SON DAKİKA
Enerji Salı 08 Eylül 2020 08:30

ENERJİNİN SORUNLARI İSTANBUL'DA ÇÖZÜLECEK

Yarım asırdır ABD'de yapılan IEEE PES T&D etkinliğinin Türkiye'de ilk kez yapılacağını söyleyen Etkinlik Başkanı ve İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Usta, "Etkinliğimizle sektörün mevcut problemlerinin çözümlerinin, geleceğin elektrik şebekelerine ilişkin bilimsel ve teknolojik gelişmelerin tartışılacağı bir platform oluşturmayı hedefliyoruz" dedi.

Enerjinin sorunları İstanbul'da çözülecek
2021 IEEE PES GT&D etkinliğinin yarım asır sonra ABD dışına çıktığını söyleyen Etkinlik Başkanı

Gökhan KARA

Dünya çapında yaklaşık 500 bin üyesi bulunan IEEE (Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü) bünyesindeki Power & Energy Society (PES), 50 yıl boyunca ABD’de düzenlediği küresel etkinliği IEEE PES GT&D International Conference & Exposition fuara ve konferansını, Türkiye’de yapma kararı aldı. IEEE PES Türkiye Bölümü’nün yürütücülüğünde Eylül 2021'de İstanbul’da yapılacak etkinle ilgili bilgi veren 2021 IEEE PES GTD, İstanbul Etkinlik Başkanı ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Usta, “Etkinliğinin katılım rakamlarına baktığımızda 500 dolayında firmanın, 10 binin üzerinde ziyaretçinin, 1.500’e yakın kişinin bilimsel katılımcı olarak yer aldığını görüyoruz” dedi.

Etkinliğe 350 firma katılacak

Önümüzdeki yıl Türkiye’de düzenlenecek etkinliğe de dünyanın çeşitli üniversitelerinden akademisyenler ve araştırmacılar, çeşitli sanayi kuruluşlarından uzmanlar ve teknoloji liderlerinin katılacağını vurgulayan Usta, “Buna ek olarak gelişmiş teknolojik ürünlerin sergileneceği fuara küresel düzeyde sanayi devlerinin katılmasını bekliyoruz. Etkinlik tarihine kadar salgının sektör üzerindeki etkisinin iyice azalacağını düşünüyorum. Dolayısıyla etkinliğe katılacak firma sayısının 300-350, ziyaretçi sayısının 7 bin 500 ve konferansa katılım sayısının ise 1000 kişi olacağını öngörüyorum” diye konuştu. Etkinliğin elektrik şebekelerini ve enerji sektörünü kapsadığını anlatan Usta, şöyle devam etti: “Enerji kaynaklarının geliştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynakları, enerjinin depolanması, elektriğin üretimi, iletimi, dağıtımı ve kullanılması, akıllı elektrik şebekeleri, bu alanlara yönelik elektrik ve bilişim teknolojileri ile yatırımın finans modelleri gibi birçok konu ön planda oluyor. Etkinliğimizle sektörün mevcut problemlerinin çözümlerinin, geleceğin elektrik şebekelerine ilişkin bilimsel ve teknolojik gelişmelerin tartışılacağı ve bu alanlardaki teknolojik ürünlerin sergileneceği bir platform oluşturmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda küresel düzeyde akademisyenler, araştırmacılar, uzmanlar ve sanayi temsilcileri teknolojik panellerde, bilimsel oturumlarda ve gelişmiş teknolojik ürün platformlarında bir araya gelecek.” Bazen teknolojik gelişmelerin toplumu yönlendirdiğini anlatan Usta, “Bazen de toplum teknolojik gelişmeleri yönlendiriyor. Bu tarih boyunca böyle oldu. Günümüzde çevre kaygıları ön planda ve zaman ilerledikçe bu kaygılar daha da artıyor. Bu nedenle, kömür ve petrol gibi enerji kaynaklarının kullanımının azaltılması, en azından artırılmaması yönünde ortak bir yaklaşım oluştu. Yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi, kullanılması ve elektrik üretiminde bu kaynaklara öncelik verilmesi için hem bir baskı ve hem de teşvik var. Bundan dolayı bu alandaki teknolojik gelişmelerde sürekli ilerleme ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin kullanılmasında belirgin bir yükseliş gözlemleniyor ve bu durum devam edecek gibi görünüyor” diye konuştu.

Politikalar elektrikli araca yönlendiriyor

International Energy Agency’nin (IEA) Global Energy Review 2020 raporuna göre, elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı yüzde 26'ya yükseldiğini belirten Ömer Usta, şöyle devam etti: “Fakat bu oranın iklimlendirme sektörlerinde yüzde 10 ve ulaşımda ise sadece yüzde 3 seviyesine ulaştığı ifade ediliyor. Tüm bu gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payının yükselmeye devam edeceğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Ülkelerin bu alandaki iddialı hedefleri de bu beklentiyi güçlendiriyor. Elektrik talebindeki artışın yenilebilir enerji kaynaklarından karşılanması, ulaşılabilir bir hedef olarak görülüyor. Bu hedefe ulaşana kadar geçen süre, elbette yatırımlara ve teknolojik gelişmelere bağlı. Ben küresel olarak ilgili sektörlerin gittikçe güçleneceğini, sektörler arası etkileşimin artacağını, bu alanın önemli bir iş sahası olacağını, buna dayalı olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki ve diğer enerji kullanım alanlarındaki payındaki yükselişin çok daha hızlanacağını düşünüyorum.” Aynı rapora göre 2010 yılında yollarda toplam 17 bin elektrikli araç olduğunu aktaran Usta, “Teknolojideki gelişmeler ve destek politikaları, elektrikli araçların satışlarında hızlı bir yükselişe neden oldu. 2019 yılında dünya genelinde elektrikli araç satışlarında bir önceki yıla göre yüzde 40 artış oldu ve 2,1 milyon araç satıldı. Bu sayı, küresel düzeyde satılan araçların yüzde 2,6’sına denk geliyor. Böylelikle 2019 yılı sonu itibarı ile küresel olarak toplam elektrikli araç sayısı 7,2 milyona ulaştı. Bunun neredeyse yarısı Çin’de bulunuyor. Dokuz ülkede de 100’er binden fazla elektrikli araç var. 20 ülkede ise araçların yüzde 1’ini elektrikli araçlar oluşturuyor. Teknolojik gelişmeler ve teşvik politikaları sürdükçe elektrikli araç sayları da hızla yükselecek” diye konuştu.

Nükleer enerji çok daha yeşil

Yapılan tahminlere göre 2030 yılında elektrikli araç stokunun 2 ve 3 tekerlekli araçlar hariç tutulduğunda 140 milyon olacağına işaret eden Usta, sürdürülebilir gelişme senaryolarına göre bu rakamın 245 milyon dolaylarında olacağını kaydetti. Bu durumun, elektrik enerjisine olan talebin daha hızlı artacağını gösterdiğini söyleyen Usta, şöyle devam etti: “Bu noktada talebi karşılamak için elektrik üretiminde olması gereken artışın hangi kaynaklardan karşılanacağı önemli bir konu olarak öne çıkacak.  Bu artışın yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması durumunda elektrikli araçlarda temiz enerji kullanılması ve karbon emisyon oranlarının düşürülmesi gibi belirlenen amaçlara da ulaşılmış olacağız. Olumlu bir bakış açısıyla bu talebin yenilenebilir enerji kaynaklarından (hidrolik, rüzgar, güneş ve jeotermal) karşılanacağını düşünebiliriz. Teşvikler ve çevre kaygıları da bu hedefe ulaşmak için itici bir kuvvet sağlıyor. Sadece ulaşım sektöründe değil, diğer sektörlerde de elektrik talebinde bir artışın olacağı da göz önüne alınırsa, hedefe ulaşmak zor olacak. Yenilenebilir enerji kaynaklarına ek olarak doğalgazın yanı sıra nükleer güç kaynaklarının da kullanılasında artış olabilir. Uluslararası platformlarda bazı akademisyenler nükleer güç kullanımında artışa müsaade edilmemesi gerektiğini düşünüyor. Ben de aynı görüşteyim, öte yandan nükleer enerjinin kömür ve petrol türevi ürünlere dayalı enerjiden çok daha yeşil olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak, elektrikli araçlardan dolayı talepteki artışı karşılamada herhangi bir sorun yaşanması söz konusu olmayacak.”

acil-i

Sorunlar akıllı şebekelerle çözülür

Elektrikli şarj istasyonlarının sayılarının artmaya devam ettiğine de vurgu yapan Usta, 2019 verilerine göre dünya genelinde 7,3 milyon elektrikli şarj istasyonu bulunduğunu anlattı. Önümüzdeki yıllarda elektrik şebekelerine bağlanacak şarj istasyonlarının sayısının, yollardaki araba sayısındaki artışa paralel olarak önemli ölçüde artacağını ifade eden Usta, “Bu istasyonların şebekeye bağlanmaları, şebeke ile etkileşimleri ve işletilmeleri hem şebeke ve hem de şarj istasyonları açısından ayrı bir önem arz ediyor. Bilim, teknoloji ve pazar açısından da çok iddialı bir konu. Bu yüzden ayrıca ele alınması gerektiğini düşünüyorum” dedi. Mevcut elektrik şebekelerinin akıllı şebekelere dönüştürülmesi çalışmalarının da yoğun bir şekilde devam ettiğini anlatan Usta, şu bilgileri verdi: “Yenilenebilir enerji sistemlerinin ve elektrikli şarj istasyonlarının şebeke ile etkileşimleri konusu bu işin bir parçası ve bu çerçevede ele alınması gerekiyor. Akıllı şebekelerde ölçme, izleme, koruma, kontrol ve yönetme işlemleri bilgisayar ve veri iletişim temelli sistemlerle yapılıyor. Operasyon merkezleri de şebekenin istenilen noktalarından verileri gerçek zamanlı olarak alıyor ve bu verileri akıllı algoritmalarla değerlendirebiliyor. Bu çerçeveden bakıldığında, elektrikli şarj istasyonları çalışmalarının şebekeyle paralel olarak sorunsuz bir şekilde yönetilebileceğini söyleyebiliriz. Geçmişte yenilenebilir enerji kaynaklarının ve elektrikli araçların şebekeye paralel bağlanmaları bazı teknik sorunlar ortaya çıkardı ama teknolojik gelişmelerle bunlar aşıldı. Hızlı şarj istasyonlarının şebekeye yoğun bir şekilde bağlanmaları belki ilave teknik sorunlar oluşturabilir ancak bunlar akıllı şebekeler çerçevesinde teknolojik gelişmelerle ortadan kaldırılabilir.”

Enerji yoğun sanayiden bilgi yoğun sanayiye


Enerjinin yoğun kullanıldığı sanayilerden enerjiyi daha az kullanan sanayiye geçiş çalışmalarının, elektrik enerjisinin verimli kullanılması başlığında ele alındığını ifade eden Usta, “Ama bunu enerjiyi yoğun kullanan sanayilerden bilgiyi yoğun bir şekilde kullanan sanayiye geçiş adı altında da ele almak mümkün. Gelişmiş batılı ülkeler enerjiyi yoğun kullanan sanayinin kendi ülkelerinden gelişmekte olan ülkelere kaydırılmasını teşvik ediyor. Kendileri de bilginin yoğun bir şekilde kullanıldığı ve teknolojilerden fayda elde edildiği sanayiye geçmeyi tercih ediyor. Dolaysıyla bazı stratejik sanayiler dışında enerjiyi yoğun kullanan sanayileri daha çok gelişmekte olan ülkelerde görüyoruz” dedi. Enerjiyi yoğun kullanan sanayiden bilgiyi yoğun sanayiye geçebilmek için öncelikli olarak bilgiyi yoğun bir şekilde kullanan teknolojiyi geliştirmek gerektiğinin altını çizen Ömer Usta, şunları söyledi:

Üstesinden geleceğiz

“Bunun için de yeni bilgi üretmek gerekiyor. Daha sonra da bu teknolojiyi ürüne dönüştürebilmek yani ekonomiye kazandırmak gerekiyor. Bazı durumlarda teknolojiyi dışarıdan alabilirsiniz. Ama bu noktada dış ticaret açığımıza neden olan iki büyük kalemden birinin enerji ithalatı ve diğerinin de teknoloji transferi olduğu önümüze çıkıyor. Biz bilgiyi kısmen yoğun kullanan teknolojiyi geliştirerek ve bir yandan da transfer ederek bilgiyi yoğun kullanan sanayiye geçmek için çalışmalar yapıyoruz. Önümüzde çok uzun bir süreç bulunuyor ancak üstesinden geleceğimize inancım tam.”

Kömür ve petrole bir sınırlama gelecek

Çevresel kaygılar ve yapılan teşviklerin, enerji kullanımında yenilenebilir enerji kaynaklarının ilk sıraya yükselmesini sağladığını söyleyen Usta, “Bu durumun devam edeceğini düşünmekle birlikte sektörün gelişmesini etkileyecek teknik ve finansal zorluklar da karşımıza çıkabilir, ancak bir engel görmüyorum. Kömür ve petrol türü ürünlere dayalı enerji kullanımına ilerleyen günlerde bir sınırlamanın geleceği çok açık. Buna karşılık yenilenebilir enerji kaynaklarına ek olarak doğalgaz kullanımı yükselmeye, talep artışına bağlı olarak da nükleer enerjinin kullanımı devam edecek” dedi.