SON DAKİKA
ÖZEL RÖPORTAJ Pazartesi 26 Ağustos 2019 02:30

FİYATI ARACI DEĞİL ÜRETİCİ BELİRLESİN

17 bin çiftçiyi bir çatı altında toplayan Mersin merkezli MuzBir, tarla ve tezgah arasında oluşan yüksek fiyat farkına yeni bir çözüm geliştirdi. MuzBir Başkanı Hasan Çatkaya, "Aracılar çoğaldıkça ve fiyatlar arttıkça biz de çıkan ürün fiyatında düzenleme yapıyoruz. Böylece üretici emeğinin karşılığını alıyor" dedi.

Fiyatı aracı değil  üretici belirlesin

Sedat YILMAZ

Enflasyon Türkiye’nin en önemli ekonomik meselelerden biri. Son aylarda düşmeye yüz tutsa da yapısal sorunlar sebebiyle istenilen seviyeye inemiyor. Enflasyonda gıda fiyatlarındaki artışlar önemini koruyor. Yaz aylarında ürünlerin bollaşmasıyla biraz daha geriye çekilen fiyatların önümüzdeki aylarda yine yükselişlerini sürdüreceği tahmin ediliyor. Fakat fiyatlar yükselse de üretici ve çiftçi süreçten faydalanamıyor. Seneyi ya az kârla veya zararla kapatıyor ve yüksek maliyetlere boyun eğmek zorunda kalıyor.

Özellikle üreticiler, çiftçiler enflasyona yenilmemek için kendi bünyelerinde çareler üretmeye çalışıyor. Bunlardan biri de Muz Üreticileri Birliği (MuzBir). Birlik 2019 Mart ayında olağan genel kurulu yaptı ve başkanlığa tek liste ile giren Ankaralı üretici ve işadamı Hasan Çatkaya getirildi. Çatkaya’nın yönetim kurulunda Ali Solak, Halil Cep, Ahmet Tufan, Tansel Başer, Hasan Basri Öztürk ve Hayati Aydul, Hüsnü Ataş, Abdulgaffar Şen ve Sare Aydemir görev aldı.

MuzBir Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Çatkaya’dan üreticinin sorunları, fiyat artışları ve tarım politikalarıyla ilgili görüşlerini aldık. MuzBir’in daha aktif rol alması ve Anamur muzunu uluslararası düzeye taşınmasını sağlayacaklarını belirten Hasan Çatkaya, öncelikle yerli muzun halkımız tarafından tanınması ve tüketilmesi noktasında çalışmalar yapacaklarını söyledi.

Tarımda temel sorunlar acilen çözülmeli

Türkiye’nin tarım konusunda çözülmesi gereken meselelere sahip olduğunu belirten Hasan Çatkaya, bugünün şartlarında Tarım Bakanlığı’na bağlı hiçbir birimin koltuğunda oturmaması ve sahada dolaşması, sorunlara çözüm araması gerektiğini dile getirdi.

Türk tarımında elektrik, mazot, gübre, ilaç gibi girdi maliyetlerinin dünya fiyatlarının üzerinde seyrettiğini, bu durumun da piyasa manipülasyonuna sebep olduğunu anlatan Çatkaya, aracılık sistemine akreditasyon sisteminin getirilmesi gerektiğini belirtti. Enerji bedelleriyle ilgili gerek vergi ve gerekse ödeme dönemleri konusunda yapılması gerekenleri anlatan Çatkaya, yeni teknolojiler, üretim sistemleri, pazarlama, teşvikler ve mevzuat konusunda üreticilerin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.

Türkiye’de tarımın önünde en büyük engel olarak duran tarım arazilerinin parçalı ve dağınık olmasını gösteren Çatkaya, tarımsal arazilerin çok parçalı ve dağınık yapısı üretim maliyetlerini artırdığını, modern tekniklerin uygulanmasını ve ulaşım ağının inşasını zorlaştırdığını, çiftçinin kazancını düşürdüğünü ve tarımsal rekabet ile tüketici fiyatlarını olumsuz etkilediğini söyledi. Çatkaya, çözümün arazi toplulaştırması ve sınırsız köy projeleri çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini ifade etti.

Toprak ve iklim şartlarına uygun tarım şart

Toprak ve iklim şartlarına uygun tarım yapılamadığından verim ve kalite düşüklüğünün her alanda gözlemlendiğini dile getiren Çatkaya, gübreleme, sulama, toprağı besleme konusunda tarımdaki yetersizliklerden bahsetti. Çatkaya tarımda çevre kirliliğinin ve sanayi atıklarının  da önemine dikkat çekti.

Türkiye’de sulanabilen arazi miktarının azlığından ve mevcut su kaynaklarının da yeterince iyi değerlendirilemediğinden bahseden Hasan Çatkaya, sulanabilen arazi miktarının azlığı sebebiyle yağlı tohumlu bitkilerde ülkenin ithalata mahkum olduğunu, suyun etkin kullanılamaması sebebiyle hem gereksiz su sarfiyatı hem de üretimin artırılamadığını anlattı.

Kotalı ekim sisteminin de önemine değinen Hasan Çatkaya, “Mesela 1952 yılında PankoBirlik kurulmuş. Şeker üretimiyle ilgili planlamalar yapılmış. Bugün ise sistemi planlamak daha kolay. Ekim alanlarının verimliliğe uygun kotalandırılması ve değiştirilmesi gerekiyor. Ürünleri kotalı ekmeliyiz ki, üretimimiz artsın. Her sene aynı yere aynı ürün ekilmemeli. Özellikle yurt dışına ürün satıyorsak, kaliteye azami derecede önem verilmeli” dedi.

Toprak analizleri yapılırken bilimsel bir metodun takip edilmesi gerektiğini belirten Hasan Çatkaya, yeryüzünde yetişen her bitkinin bir organik gübre olduğunun unutulmaması gerektiğini kaydetti.

Tarımın gelişmesini istemeyen lobiler var

Genellikle her yıl, özellikle sebze ve meyve üretimin bol olduğu senelerde medyayı da arkalarına alarak Türk tarımı aleyhine propagandalar yapan bir kısım grup ve lobilerin olduğuna dikkat çeken MuzBir Başkanı Hasan Çatkaya, “Gazetelere, televizyonlara bakıyorsunuz, basın sebze ve meyve üzerindeki ilaç kalıntılarından bahsediyor. Geçen yıl domates çok yüksek fiyattan satılırken kimse sebze üzerindeki ilaç kalıntılarını gündeme getirmiyordu. Şimdi domates fiyatları düştü. Tam üretici para kazanacak, kamuoyunda yine ilaç kalıntılarıyla ilgili haberler dolaşmaya başladı. Maalesef üreticinin para kazanmasını istemeyen, Türk tarımını engellemeye çalışan ürün ve fiyat lobileri harıl harıl çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin yapması gerekenin bu çeşit lobileri bulup çalışmalarına engellemek olduğunu dile getiren Çatkaya, ürünlerin para ettiği senelerde lobileri devre dışı bırakmak için her türlü çalışmanın yapılması gerektiğini söyledi.

İthal ettiklerimizi bugün ihraç ediyoruz

Daha 3-5 seneye kadar ithal edilen nohutun bugün ihraç eder hale getirildiğini anlatan Çatkaya, “Bundan 5 yıl önce nohut markette 10 lira çiftçide 5 liraydı. Son 5 yılda yüzde 100 enflasyon olduğu halde, Şu anda markette nohut 6 lira, çiftçide 3 lira. 5 yıl önce yurt dışından ithal etmişiz, şimdi nohut ihraç ediyoruz. Bunun sebebi fazla üretim. Böylece kötü niyetli insanların emellerini de engelliyorsunuz. 5 yıl öncesine göre 5 kat daha fazla nohut üretimi var. Gelecek yıl daha fazla üretilecek. Üretim bolluğundan dolayı fiyatlar da düştü. Üretici 5 liraya satarken elle yolduğundan dolayı para kazanamıyordu, ama şu anda biçer döverle koparıyor. 3 liradan satıyor ama para kazanıyor. Şimdi çiftçi yurt dışına satmak için daha fazla nohut ekiyor. Kaliteli ürün için ihracatçı nohut üreticilerinin desteklenmesi lazım” dedi.

Bu yıl Çin desteğiyle fındığın iyi para ettiğini, bundan sonra fındık politikalarında daha milli gidilmesi gerektiğini dile getiren Çatkaya, dünyada değerli olan cevizin de aynı şekilde desteklenerek ihracatının yapılması gerektiğini söyledi. Çatkaya, “Bu yıl fındığımız, gelecek yıllarda cevizimiz dünya pazarlarına iner ve bu sürdürülebilir bir hal alır. Artık dağları bağ yapma zamanı gelmiş de geçiyor. Türkiye yönetici çiftçileri ve çiftlikleri oluşturup Edirne’den Ardahan’a kadar her ilimizde ceviz yetiştirmesi gerekiyor. Fındık ve cevizden başka zeytin, narenciye ve daha nice öne çıkan ürünlerimiz kalite standartları artırılarak dünya pazarlarında boy göstermeli” diye konuştu.

hasan-m

Vatandaşımıza yerli muzu sevdireceğiz

Şu anda ihracat şansı bulunmayan yerli muzda öncelikle yurt içi atağına geçeceklerini belirten Hasan Çatkaya, “Biz üretim sevdalısıyız. Ülkemizde ithal muzun değil, yerli muzun yenilmesini ve kullanılması taraftarıyız. İthal muz ile rekabet edeceğiz. Onun için MuzKoop’u kurduk. Kooperatifimizin merkezi Anamur, şubelerini de Silifke ve Manavgat olarak belirledik. Üreticimizi bilinçlendirip yerli muzu tüm Türkiye sathına yayacağız. Tüketicimizin muzu daha uygun yemesi için tedarik zincirinde piyasayı fiyat açısından bozmayacak şekilde ayarlamalar yapacağız” diye konuştu.

Çatkaya olarak modern muz paketleme sistemini hayata geçirdiklerini ve üreticiye de işleyişi gösterdiklerini belirten MuzBir Başkanı Hasan Çatkaya, “Kooperatifi hayata geçirebilirsek, ben değil, biz olacağız. Kooperatifleştiğimizde yüzde 10 pazar gücüne kavuşacağız. Bunun anlamı fiyatlara denge getirmek, fiyatlamada etkin olmak demek. Öncelikle büyükşehirlerdeki hallerden yer alacağız. Muzu en sağlıklı ve en kaliteli şekilde halkımızın talebine sunacağız. Vatandaşımız hem uygun fiyata hem de dünyanın en kaliteli muzunu yiyecek ve çok sevecek” dedi.

Muz borsasını öncelikle doğal olarak hal, AVM, market ve sebze/meyve satış noktalarında oluşturacaklarını belirten Hasan Çatkaya, muzda pazar ve fiyat meselesini hallettikten sonra ardından limon için çalışmalara başlayacaklarını söyledi.

Enflasyonu, pahalılığı tarlada bitireceğiz

Genel kurulunu bu yılın Mart ayında yaptığımız 17 bin üyeli MuzBir’i bir safha daha ileri götürerek MuzKoop’u kurduklarını ve genel kurulun gelecek ay içinde yapılacağını belirten Hasan Çatkaya, muz nezdinde tüm sebze ve meyvede yaşanan tarla ile tezgah arasındaki yüksek uçurum farkına çare olacaklarına inandıklarını söyledi.

Hasan Çatkaya, “Geliştirdiğimiz formül ile piyasayı düzenleyeceğiz. Aracılar çoğaldıkça ve fiyatlar arttıkça biz de ürün fiyatlarında düzenlemeler yapıyoruz. Aracı muzu 7/8 liraya satıyorsa bizde 5/6 liradan aşağı mal çıkarmıyoruz. Böylece üretici emeğinin karşılığını alıyor, fiyatlar da normale dönüyor” dedi.

Muz tüketimini yurt sathına çıkarıp üretimi 450 bin tondan daha yukarılara çıkarmak istediklerini ve konjonktür müsait olduğunda yurt dışı piyasalara açılmayı planladıklarını belirten MuzBir Başkanı Çatkaya, “Şu anda mevcut üretim artırılırsa üretici zarar eder. Öncelikle yurt içindeki tüketimi artırmalıyız. Önümüzdeki aylardan itibaren yerli muz marketlerimize girmeli. Ardından ihracat imkanlarını araştırmalıyız. Talep doğrultusunda üretim yapılırsa sağlıklı bir pazar oluşturmuş oluruz. Bu konuda hükümet de gayretimizi desteklemeli” ifadelerini kullandı.

Aracısız satıp, üreticimizi korumamız lazım

Çiftçinin emeğini kimseye yedirmeyeceklerini belirten MuzBir Başkanı Hasan Çatkaya, aracıların yüksek kazanç hırsı ve giderek artan sayıları karşısında üreticinin alın terini korumak zorunda olduklarını söyledi. Tüketici fiyatlarındaki yüksekliğin üreticiden kaynaklanmadığını vurgulayan Çatkaya, bunun en büyük göstergesinin tarla ile tezgah arasında oluşan en az yüzde 500’lük fiyat farkı olduğunu belirtti. Bugün birçok üründe üretici-tüketici arasındaki farkın 10 katına kadar çıktığını dile getiren Çatkaya, “Yüksek fiyatları doğuran üretici değil, aracılar. Tarladan 50 kuruşa çıkarılan bir ürün tezgahta 5 veya 6 liradan satılıyorsa, sebeplerini iyi araştırmak lazım” dedi.

Yakında MuzBir’in etkinliğini artıracaklarını ve hayata geçirecekleri MuzKoop ile kooperatifçiliği muz başta olmak üzere limon, çilek, avokado, mango, ejder gibi bölgesel ürünlerle yaygınlaştıracaklarını belirten Çatkaya, “Fiyatlara denge getireceğiz. Yakında MuzKoop’un genel kurulunu yapıyoruz. Kooperatifimizi her türlü araç ve gereç ile teçhiz edeceğiz. Üretim alanlarımızı genişleteceğiz. Depoculuk ve lojistiğe yatırımlar yapacağız. Kalifiye elemanlar ve mühendislerimizle kaliteyi halkımıza sunacağız. Alışveriş merkezleri, marketler ve turizm merkezleri en önemli satış noktalarımız olacak. Üreticimiz aracısız veya az aracılı ürün satar hale gelecek” diye konuştu.

Sebze ve meyve üretimi konusunda Türkiye’nin bulunmaz bir ülke olduğunu vurgulayan Hasan Çatkaya, “Ancak örtü altı ve planlı seraya ihtiyaç var. Biz sebze ve meyvede bir değil on ülkenin ihtiyacını karşılayabilecek güçteyiz. Dolayısıyla çiftçinin, üreticinin kurumsallaşıp, girdi maliyetlerini düşürüp ihracat ayağının iyiden iyiye sağlamlaştırılması gerekiyor. Doğru zamanda ve doğru şekilde üretim ve fiyatlar oluşursa sırtımız yere gelmez” ifadelerini kullandı.

Teşvik sistemi yanlış uygulanıyor

Tarımda en önemli sorunlardan birinin teşvik sisteminin yanlış uygulanması olduğunu vurgulayan MuzBir Başkanı Hasan Çatkaya, devletin çiftçiyi teşvik ederken para değil, üreticiye gerekli olan hammaddeyi vermesi gerektiğini söyledi. Para vermenin üreticiyi yeterince teşvik etmediğini, alınan fonların farklı yerlerde kullanılma ihtimalinin yüksek olduğunu dile getiren Hasan Çatkaya, “Teşvik niçin veriliyor? Üretim artsın diye… Peki teşvikler verildikten sonra üretim artıyor mu, hayır. Dolayısıyla ilgili bakanlıkların birimleri tarım yapılan yerlere elemanlarını sevketmeli, teşvik isteyen üreticinin, çiftçinin sorunlarını yerinde tespit etmeli. Para teşvikinin hemen kesilip yerine gübre, ilaç, enerji gibi ihtiyaçlar fiziki olarak karşılanmalı. Hatta mazot desteği bile verilirken dikkat edilmeli. Zira bugün üretici ailelerine ait traktörlerden çok özel arabaları daha fazla çalışıyor. Türkiye’de römorka teşvik veriliyor, katı gübre dağıtım makinesine teşvik verilmiyor. Ama çiftçinin römorka değil gübre dağıtım makinesine ihtiyacı var. Türkiye’de 5 bin römork üreticisi var. Gübre dağıtma makinesi yapan ise 10 tane. Adamın 10 tane römorku var ama bir tane gübre dağıtım makinesi yok. Tabi bu yanlış teşvik sisteminden kaynaklanıyor” diye konuştu.