SON DAKİKA
EKONOMİ Perşembe 30 Nisan 2020 12:20

ENFLASYON TAHMİNİNİ AÇIKLADI

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, Türk lirası ticari kredilerdeki ivmelenmenin devam ettiğini belirterek, "Alınan parasal, finansal ve mali tedbirlerin yanı sıra büyük ölçüde kamu bankalarınca genişletilen kredi arzının kredi büyümesine ilişkin aşağı yönlü riskleri sınırladığını ve reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamına katkı sağladığını değerlendiriyoruz." dedi.

Enflasyon tahminini açıkladı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, Türk lirası ticari kredilerdeki ivmele

Uysal, video konferans ile gerçekleştirilen Enflasyon Raporu 2020-II Bilgilendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, toplantıyı, koronavirüs salgını nedeniyle alınan koruyucu önlemler kapsamında sanal ortamda gerçekleştirdiklerini belirtti. 

Raporda ana bölümlere ilave olarak koronavirüs salgınının etkilerine dair çeşitli kutu çalışmalarına yer verdiklerini ifade eden Uysal, şunları kaydetti:

"İlk kutuda salgının Türkiye ekonomisini etkileme kanalları tanıtılırken, takip eden kutularda küresel büyüme görünümü üzerindeki etkileri ve buna karşı alınan politika tepkilerini değerlendiren çalışmalar var. Ayrıca, salgının ülkemiz ekonomisine yansımalarını, enflasyon, dış talep ve turizm özelinde inceleyen kutular da mevcut. Bu süreçte yurt içinde uygulamaya konulan parasal ve mali tedbirleri özetleyen çalışmaların yanı sıra yakın dönemde ödemeler dengesi istatistiklerinde yapılan güncellemeyi değerlendiren bir kutu da raporda yer alıyor."

Uysal, küresel ve yurt içi makroekonomik gelişmelere değinerek, koronavirüs (Kovid-19) salgınının dünya çapında hızla yayılmasının ekonomileri birçok farklı kanaldan etkileyerek küresel iktisadi faaliyetin sert bir şekilde daralmasına neden olduğunu söyledi. 

Salgının, ilk etapta küresel tedarik zinciri ve üretim üzerinde etkisini gösterdiğini, devamında ise belirsizliklerdeki artış, finansal koşullardaki sıkılaşma, hanehalklarının gelir kaybı ve firmaların nakit akışındaki bozulmanın talepte de belirgin bir zayıflamaya yol açtığını aktaran Uysal, "Dünya genelinde uygulamaya konulan sosyal yalıtım tedbirleri, mart ayı içerisinde hizmetler sektörü faaliyetinin hızla zayıflamasına neden oldu. Takip eden dönemde küresel ticaretteki daralmayla birlikte imalat sanayinin de bu yavaşlamaya eşlik etmesi muhtemel görünüyor. Küresel talep ve emtia fiyatlarındaki keskin düşüşün etkisiyle 2020 yılına ilişkin gelişmiş ülke enflasyon tahminleri geriledi." diye konuştu. 

Uysal, tüm dünyayı etkisi altına alan salgının küresel finans krizinden daha derin ekonomik etkileri olduğunun görüldüğüne işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İstihdam, tedarik zincirleri ve üretim kapasitesi üzerinde meydana gelebilecek kalıcı bir tahribatı önlemek amacıyla küresel çapta büyük ölçekli parasal ve mali tedbirler uygulanıyor. Parasal tedbirler kapsamında, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke merkez bankalarında faiz indirimleri, varlık alımları, likidite adımları ve kredi destek programları gibi çeşitli uygulamalar öne çıkıyor. Gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarındaki toparlanma eğilimi 2020 yılı başında sürdü. Ancak salgının küresel bir nitelik kazanmasını takiben bu ülkelerden büyük ölçekli portföy çıkışları görüldü. Normalleşme sürecine ilişkin belirsizlikler halen yüksek seyretmekle birlikte açıklanan para ve maliye politikası önlemlerinin de etkisiyle, portföy akımlarının yılın ikinci yarısında bir miktar toparlanmasını bekliyoruz."

"Türk lirası ticari kredilerdeki ivmelenme devam ediyor"

Murat Uysal, küresel risk iştahındaki gerileme sonucunda gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde belirgin artışlar gözlendiğini, bu süreçte Türkiye'nin ülke risk priminin de artarken, Türk lirasında değer kaybı görüldüğünü ve kur oynaklığının arttığını söyledi.

Salgın öncesi dönemde enflasyondaki düşüşün ve faiz indirimlerinin de katkısıyla finansal koşullarda belirgin bir iyileşme gözlendiğini kaydeden Uysal, "Bu doğrultuda kredi büyümesi 2019 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren ivmelendi. Tüketici kredileri büyümesinin, alınan makroihtiyati tedbirlerin yanı sıra salgına bağlı gelişmelerin de etkisiyle son aylarda ivme kaybettiğini görüyoruz. Öte yandan, Türk lirası ticari kredilerdeki ivmelenme devam ediyor. Alınan parasal, finansal ve mali tedbirlerin yanı sıra büyük ölçüde kamu bankalarınca genişletilen kredi arzının kredi büyümesine ilişkin aşağı yönlü riskleri sınırladığını ve reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamına katkı sağladığını değerlendiriyoruz." şeklinde konuştu. 

Uysal, iktisadi faaliyetin 2019 yılının son çeyreğinde yurt içi talep kaynaklı olarak güç kazandığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ekonomideki güçlü seyir ocak-şubat döneminde de devam etti ve işsizlik oranları düşüşünü sürdürdü. Bu dönemde yatırım eğilimlerindeki toparlanma sinyalleri devam etti. Ancak mart ayının ikinci yarısından itibaren salgına bağlı gelişmeler iktisadi faaliyeti dış ticaret, turizm ve iç talep kanallarıyla sınırlamaya başladı. Yüksek frekanslı veriler, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ikinci çeyrek için belirgin bir yavaşlamaya işaret ediyor. 

Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olan Avrupa ülkeleri salgından olumsuz etkilenen ülkeler arasında öne çıkıyor. Ayrıca, salgının etki alanı ve petrol fiyatlarındaki mevcut düzeyler değerlendirildiğinde, Orta Doğu ve Afrika ile Rusya gibi ihracat pazarlarımızın da önümüzdeki dönemde zayıf seyretme ihtimali bulunuyor. Mal ve hizmet ihracatında beklenen yavaşlamaya rağmen emtia fiyatları ve ithalatın sınırlayıcı etkisiyle cari işlemler dengesinin yıl genelinde ılımlı bir seyir izleyeceğini tahmin ediyoruz."

Uysal, tüketici enflasyonunun 2020 yılının ilk çeyreğinde yüzde 11,86 ile bir önceki çeyrek sonuna kıyasla yatay seyrettiğini belirterek, "Enflasyon gelişmeleri Ocak Enflasyon Raporu tahminlerimizle uyumlu bir seyir izledi. Bu çeyrekte enerji ve gıda grupları enflasyonu aşağı çekerken, temel mal ve hizmet gruplarının katkısı arttı. Böylece çekirdek göstergelerden B endeksinin yıllık enflasyonu tahmin aralığının üst bandına yakın gerçekleşti. Yılın ilk çeyreğinde, çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu bir miktar yükselse de enflasyon beklentileri, iç talep koşulları ve üretici fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak eğilimleri ılımlı seyretti." dedi.  

Salgın hastalıkla başlayan sürecin enflasyonu maliyet ve talep kanallarıyla belirgin ölçüde etkilediğini vurgulayan Uysal, "Son dönemde Türk lirasında gözlenen değer kaybına rağmen uluslararası emtia fiyatlarındaki keskin düşüşler enflasyon görünümüne olumlu yansıyor. Üretim ve satışlardaki düşüşe bağlı birim maliyet artışları takip edilmekle birlikte küresel ticaret hacmindeki zayıflama ve hareketliliği kısıtlayıcı tedbirlere bağlı olarak toplam talep koşullarının enflasyonu sınırlayıcı etkisinin yılın ikinci çeyreğinde arttığını değerlendiriyoruz." dedi.  

Uysal, geçen yıl boyunca düşüş kaydeden enflasyon beklentilerinin, 2020 yılının ilk çeyreğinde nispeten yatay seyrettiğini aktararak, orta vadeli beklenti dağılımının, önceki rapor dönemine kıyasla tahmin belirsizliğinin bir miktar arttığına işaret ettiğini bildirdi. 

"Kapsamlı bir tedbir seti uygulamaya koyduk"

Ocak Enflasyon Raporu sonrası dönemde enflasyon görünümündeki iyileşmenin devamıyla faiz indirim sürecinin devam ettiğini belirten Uysal, "Ocak ve şubat aylarında attığımız ölçülü adımların ardından emtia fiyatları ve talep koşullarının yıl sonu enflasyon tahminleri üzerindeki aşağı yönlü riskleri artırdığı değerlendirmesiyle mart ve nisan aylarında 100’er baz puan faiz indirimi gerçekleştirdik. Sistemin fonlama ihtiyacının artış gösterdiği bu dönemde, fonlamanın önemli bir kısmını TCMB ve BIST bünyesindeki döviz karşılığı TL swap işlemleriyle karşıladık. Bununla birlikte açık piyasa işlemleri (APİ) aracılığıyla sağlanan net fonlama miktarı da arttı. Salgının Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlandırmak amacıyla faiz indirimlerinin yanı sıra likidite ihtiyacının karşılanmasına ve firmaların nakit akışının desteklenmesine yönelik kapsamlı bir tedbir seti uygulamaya koyduk." şeklinde konuştu.

Uysal, alınan tedbirlerin dört temel amaca yönelik adımları içerdiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İlk olarak, bankalara Türk lirası ve yabancı para likidite yönetiminde esneklik sağlamayı ve öngörülebilirliği artırmayı amaçladık. Bu kapsamda, bankalara repo ve swap ihaleleriyle daha uzun vadeli fonlama imkanı tanıdık ve swap ihalelerinde Türk lirasına karşılık alınabilecek döviz çeşitliliğini artırdık. Ayrıca, piyasa yapıcı bankalara tanınan APİ likidite imkanı limitlerini yükselttik ve tüm bankalar için teminat havuzunu genişlettik.

İkinci olarak bu süreçten en fazla etkilenen reel sektör firmalarına kesintisiz kredi akışını sağlamaya ve ihracatçı firmaları desteklemeye yönelik adımlar attık. Bu çerçevede, kredi hedeflerini gerçekleştiren bankalara yabancı para zorunlu karşılık oranlarında indirim yapılması ve limitler dahilinde uzun vadeli ve daha düşük faizli ilave Türk lirası likidite imkanları sağlanması gibi uygulamaları hayata geçirdik."

Uysal, üçüncü olarak reeskont kredilerinde ihracatçı firmaların nakit akışını desteklemeye yönelik düzenlemeler yaptıklarını anımsatarak, "Bu kapsamda, reeskont kredilerinde geri ödeme vadelerini ve taahhüt kapama sürelerini uzattık. Bunun yanı sıra mal ve hizmet ihracatçısı firmalara, toplam limiti 60 milyar TL olmak üzere, Türk lirası cinsi ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredisi imkanı tanıdık." dedi. 

Son olarak, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasası likiditesini ve Piyasa Yapıcılığı sistemini destekleyerek parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesine yönelik adımlar attıklarını bildiren Uysal, şunları kaydetti:

"Bu kapsamda, APİ portföyü doğrudan alım işlemlerinin bir kısmını önden yüklemeli olarak gerçekleştirdik. Ayrıca, Piyasa Yapıcı bankalara İşsizlik Sigorta Fonu'ndan satın aldıkları DİBS'leri TCMB'ye satma veya APİ çerçevesinde tanınan likidite imkanını belirli oranlar dahilinde artırma olanağı sağladık. İşsizlik Sigortası Fonu kapsamındaki DİBS alımları hariç olmak üzere, TCMB APİ portföyü nominal büyüklüğünün TCMB analitik bilanço aktif toplamına oranını azami yüzde 10 seviyesine yükselttik. Aldığımız tüm bu tedbirlerle, bankacılık sektörüne ve reel sektöre ihtiyaç duydukları likiditeyi uygun koşullarla sağlamayı amaçlıyoruz." 

Murat Uysal, son dönemde aldıkları parasal tedbirlerin, ekonominin üretim potansiyelini ve finansal istikrarı destekleyerek bu dönemin en az hasarla atlatılmasını amaçladığını belirterek, "Önümüzdeki dönemde de parasal duruşumuzu enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlemeye ve elimizdeki bütün araçları veri odaklı bir yaklaşımla fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda kullanmaya devam edeceğiz." dedi. 

Uysal, video konferans ile gerçekleştirilen Enflasyon Raporu 2020-II Bilgilendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, küresel talep görünümündeki zayıflamaya bağlı olarak Ocak Enflasyon Raporu'nda yer alan ham petrol fiyatları varsayımını 2020 için ortalama 60 dolardan 32,6 dolara düşürdüklerini söyledi.

Bu yıla ilişkin dolar cinsinden ithalat fiyatları varsayımında da belirgin bir aşağı yönlü güncelleme yaptıklarına işaret eden Uysal, "Küresel talepteki toparlanmaya bağlı olarak 2021 yılında petrol ve ithalat fiyatları artış hızının daha yüksek olacağını varsayıyoruz." ifadesini kullandı.

Uysal, 2020 yılı için Ocak Enflasyon Raporu'nda yüzde 11 olarak belirledikleri gıda enflasyonu tahminini ise işlenmemiş gıdadaki son dönem eğilimlerini ve turizmde öngörülen yavaşlamayı dikkate alarak yüzde 9,5 olarak güncellediklerini aktardı. 

Orta vadeli tahminler oluşturulurken maliye politikası tedbirlerinin alınan diğer parasal ve finansal tedbirlerle birlikte salgın sürecinde ekonominin üretim potansiyelini destekleyeceği ve salgın sonrası toparlanmaya katkı yapacağı bir görünümü esas aldıklarını vurgulayan Uysal, yönetilen/yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamalarının, enflasyondaki düşüş patikasıyla büyük ölçüde uyumlu şekilde belirleneceğini varsaydıklarını kaydetti.

"Aldığımız parasal tedbirler, bu dönemin en az hasarla atlatılmasını amaçlıyor"

Murat Uysal, içinden geçilen sıra dışı döneme ve bu dönemde aldıkları parasal tedbirlere ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:

"Salgın hastalığa bağlı olarak arz ve talebin küresel ölçekte olumsuz etkilendiği bir dönem yaşıyoruz. Bu süreçte tüm dünyada olağanüstü politika tedbirleri uygulanıyor. Hayata geçirilen parasal ve mali tedbirler salgın süresince farklı kesimler üzerinde oluşacak maliyetleri en aza indirmenin yanı sıra normalleşme döneminde hızlı bir toparlanma sağlanabilmesi açısından kritik önem taşıyor. TCMB olarak bu dönemde uyguladığımız politikaları da bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Son dönemde aldığımız parasal tedbirler, ekonominin üretim potansiyelini ve finansal istikrarı destekleyerek bu dönemin en az hasarla atlatılmasını amaçlıyor. Bu çerçevede, sistemin artan likidite ihtiyacını karşılamaya ve reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamını sağlamaya yönelik zamanlı, hedefe odaklı ve öngörülebilir adımlar attık."

DİBS piyasasındaki likiditeyi desteklemek amacıyla yaptıkları DİBS alımlarını açık bir iletişimle, belirledikleri limitler dahilinde gerçekleştirdiklerini aktaran Uysal, "Varlığa Dayalı Menkul Kıymet ile İpotek veya Varlık Teminatlı Menkul Kıymetlerin teminat setine dahil edilmesiyle benzer nitelikteki ihraçların likiditesinin artmasını hedefliyoruz. İhracatçı firmaları KOBİ odaklı yaklaşımla desteklemeye yönelik olarak sağladığımız reeskont kredilerini de belli limitler dahilinde ve teminat karşılığında kullanıma sunuyoruz. Söz konusu parasal tedbirlerin yanı sıra alınan mali tedbirler ve büyük ölçüde kamu bankalarınca genişletilen kredi arzı, kredi büyümesine ilişkin aşağı yönlü riskleri sınırlayarak reel sektör ve finansal sektör arasındaki etkileşimin sağlıklı bir şekilde devam etmesine katkı sağlıyor." diye konuştu.

Uysal, salgın öncesi dönemde cari işlemler dengesinde sağlanan belirgin iyileşme ve şirketler kesiminin yabancı para borçluluğunda süregelen düşüş eğilimi ile bankacılık sektörünün likidite ve sermaye tamponlarının güçlenmiş olması ve kamu borçluluğunun düşük seyretmeye devam etmesinin, bu dönemde Türkiye ekonomisinin direncini artıran başlıca unsurlar arasında yer aldığını vurguladı.

Enflasyon görünümündeki iyileşmeye paralel faiz indirimlerinin de katkısıyla yurt içi finansal koşulların destekleyici konuma gelmiş olmasının kredi kanalının ve firmaların nakit akışının sağlıklı işleyişi açısından önemli katkı sunduğunu belirten Uysal, "Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde de parasal duruşumuzu enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlemeye ve elimizdeki bütün araçları veri odaklı bir yaklaşımla fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda kullanmaya devam edeceğiz." dedi.

Uysal, koronavirüs salgınında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır, tedavi gören hastalara da acil şifalar diledi.

Soruları yanıtladı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, "Şu an bizim Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilgili herhangi bir kaynak ya da swap konusunda bir girişimimiz yok." dedi.

Uysal, video konferans ile gerçekleştirilen Enflasyon Raporu 2020-II Bilgilendirme Toplantısı'nda, ekonomistlerin ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Net rezervler konusuna ilişkin soru üzerine Uysal, "İletişimimizde sıklıkla söylediğimiz gibi Merkez Bankası rezerv yeterliliğini toplam rezervler üzerinden değerlendirmek gerekir. Ödemeler dengesi çerçevesi ve bununla birlikte genel rezerv seviyemiz itibarıyla baktığımızda, kısa vadeli yükümlülükler açısından herhangi bir sıkıntı olacağını değerlendirmiyoruz." ifadelerini kullandı.

Uysal, makul reel faize yönelik soru üzerine, şunları kaydetti:

"Bir önceki toplantımızda aslında geldiğimiz nokta itibarıyla enflasyon beklentilerinin iyileşmesi, tahmin kredibilitesinin artmasıyla birlikte beklenen enflasyonun referans alınmasının daha yerinde olduğunu değerlendirmiştik. Bu değerlendirmemiz devam ediyor. Bu çerçevede anlattığımız gerekçeler çerçevesinde yıl sonu enflasyon tahminimiz yüzde 7,4. Bununla birlikte baktığımızda halen makul bir reel faiz noktasında olduğumuzu söylemek isterim.

İçinden geçtiğimiz süreçte olağanüstü dönemde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler belirgin şekilde faizleri indirdiler. Birçok gelişmiş ülkenin sıfır faiz bandına yaklaştığını görüyoruz. Gelişmekte olan ülkelerde de faiz indirimleri görüldü. Dolayısıyla tüm dünyada reel faizler aşağıya gelmiş bulunuyor. Değerlendirmelerde bunu da dikkate almak gerekiyor. Zaten yatırımcı tercihleri itibarıyla da bakıldığında şu an için faiz seviyesi için uygun bir seviyede olduğumuzu düşünüyoruz. Bundan sonraki adımlarımızda enflasyon tahminlerimizi dikkate alarak, ana eğilimi dikkate alarak enflasyondaki düşüşün kalıcılığını sağlayacak şekilde para politikası duruşumuzu belirlemeye devam edeceğiz." 

"APİ portföy limitinde güncelleme ihtiyacı gözükmüyor"

Murat Uysal, Açık Piyasa İşlemleri (APİ) portföy limitine ilişkin soru üzerine, son dönemde attıkları likidite destekleme adımları çerçevesinde birçok paket açıkladıklarını hatırlattı.

Uysal, şöyle devam etti:

"Bunlardan bir tanesi de APİ portföy limitinin analitik bilançomuzun yüzde 5'inden yüzde 10'una çıkarılması... Ayrıca, bununla birlikte İşsizlik Fonu üzerinden alınan tahvillerin Piyasa Yapıcı bankalar tarafından Merkez Bankası'na satılma imkanı verilmesiydi. Buradaki amacımız, öncelikle finansal piyasaların sağlıklı çalışmasını ve finansal istikrarı desteklemek, piyasa likiditesinin etkin bir şekilde finansal sektör içerisinde hareketi ve reel sektöre ulaşması... Tüm bu amaçlar çerçevesinde tahvil alım portföyümüzü, önden yüklemeli işlemlerimizi yapmaya başladık ve yüzde 10 limitine de yaklaştırdık. Tabii bu yüzde 10 limiti diğer gelişmekte olan ülkelerin benzer tahvil limitlerine baktığımızda gayet makul bir seviyede olduğunu söylememiz gerekir. Şu an için herhangi bir güncelleme ihtiyacı gözükmüyor. İşsizlik Fonu üzerinden alınan tahvilleri ise bu portföy limitinin dışında değerlendirmemiz gerekiyor. Şu an analitik bilançomuzun büyüklüğü dikkate alındığında yüzde 10'luk limit 70 milyar TL seviyesinde bulunuyor. Bunun üzerine İşsizlik Fonu üzerinden alınan tahvilleri de eklememiz gerekiyor." 

Son dönemde yaşanan gelişmelerin piyasada likidite ihtiyacını artırdığına dikkati çeken Uysal, "Ciddi artan fonlama ihtiyacının bir kısmını swap veya repo ihaleleri ile fonluyoruz. Bunlar daha kısa ve geçici fonlamalar... Bununla birlikte likidite ihtiyacını daha kalıcı azaltmak için tahvil alımları burada önemli bir fonksiyon olarak öne çıkıyor. Bunu genel bir parasal genişlemeden ziyade sistemin likidite ihtiyacını rahatlatıcı bir adım olarak değerlendirmek daha uygun gözüküyor. Bununla birlikte Varlığa Dayalı Menkul Kıymetleri de (VDMK) belli oranlar ve iskonto oranları dahilinde ve toplam teminatın belli bir kısmı olarak teminat portföyümüz içine dahil etmiş bulunuyoruz. Tüm bu adımlarımızı piyasayla şeffaf bir şekilde paylaşıyoruz. Şu an için özel sektör tahvilleri gündemimizde değil. Özel sektör tahvil piyasası şu an itibarıyla çok gelişmiş noktada değil. Çok büyük bir ihtiyaç da o taraftan bize iletilmiş değil. Onu da gerekirse ayrıca değerlendiririz." şeklinde konuştu.  

IMF swap hattı

TCMB Başkanı Uysal, parasal genişlemenin enflasyon üzerindeki etkisine ilişkin, "Attığımız adımlar ölçülü, belli hedeflere odaklı ve öngörülebilir adımlar... İçinden geçtiğimiz süreçte bunların şu an itibarıyla enflasyon açısından kayda değer negatif bir etki yaratmasını beklemiyoruz. Önümüzdeki dönemde enflasyonda, daha çok toplam talep koşulları ve emtia fiyatlarının aşağı yönlü baskısının daha belirgin olmasını bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

"BDDK swap limitlerinde ilerleyen dönemlerde bir değişiklik olabilir mi?" sorusu üzerine Uysal, "Bununla ilgili bir yorum yapmam uygun olmaz. Değişen koşullar ve önümüzdeki dönem ihtiyaçlarına göre tabii ki ona bakılabilir." dedi.

Uysal, "IMF swap hattıyla ilgili bir girişiminiz var mı?" sorusuna da, "Şu an bizim IMF ile ilgili herhangi bir kaynak ya da swap konusunda bir girişimimiz yok. IMF, üyesi olduğumuz bir kurum. Son dönemde IMF, G20 ve IMF bünyesindeki merkez bankaları arasındaki iş birliği çerçevesinde etkin olmaya çalışıyor. Teknik yönde destek noktasında katkı verme adımlarımız var." karşılığını verdi. 

"Büyümenin seyrinde diğer ülkelerin nasıl gelişeceği önemli"

Murat Uysal, merkez bankaları ile swap anlaşmaları konusunda şu aşamada ek bir bilgi vermenin doğru olmayacağını, görüşmelerin ve sürecin devam ettiğini söyledi.

Asya bölgesinde bulunan bazı ülkelerin merkez bankalarıyla zaten mevcutta swap anlaşmaları olduğunu anımsatan Uysal, onlarla da limit artırma gibi konularda görüşmelerin sürdüğünü bildirdi.

Uysal, yılın 2. çeyreği itibarıyla çıktı açığında ciddi oranda genişleme gördüklerini aktararak, şunları kaydetti:

"Olağanüstü dönemde tahmin yürütme zorluğunu söylemiştim ama bizim senaryolarımız dahilinde sadece Türkiye'deki normalleşme ve toparlanmanın dışında aslında özellikle bizim ticaret ortaklarımız Avrupa tarafı ve dünyadaki diğer ülkelerin normalleşme süreci de bizi aslında doğrudan etkileyen bir konu... Biz iç tarafta yılın ikinci yarısından itibaren öncelikle iç talebin daha güçlü ve hızlı toparlanmasını bekliyoruz. Bununla birlikte yıl genelinde çeyrekler itibarıyla büyümenin nasıl seyredeceği konusunda daha çok aslında dışarıdaki diğer ülkelerin de nasıl gelişeceği önemli olacak. Ticaret ortaklarımızda, aynı şekilde petrol üreticisi ülkelerin de sıkıntısı olabilir. Bunlar da etkiliyor. Bütün bunları bir arada değerlendirdiğimizde tahmin belirsizliğinin yüksek olduğu bir dönemdeyiz. Ancak biz yılın ikinci yarısından itibaren normalleşmenin de başlamasıyla birlikte öncelikle iç talep tarafından başlamak üzere kademeli bir toparlanma süreci içine gireceğimizi değerlendiriyoruz."

ABONE OL