SON DAKİKA
Kripto Para Pazartesi 28 Kasım 2022 02:34

"KRİPTO BORSASI DENETLENEMİYOR"

Avukat devrim Nur Kayabalı, hukuk sisteminde kripto paraların ve kripto para borsalarının hukuki statüsünün belirlenmediği için SPK, BDDK veya Merkez Bankası mevzuatı uyarınca kripto para borsalarının izin alma zorunluluğunun olmadığını söyledi.

"Kripto borsası denetlenemiyor"

Kayabalı, kripto para borsalarının çöküşünün hukuki prosedürlerin eksik bırakılmasından kaynaklandığını söyledi

Hukuki statüsü belli değil

Gazetemiz yazarı Avukat Devrim Nur Kayabalı, kripto paraların ilk kez 2009 yılında piyasaya sürüldüğünü, bu paraların bir otoriteye bağlı olmaması ve anonim olması gibi nedenlerle kısa sürede tüm dünyada yaygınlaşmaya başladığını söyledi. Kayabalı, “Ülkemizdeki hukuk sisteminde kripto paraların ve kripto para borsalarının hukuki statüsü tam olarak belirlenmediği için SPK, BDDK veya Merkez Bankası mevzuatı uyarınca kripto para borsalarının izin alma zorunluluğu bulunmamaktadır” dedi, halktan para alınacaksa kitle fonlaması yapma zorunluluğunun olduğunu bildirdi.

Hiçbir örneği yok

Kayabalı “Girişimciler kripto para borsası kurarak bu dünyada yer almak istiyorsa; vergisel yükümlülükler, muhasebe, şirket kurulumu için yasal prosedürler, müşteriler ile yapılacak sözleşmeler gibi durumlar için hukuki destek alma ihtiyaçları da doğacaktır” diye konuştu. Kayabalı “Şimdi ise aniden ortaya çıkan ve tarihsel süreçte hiçbir örneği bulunmayan bu kripto para borsalarının çöküşü tamamen bu hukuki prosedürlerin eksik bırakılmasından kaynaklanmaktadır. Her daim ilk defa ortaya çıkan yeniliklerde bu tarz çöküşlerin ve piyasa dalgalanmalarının olduğu görülmüştür” ifadelerini kullandı. Mustafa DENİZ’in röportajı

TODEX Borsasının sahibi Faruk Özer’in Türkiye’ye iadesinin yapılacağı söyleniyor. Bu konu ile ilgili olarak yargılama süreci nasıl işliyor? 

Thodex, kripto paraların alım-satımına aracılık eden Türkiye'nin ilk global kripto para borsasıydı.  2017 yılında Faruk Fatih Özer tarafından Koineks ismiyle kurulan şirket, kuruluş zamanına göre Türkiye’nin dördüncü kripto para borsası oldu. 2020 yılında Türkiye’den global pazara açılan ilk kripto para borsası olmuştu. İlk olarak Türkiye’de hizmet vermeye başlayan Thodex, Türkiye’de kurulan dördüncü kripto para borsasıydı. Kurulduğunda üyelerine 5 farklı kripto para çeşidini sunarak güvenilir bir hizmet sağladığı yönünde bir algı oluşturmuştu. 

2018 yılında şirket, Türkiye’nin ilk Bitcoin ATM’sini İstanbul’un Nişantaşı semtinde kurdu. 2019 yılında şirket sunduğu kripto para sayısını 18’e çıkararak sektörde gelişim sağlamıştı. 21 Nisan 2021'de şirket kendi sisteminde toplamda 5 günlük bir kapatma yaparak kullanıcılarının para çekmesini engellemişti. Şirketin tüm yönetici ve CEO’larının tüm sosyal medya hesaplarını kapatarak ani bir şekilde ortadan kaybolması söz konusu olmuştu. Bunun üzerine bazı kullanıcılar süreçte bir sıkıntı olduğunu ve dolandırıldıklarını düşünerek suç duyurusunda bulundular. Aslında Türkiye’nin kripto varlıklara ilişkin olarak bu kadar büyük çaptaki ilk hukuki probleminin TODEX sebebiyle ortaya çıktığı söylenebilir. Birçok kişi suç duyurusunda bulunmasa dahi TODEX mağdurları ismiyle birleşerek şikâyet sitelerinde, sosyal medya gruplarında birleşerek şikayetlerini dile getirdiler. Her ne kadar TODEX’in kurucusu tüm bu iddiaları yalanlayan bir açıklama yapsa da bu açıklama kullanıcılar bakımından yeterli olmadı.  17 mayıs 2021 tarihinde ise Coinoxs tarafından tüm kullanıcıların kendilerine yönlendirdikleri yatırım hesaplarını takip ederek teknik bir araştırma raporu yayınlanmıştı. 23 Nisan 2021 tarihinde şirketin sahibi Özer’in Arnavutluk’a kaçtığı tespit edilmişti. Nitekim İnterpol tarafından Özer adına Kırmızı Bülten ile arama kararı çıkartıldı. Özer’in bir operasyonla yakalanması amaçlanırken Arnavutluk’ta kaldığı otelden kaçtığı bilgisi alınmıştı. Son raddede Arnavutluk Hükümeti tarafından yakalanan Özer hakkında yargılama başladığı bildirilmişti. Bilindiği üzere uluslararası ceza hukuku gereğince ülkeler arasında suçluların iadesine ilişkin kararlar alınabilmektedir. Her ne kadar kripto paraların niteliği gereğince suçun tam olarak nerede işlendiğine ilişkin bilgiler saptanamayacak olsa da TODEX şirketinin Türkiye’de kurulduğu aşikardı. Bu nedenle İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama halen devam etmektedir. 

Şu an bu durumu yaşayan mağdurlar bakımından değerlendirme yapmak gerekirse şunu açıklamak gerekir ki; Özer’in de yakalanmasıyla birlikte Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dosyada firari olarak hiçbir şüpheli sanık kalmamış durumdadır. Farklı şehirlerdeki tüm dosyalar, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nda birleştirildi. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Özer hakkında 40 bin 562 yıl hapis istenmektedir. Tüm bu suç zincirinin halkaları olarak görülen kilit isimler belirlendiler. Peş peşe operasyonlarla 82 şüpheli gözaltına alınarak 6’sı ise tutuklanmış durumdalar. Şirketin sahibi Fatih Faruk Özer’in “Örgüt kurma ve yönetme”, “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” ve “nitelikli dolandırıcılık” ile suçlanmaktadır. 40 bin 562 yıla kadar hapsi istenmektedir. Arnavutluk Mahkemesinden verilen Özer’in Türkiye’ye iadesine ilişkin kararı neticesinde önümüzdeki yaklaşık 2 haftalık süreç içerisinde Özer’in avukatının temyiz yoluna gitmemesi durumunda, şirketin sahibinin kesin olarak Türkiye’ye iadesi gerçekleştirilecek. Bu noktada hukuki bakımdan değerlendirme yapmak gerekirse tüm bu suçluların yakalanmasıyla birlikte Türkiye’nin ilk Kripto Para Varlık Borsası davasında bu konuya dair uyuşmazlıkların hukuki teamülünün oluşacağını söyleyebilirim. 

Otoriteye bağlı değil

Dünya kripto paralardaki çöküşü konuşuyor. Sizce bunun nedeni ne olabilir? 

Dünyadaki teknolojik gelişmeler ve Covid-19 salgının etkileriyle birlikte dijital dünyaya adaptasyon günümüzde hızla artmaktadır. Paranın elektronik hale gelmesiyle birlikte, telefon, bilgisayar vb. araçlar ile yatırım yapılması ve bu yolla kazanç elde edilmesi de mümkün hale gelmiştir. Kripto paralar ilk kez 2009 yılında piyasaya sürülmüştür. Bu paraların bir otoriteye bağlı olmaması ve anonim olması gibi nedenlerle kısa sürede tüm dünyada yaygınlaşmaya başlamıştır.  Dünyada dijitalizasyon süreciyle birlikte zorunlu olarak birtakım değişiklikler ve düzenlemeler yapma zorunluluğu doğmaktadır. Bununla birlikte yüzyıllardır süregelen yerleşik bir sistem bulunmaktadır. Her ne kadar son dönemlerde ortaya çıkan FDX ve TODEX gibi kripto para borsalarının çöküşünü konuşsak da aslında bu borsaların para dediğimiz ödeme aracının söz konusu olduğu borsalar olduğunu biliyoruz. Bu noktada ise paranın ve ödeme araçlarının tarihsel köklerine inmek gerekiyor. Türkiye’de BBDK sayesinde yerleşik bankalar ve borsalar denetlenmekteydi. Nitekim kripto para borsaları, bir ticaret şirketi adı altında bu hizmetlerini verirse şirketin kendisi, şirket kurmadan hizmet verirlerse de, kripto para borsasının sahibi ve işletenleri tacir olup, müşteri/hesap sahipleri ise tüketici sayılır. Kripto para borsaları herhangi bir kurum ya da kuruluşun ayrıca özel izin almadan bu hizmetlerini yerine getirebilirler. Ülkemizdeki hukuk sisteminde kripto paraların ve kripto para borsalarının hukuki statüsü tam olarak belirlenmediği için SPK, BDDK veya Merkez Bankası mevzuatı uyarınca kripto para borsalarının izin alma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu noktada kripto para projesi ile uğraşan girişimciler ve üreticiler için önemli bir husus vardır. Proje aşamasında sermaye toplamak için şirket hissesi verilmesi karşılığında halktan para alınacaksa bu durumda SPK’nın Paya Dayalı Kitle Fonlaması Tebliğindeki ilgili usul uyarınca kitle fonlaması yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Çünkü kripto para projelerinde kişilerin hisse karşılığı ortak alma niyetleri var ise artık kitle fonlaması yaparak para toplama işlemini yapan kişi veya şirket konumuna geçmektedirler. Bunun neticesinde ise SPK tebliği uyarınca ilgili yasal prosedürü yerine getirmek zorunluluğu doğmaktadır. Girişimciler kripto para borsası kurarak bu dünyada yer almak istiyorsa; vergisel yükümlülükler, muhasebe, şirket kurulumu için yasal prosedürler, müşteriler ile yapılacak sözleşmeler gibi durumlar için hukuki destek alma ihtiyaçları da doğacaktır. Şimdi ise aniden ortaya çıkan ve tarihsel süreçte hiçbir örneği bulunmayan bu kripto para borsalarının çöküşü tamamen bu hukuki prosedürlerin eksik bırakılmasından kaynaklanmaktadır. Tarihte ve ekonomide her daim ilk defa ortaya çıkan yeniliklerde bu tarz çöküşlerin ve piyasa dalgalanmalarının olduğu görülmüştür.  

Dünya FTX’in batışını konuşuyor

Kripto para piyasasındaki bu durum yasal düzenlemelerin olmamasından mı kaynaklanıyor?

Dünyada her konuda, tüm regülasyonlar daha hızlı yaşansa da Türkiye’de de çabaların olmadığı söylenemez. Dünya şu anda halen dünyanın en büyük kripto para borsası olan FTX’in batışını konuşuyor. Dünyada Binance’ten sonra en güvenli olarak görülen ikinci borsanın ABD’de iflasını ilan ettiğini biliyoruz. Yatırımcıların bu iflas neticesinde hangi kuruma ne şekilde başvuracaklarını bilmedikleri görülmüştü. Nitekim yıllardır süregelmiş borsalar ve alışılmış banka sistemlerinde, devletin herhangi sorunda el atması ve denetlenmesi söz konusuyken kripto paralarda bu denetlemenin yapılmamış olması kripto para piyasalarındaki yaşanan bu durumlara gebe olmaktadır. 

Bankacılık sistemine tehdit

Kripto para borsasındaki şirketlerin iflası durumunda ülkemizdeki yatırımcının dava açma hakkı var mı?

Bilinmesi gerekir ki Bitcoin ve buna benzer kripto paraların tamamı elektronik sistemler üzerinde görülen göstergelerdir. Kripto para sistemi üzerinden, saat ve ülke sınırı olmaksızın, istenilen her anda ve her yere para transferi yapılması mümkündür. Bu ödemeler, bir noktadan diğer bir noktaya, banka gibi aracılar olmaksızın yapılmaktadır. Bu gelişme, özellikle bankaları, uluslararası ve ulusal alanda para gönderme usul ve sistemlerini de tehdit etmektedir. Bu tehdit, belki de klasik usullerin değişimine yol açacak ve para transferini daha basit hale getirecek, paranın el değiştirmesi de fiziki olmaktan tümü ile kurtulabilecektir. Nitekim halen Türkiye’de ve dünyada Kripto Para Varlık Borsaları üzerinden bu elektronik paralar alınıp satılmaktadır. Fakat bu borsalar yıllardır süregelen borsalar niteliğinde değillerdir. Bu sebeple BBDK tarafından yapılan denetimler yeni yeni başlamaktadır. 2020 yılının sonlarına doğru yayımlanan Yeni Ekonomi Programı’na göre 2021 ilâ 2023 yılları arasında kripto finansal varlıkların “edinimi, alım, satım ve devir” işlemlerinde vergi düzenlemesi yapılması planlandığı açıklanmıştır. İçeriğinin kimse tarafından net olarak bilinmemesi ve çıkan uyuşmazlıkların kurumlar tarafından nasıl çözüleceğinin bilinmemesi de cabasıdır. Bu sebeple şimdilik elimizde var olan TCK gereğince dolandırıcılık suçu nedeniyle suç duyurusunda bulunulması mümkündür. 

Çözüm yolu öngörülemiyor

Genesis para çekme işlemlerini askıya aldı. Böyle bir durumda yatırımcı hukuki olarak ne yapabilir?

Açıkladığımız üzere devletler tarafından Kripto Varlıklar ile ilgili olarak net bir düzenleme yapılmaması nedeni ile kesin bir çözüm yolu öngörmek imkansızdır. “Bitcoin” türü bir sanal paranın çalınması sonucunda bilişim sisteminin kullanılması suretiyle bir başkasına ait malvarlığının çalınmasını suçundan bahsedebiliriz. Hırsızlık suçunu tanımlayan TCK m.141’in “Bitcoin” türü sanal paraların çalınması eylemini suç saymaya yeterli olmadığı, ayrıca TCK m.244/3’ün bilişim sisteminde var olan verilerin başka yere gönderilmesi eylemini özel olarak saydığı, bu hükmün kripto paraların çalınması eylemine daha uygun düştüğü, çünkü kripto para, yani sanal değerlerin birer dijital veri olduğu, ancak bu konuda hırsızlık suçu kapsamında “kanunilik” ilkesine uygun düşecek bir suç tanımının yapılmasının vaktinin geldiği söylenebilir. Aksi halde gelişen bilim ve teknik ile internet karşısında ceza normları yetersiz kalacaktır. Nitekim yatırımcılar hukuken, suç duyurusu taleplerini ilgili idari kurumlara ileterek borsa sahiplerine karşı, belirtilen bilişim sisteminde var olan verilerin başka yere gönderilmesi yoluyla hırsızlık yapılması suçu kapsamında suç duyurunda bulunulması neticesinde ulaşılmasını sağlayabilirler. Bu yol ile de devlet eliyle alacakların takibi mümkün olabilecektir

Bilinçsizce yatırım yapılıyor

Kripto para borsasındaki son günlerde yaşananlara ilişkin bir hukukçu olarak görüşünüz nedir? Yatırımcılara ne tavsiye edersiniz?

Kripto para borsalarının her yeni çıkan gelişme ve değişim gibi beraberinde hukuki uyuşmazlıkları da getireceği aşikârdır. Tarihsel sürecin tamamında insanlar arasında uyuşmazlıklar oluşması olağan bir durumdur. Fakat tarafımca yaptığım değerlendirme neticesinde insanların bilinçsiz şekilde kripto para varlıklarına yatırım yaptığını gözlemlemekteyim. Bu yatırımlar gözü kapalı şekilde ve kendisini yatırımcı ilan eden kişilerin önerdiği bir takım kripto paralara yapılmaktadır. Nitekim birçok kişi şirket kurulumunda ve hatta sermaye olarak kripto paraları kullanmak istemektedir. Bilinmesi gerekir ki her yenilik beraberinde hukuki uyuşmazlıkları da getirecektir. Unutulmaması gereken şudur ki bu yatırımcı olduğunu iddia eden kişilere gözü kapalı güvenmemek gerekmektedir. Tüm yaşanan uyuşmazlıklara rağmen yatırımcıların herhangi bir hukuki düzenleme gelmeden varlıklarının tamamını bu borsalarda tutmamalarını öneririm. 

Kripto paralar gayri maddi mal varlığı olarak değerlendirilebilir mi?

Öncelikle bu konuyu açıklamak bakımından gayrimaddi varlıkların hukuki konumunu açıklamak gerekmektedir. Gayri maddî mallar, cismani bir varlığı olmayan, yani elle tutulup gözle görülemeyen, hissedilemeyen, mekânda bir yer kaplamayan şeylerdir. Gayri maddî mallar, cismani bir varlığı olmamasına rağmen, haklara konu olabileceği hukuk düzenince kabul edilen, para ile ölçülebilen ekonomik değerler olduğundan, bunlara maddî olmayan  yani gayri maddî mallar denmektedir. Gayri maddî malları ikiye ayırmak mümkündür. Malvarlığı hakları ve fikir ürünü olan eserler olarak ayrılabilirler. 2018 yılında Avrupa Birliği’nin Kara Paranın Aklanması Direktifi’nde kripto para; herhangi bir merkez bankası veya kamu otoritesi tarafından ihraç ve garanti edilmeyen, yasalarca kabul edilmiş yerel para birimlerine bağlı olmayan, döviz veya para ile aynı hukuki statüde bulunmayan bununla birlikte elektronik ortamda transfer edilen, saklanan ve alım satımı yapılan gerçek veya tüzel kişiler tarafından takas aracı olarak kabul edilen dijital bir değer şeklinde tanımlanmıştır. 2013 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından kripto paraların elektronik para olmadığı belirtilmiştir. İngiltere Gelir ve Gümrük İdaresi tarafından kripto varlıkların para birimi olarak kabul edilmediği ve kripto paraların büyük çoğunlukla bireysel yatırım aracı olarak kullanıldığı açıklanmıştır. Bu doğrultuda açıklamak gerekirse de kripto paralar gayri maddi varlık olarak tanımlanabilirler. Bir varlığın gayri maddi mal oluşunun bizim açımızdan taşıdığı önemli noktalardan biri ise hukuken hacze kabil olup olmadıklarıdır. Kanundan dolayı başkasına devredilemedikleri için haczedilemeyen mal ve hakların başında, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar ve manevi tazminat talepleri yer alır. Gayri maddi mallar da kişinin malvarlığına dâhil unsurlar olup kural olarak haczedilmesi caizdir. Kanunen yasaklanmadığı müddetçe, mal varlıksal değeri olan ve parayla ölçülebilen unsurlar haczedilebilir. Kripto paralar, parayla ölçülebilen değerlerdir. Bu kapsamda kanunen haczi yasaklanmış değildir. Dolayısıyla borçluya ait kripto paraların haczi teorik olarak mümkündür. Fakat kripto paraların haczi mümkün olmakla birlikte pratikte birtakım zorluklar söz konusudur. Söz konusu parayı bulmak ve borçlu ile bağlantısını oraya dökebilmek zorluklara sebep olabilmektedir. Zira söz konusu sanal paralar kimsenin erişemeyeceği şekilde saklanabilmektedir. Fakat Türkiye’deki birçok kripto para borsası sektörde yaşanan bu sorunların niteliğinin farkında olarak olabildiğince açık ve şeffaf şekilde bilgi verme yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Bu duruma da bir örnek vermek gerekirse geçtiğimiz günlerde İstanbul İcra Müdürlükleri tarafından bir borçlunun kripto para borsasındaki hesabına haciz konulması örnek verilebilir. Buna ilişkin olarak 2021 yılında İstanbul İcra Hukuk Mahkemesi, Türkiye’de kripto para piyasası için emsal nitelik teşkil edecek bir karar vermiştir. Bu kapsamda Türk Hukukunda kripto paraya konulan ilk haciz, tıpkı borçlunun bankadaki hesabına haciz konulması usulüyle gerçekleştirilmiştir. Alacaklı, borçlunun Türkiye merkezli bir kripto para borsasındaki hesabına haciz işlemi uygulanmasını müdürlükten talep etmiş, Kanunun 89/1 ‘borçlunun üçüncü kişilerdeki mal ve haklarının haczi’ usulü benimsenmiş ve ihbarname göndermek suretiyle kripto para borsasına, ilgili hesaba bloke koydurmuştur. Sonrasında borçlunun haczedilemezdik şikayetini ve mevzuat yokluğundan ihbarnamenin iptali taleplerini inceleme altına alan mahkeme, emsal niteliğinde bir karar vererek borçlunun şikayetini reddetmiştir. Mahkeme tarafından ; “Her ne kadar davacı, kripto paraların haczedilmeyeceğini iddia ederek şikayetçi olmuş ise de bu tür paraların da emtia ve menkul kıymetler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bir çeşit dijital döviz veya sanal para olarak kabul edildiği, dolayısıyla haczedilebileceği anlaşıldığından şikâyetin reddine dair karar verilmiştir.” Şeklinde verilen kararla bir nebze de olsa kripto para borsalarının hukuken yaratılmaya çalışılan hukuki regülasyonlara uyum sağlamaya çalıştığı görülmektedir. Şunu bilmemiz gerekir ki her yenilik beraberinde kaçınılmaz şekilde hukuki uyuşmazlıkları getirecek ve bizleri yeniliklere zorlayacaktır. Esasında bilmemiz gereken şey ise insandan asla bağımsız düşünemeyeceğimiz hukukun dinamik ve gerçek olduğudur. Bu nedenle her ne kadar uyuşmazlıkların arttığı bir dönem yaşanıyor olsa da biz hukukçuların ve vatandaşlarımızın kendilerini korumayı unutmadan, yeniliklere açık şekilde kendisini geliştirmesi büyük önem arz etmektedir.