Deniz DİKMEN

Hindistan dünyada kuşkusuz en çok merak uyandıran destinasyonlardan bir tanesi. Farklı dinleri, kültürü, coğrafyası, mutfağı ve insanları ile keşfedilmesi gereken rengarenk dev bir ülke.

Bende bir kaç kez Hindistan’ın değişik kesimlerine gitme fırsatı yakalamıştım.

Bu sefer sizi Güney Hindistan’da bulunan Kerala bölgesiyle tanıştırmak isterim. Kerala eyaletinin kuzeyinde Karnataka eyaleti, güneydoğusunda Tamil Nadu eyaleti ve güneyinde Laccadive Deniz’i bulunur. Hindistan’ın büyük bir eyaletidir. Laccadive Denizi aynı zamanda Maldiv Adaların ve Sri Lanka’nın da bulunduğu denizdir.

Kerala’nın resmi dili ve aynı anda halkın en çok kullandığı dil Malayalam dilidir.

Bizler ise dostlarımızla birlikte bir Güney Hindistan turu için Hindistan’ın Spicejet Havayolları ile Kochin’e uçuyoruz .

Tuk tuk araçlar geçiyor

Bölgedeki ilk günümüzü Kochin’in eski şehir bölgesinde neşeli Jew Town’da geçiriyoruz. Bu bölge 14 üncü yüzyıldan itibaren peş peşe Hollanda, Portekiz, Çin ve İngiliz istilasına uğradığı için Hint tipi evlerin arasında yer yer bu koloniyal dönemlerine ait mimariye denk gelebiliyorsunuz. Örneğin, Mattancherry Sarayı, Santa Cruz Bazilikası, St Francis Kilisesi bu sömürge dönemine ait eski binalar.

Bizler ise kendimizi Kochin’in bu eski bölgesinde minik tek katlı evlerin ve dükkanların arasında buluyoruz. Tuk tuk araçlar sağlı sollu vızır vızır arada bir yanımızdan geçiyor. Burası çok keyifli bir yer çünkü dükkanlarda o kadar çok satın alabileceğiniz küçük küçük hediyelikler var ki. Dükkanlarda çok uygun fiyatlara rengarenk tiril tiril elbiseler, ince dokulu pantolonlar ve bluzlar, şallar, ipekli ürünler, yerel sariler, çeşit çeşit baharatlar, aromatik yağlar, bölgeye has çaylar ve kahveler, Kathakali maskeleri, özellikle ahşaptan yapılmış Hint el işleri, toz boyalar, muz cipsi, cashew fıstıkları ve Hindistan cevizinden yapılmış ürünler alabilirsiniz. Çarşı pazarda rengarenk, tepeleme dizilmiş toz boyaları görebiliyorsunuz, nereye baksanız gözleriniz bayram ediyor.

İnsanlar güleryüzlü

İnsanlar genelde çok güler yüzlü ve çok yardımsever. Özellikle yabancılara karşı çok ayrı bir hayranlıkları ve sevgileri var.

Bizlerde biraz Kochi Çarşısı’nı gezdikten sonra nehir kenarındaki harika bir butik müze ve restoran olan Ginger House’a geçiyoruz. Hava çok sıcak ve serinlemek için buradaki çeşit çeşit içecekler muhteşem.

İçecek listesinde Masala çayı, taze Ananas suyu (burada içine tuz ve karabiber ekliyorlar), naneli misket limon suyu, safranlı misti sütü, fındıklı süt, yapraklı yerel çaylar, taze musambi meyve suyu, taze karpuz, kavun ve avokado meyve suyu var. Biz ise serinlemek için çok leziz birer muzlu Lassi tercih ediyoruz. Lassi bu ara yoğun yağlı süt veya yoğurt bazlı, meyveli ve baharatlı Hindistan’a has bir içecek ve çok güzel. Gün boyu bu sokaklarda alışverişlerimizi yaptıktan sonra ve bu renkli ve hareketli ortama doyduktan sonra akşam vakti Kochin’deki meşhur Kerala eyaletine has Kathakali Tiyatrosu’na gidiyoruz. Bu gösteri hem ritüel bir dans hem sessiz bir drama. Oyuncular yüzlerindeki yoğun bir makyaj ve özel yerel kıyafetleriyle müzik eşliğinde mimikleriyle hikayelerini anlatıyorlar. 2010 senesinden beri Kathakali Tiyatrosu somut olmayan UNESCO Dünya Mirası listesinde yerini alıyor.

Katakulli buradan mı geliyor?

Bizdeki “katakulli” kelimesi acaba buradan mı geliyor diye içimden tebessüm ederek düşünüyorum. Ertesi gün ise Kerala’nın “backwaters” yani “durgun sular” diye geçen bölgesinde misafiriz.

Burası Kochin’den Kollam’a kadar uzanan ve 5 uzun büyük gölden, 38 nehirden, onlarca lagünden ve insan yapısı kanallardan oluşan çok büyük bir su sistemi ve Arap Deniz’in paralelinde bulunup yaklaşık 205 kilometre uzunlukta. Tüm kıyılar bu ara inanılmaz palmiye ağaçları, meyve ağaçları ve yeşilliklerle çevrili, göllerin üstünde nilüfer yatakları ve birçok su bitkisi var. Burada yaşayan insanlar ancak su yoluyla ulaşım sağlayabiliyorlar. Her yerde köylülerin kendilerine ait kanoları ve küçük tekneleri, ulaşım sağlayan büyük resmi tekneleri veya buraya has çok özel yapımı dışı hasırlarla örülü Shikara veya diğer adıyla Kettuvallam tekneleri görebilirsiniz.

Bizde Allepey’e gidiyoruz. Oradan bizi günübirlik gezdirecek Shikara teknemize bineceğiz. Bu tekneler eskiden bölgede pirinç taşımak için kullanılırmış ancak zamanla alımlı birer gezi teknesi haline gelmiş. Hava sıcak ve nemli. Tam keyifle bir tekne gezintisi yapmak ve dinlenmek için ideal bir hava.

Ahşap ve hasırdan tekne

Güzel teknemize biniyoruz. Teknenin ahşap ve hasırdan yapılmış olması çok güzel. Ön tarafta seyir güvertesi bulunuyor. Teknenin arka ve üst kısmında ise birer dinlenme odası var. Yolumuza çıkıyoruz ve bu yeşil tropikal ormanın içinde çok sakin sulardan süzülerek yol alıyoruz. Buradaki suların özelliği bu. Neredeyse hiç akıntı yok. 

Seyredilecek o kadar çok şey var ki. Köylerin arasından geçiyoruz ve köylülerin çok sakin yaşam tarzlarını izliyoruz. Bir yandan çevremizdeki değişik değişik deniz araçlarını izliyoruz. Doğa muhteşem ve ortam tamamen sessiz. Ağaçlarda yerel kuşları görebiliyoruz, özellikle çok fazla beyaz balıkçıl tarzında kuşlar var. Yaşam burada çok huzurlu ve çok dingin. Çevrede yer yer Çin tipi balık ağları var. Bunları 14’üncü yüzyılda Çinliler bölgeye getirmiş ve o gündür bugündür yerel halk balıklarını ve diğer deniz ürünlerini bu özel ağlarla yakalıyor ve geçimini buradan sağlıyor. Dört saat boyunca bu güzel diyarda teknemizle sanki bir salın üstünde gidiyormuşuz gibi salınıyoruz. Teknedeki personel çok ilgili. Öğle vakti bize harika bir yemek servis ediyorlar. Hint yemekleri: Örneğin Pappadam veya Chapati (bir çeşit lavaş ekmek), haşlanmış pirinç, soslu tavuk, balık, Avial, Thoran, Mezhukku Puratti, Sambar gibi yerel sebzeli yemekler, dal (mercimek yemeği) ızgara muz ve taze meyve. Bazı yemekler muz yaprakların üzerinde servis ediliyor. Hint mutfağın çok farklı ve çok leziz olduğunu söyleyebilirim. Fırsatınız olduğunda mutlaka denemelisiniz.

Doğal ortamda yürüyüş

Yemekten sonra nehir kenarındaki bir köyde tekneden inip bu harika doğal ortamda kısa bir yürüyüş yapıyoruz. Bir köy kadını mavi yengeçler yakalamış ve restoranı için hazırlıklar yapıyor. Hanımlar genelde yemek işleri veya ev işleri ile uğraşıyorlar, çamaşır asıyorlar. Çocuklar bu dar alanlarda koşuşturup duruyor, kanolara biniyor.

Her yerde dev gibi palmiye ağaçları, muz ağaçları ve harika renklerde çiçek açan bitkiler var. Nereye baksanız her yer su ve suyun ayna gibi yansımaları.

Akşamüstü ise teknemizle nehirden bu gece kalacağımız Rezorta yanaşıyoruz.

Otelimizin dev yemyeşil tropikal ağaçları olan çok bakımlı, şaheser bir bahçesi var. Kerala Backwaters’dan suyun üstünde gün batımını izliyoruz. Çok güzel bir gündü bugün ve bu harikaları görme fırsatı bulabildiğimiz için gerçekten minnettarız.

İnsan büyük şehirlerden gelince kendini bu tarz bölgelerde bir hayal aleminde buluyor ve bu diyarların gerçekliğinden şüphe ediyor. O kadar büyük farklar var ki hayatlarımızda.

Kerala’da geçirdiğimiz bu günler bizim için çok özeldi. İnsanların o güzel gülen gözlerini ve içtenliklerini ve rengarenk giysilerini, dünyalarını hiç unutamayız. Güney Hindistan’dan elbette çeşit çeşit baharatlar almıştım ve hepsi mutfak tezgahımın üstünde elimin altında bulunuyor. Aklıma geldikçe ve yaptığım yemeğe yakıştıkça bir tutam bu baharatlardan yemeğin içine serpiştiririm. Hem yemeğe harika bir lezzet verir, hem çok sağlıklı ama en önemlisi her seferinde o güzel diyarlardan bir tutam mutluluk evimize serpiştirmiş gibi olurum ve o yaşadığımız o güzel, çok ayrıcalıklı günleri hatırlarım.