de gözden kaçmıyor.

Goldman Sachs ekonomistleri ABD ekonomisi için bu yıl ve gelecek yıla ilişkin GSYH büyüme tahminlerini, finansal piyasalardaki dalgalanmayı yansıtacak şekilde aşağı yönlü revize ettiler. Raporda, ABD ekonomisi için 2022 yılı GSYH büyüme tahmini yüzde 2,6’dan yüzde 2,4’e ve 2023 büyüme beklentisi yüzde 2,2’den yüzde 1,6’ya çekildiği ifade ediliyor.

FED belirleyici konumda

FED Başkanı Jerome Powell ve diğer federal FED başkanlarının bugüp yapacakları açıklamalar ekonomi ve piyasalar açısından önem arzediyor. Aynı gün ABD’de Nisan ayı perakende satışları, yükselen enflasyon ortamında ekonomik yavaşlamanın göstergesi açısından mühim bulunuyor. ABD’de en büyük perakendeci şirketlerin açıklanacak kâr rakamları ve satışları da ekonomik büyümelerin ipuçlarını verecek.

Küresel tarafta Ukrayna-Rusya gelişmeleri, FED’in sıkılaşma sürecine yönelik beklentiler ve Çin’in Sıfır Covid politikası kapsamında izlediği sıkı karantina önlemleri ekonomi gündemlerinin başını süslüyor. Küresel ekonomiyi geren diğer olay da Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili gelişmeler. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde’ın yapacağı konuşma da piyasaların beklentileri dahilinde. Hafta sonu Çin Merkez Bankası’nın faiz kararı toplantısında dünyayı ilgilendiren birçok konu ortaya çıkabilir.

Yurtiçinde dolar/TL kurunun hareketi dikkatlerden kaçmıyor. Haziran ayı dolar kontratının önceki 16,11’i gösterdiği kurun 16,23’e kadar tırmandıktan sonra 16,14 seviyesinden kapanması, dün oluşan 16,29 ve 16,34’lük direnç noktalarının işler hale gelebileceği tahminleri artıyor.

Yurtiçinde dün açıklanan bütçe rakamları ve ödemeler dengesi verileri ekonomide daha hassas gidilmesi konusunda uyarılar yapıyor.

Çin ekonomisine salgın tehdidi

Türkiye’nin yanı sıra Nisan’a dair sanayi üretiminin yüzde 2,9 gerilemesi ve perakende satışların yıllık Mart’taki yüzde 3,5’luk düşüşten yüzde 11,1’lik bir azalma göstermesi Çin ekonomisinde negatif tarafı gösteriyor. Yılbaşından bu yana artarak devam eden salgın olaylarının Şangay başta diğer endüstri bölgelerinde negatif bir durum sunması, PMI’ların aşağı yönlü gidişatı daralmaya doğru giden bir Çin ekonomisini fotoğraflıyor.

2022’nin başından bu yana sabit varlık yatırımlarında yüzde 7’ye varan azalış ekonomide durgunluğa işaret ederken hükümetin başta gayrimenkul sektörü olmak üzere birçok alandaki desteklerine rağmen ekonomi, söz konusu olumsuzluğu iyimserliğe çevirmenin savaşını veriyor.

Çin’de işsizlik oranı da yüzde 6,1 seviyesine çıktı. Şanghay ve Pekin, 20 Mayıs’ta karantina bölgeleri dışında sıfır vaka hedefine ulaşılmayı hedeflendiğini bildirilmişti, kısıtlama önlemleri devam ediyor. Çin’deki olumsuz gelişmeler küresel piyasaları da olumsuz etkiliyor. Yeni haftaya düşüşle başlayan majör piyasalar yeni çıkış yolları arıyor.

Buğday fiyatları zirvede

Küresel ekonomiyi boğan diğer gelişme Avrupa Birliği’nin her ne pahasına olursa olsun Rusya’dan petrol ve doğalgaz alımı konusunda attığı yeni adımlar. Avrupa Birliği Rusya’dan özellikle gaz akışının normale dönmesi için gaz ithalatçılarını devreye aldı. Avrupa ambargoyu delmeden enerji krizine nasıl bir çözüm bulunacağına dair politikalar geliştirmeye başladı. Bu ayın sonunda enerji faturasını Ruble ile ödemeyen ülkelerin gazı kesilecek.

Diğer yandan Rusya – Ukrayna savaşı sebebiyle gıda fiyatlarının tavan yaptığı dönemde Hindistan’ın aşırı sıcaklar sebebiyle buğday ihracatını yasaklaması fiyatları uçurdu. Hindistan, gerçekleştireceği ihracatın ülkede gıda güvenliğini tehlikeye atabileceğini bildiriyor. ABD Chicago piyasasında buğday vadelileri yüzde 6 artışla 12,50 dolara kadar yükseliş kaydetti. Söz konusu artışın son iki ayda görülen en yüksek değer olması dikkat çekiyor. 12,5 dolarla son 14 yılın zirvesine çıkan buğday fiyatları, Rusya ile savaş halindeki Ukrayna’da ihracatın durma noktasına gelmesiyle tırmanışını sürdürüyor. 

Küresel ekonomide belirsizliği artıran olay gelişme Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya gireceğine dair gelişmeler. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Finlandiya ve İsveç’in NATO katılımının doğrudan bir tehdit oluşturmayacağını, ancak Moskova’nın bu gelişmeye bir cevap vereceğini söyledi. Putin, bugün başkent Moskova’da yaptığı toplantıda, Rusya’nın Finlandiya veya İsveç ile bir sorunu olmadığını dile getirerek, “NATO’nun İsveç ve Finlandiya'ya genişlemesinde Rusya’ya doğrudan tehdit yok. Ancak askeri altyapının bu bölgeye genişletilmesi yanıtımızı tetikleyecek. İki ülkeye yerleştirilecek silah tehdidine göre cevabı belirleyeceğiz” dedi.

Gıda güvenliği masada

Hindistan’ın buğday ihracatını yasaklaması ve büyük tedarikçi Ukrayna’nın savaştan dolayı ihracatını durdurma noktasına getirmesini değerlendiren ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, gıda güvenliği ve küresel ekonomiyle ilgili krize yönelik endişelerinin devam ettiğini söyledi. Yellen hafta sonunda Almanya’da G-7 toplantıları çerçevesinde maliye bakanları ve merkez banka guvernörleriyle biraraya geleceğini ve krizle ilgili ne yapılabileceğine dair önlemlerin masaya geleceğini belirtti.

Avrupa Birliği Komisyonu’nun hazırladığı raporda da, Ukrayna savaşının enerji ve gıda merkezli ekonomik riskleri beraberinde getirdiği, enerji tedarikindeki olumsuzlukların daha kötü neticelere ulaşabileceği, bundan sonra gelecek ilave fiyat artışlarının küresel ekonomide bozulmaları ortaya çıkaracağı bildiriliyor.

AB Komisyonu raporunda Euro Bölgesi’nde 2022 yılsonu enflasyonunun yüzde 6,1 olacağı öngörülürken Türkiye için de not düşülen raporda, 2022 GSYH büyümesinin yüzde 2 olacağı, enflasyonun yüzde 63’lerin üzerinde seyredeceği tahminleri yapıldı.

Pandemi, kuraklık, savaş ve diğer olumsuz gelişmelerle oluşan belirsizlik ve risklere vurgu yapılan raporda, salgının bitiş anında Ukrayna savaşının çıkması, yeni zorlukları beraberinde getirdiği, emtia fiyatlarının artışıyla büyümeye yönelik baskıların arttığı kaydedildi.