Panele katılan konuşmacılar, afet lojistik sisteminin şirket mantığı ile yönetilmesi gerektiğini dile getirdiler.

Afet lojistiğinde özel sektör tipi yapılanma önerisinde bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Arş. Gör. Dr. Duygu Şahan, “Lojistik hep kârı ve verimliliği amaçlayan bir alan. Ancak insani yardım lojistiğine baktığımızda tam tersi. Kesinlikle kâr amacı gütmeyen, çok farklı aktörlerin işin içinde olduğu çok başka bir alandan bahsediyoruz. Ordu, lojistik şirketleri, STK’lar, bağışçılar, kamu kurumları ve diğer şirketlerin bir arada olduğu bu ortamda, ciddi bir koordinasyonun olması gerekiyor. Lojistikte özel şirketler daha başarılı. Kamunun da içinde bulunduğu bir yapılanma ihtiyaç, talep ve beklentiler konusunda daha hızlı çözümler üretecektir” dedi.

Lojistik yönetimi yapılamadı

Yaşar Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Pervin Ersoy Ataç ise, afet toplanma alanları için açık hava yerine alternatif mekanların düzenlenmesi gerektiğine vurgu yaptı. Aytaç, “6 Şubat’taki en büyük sıkıntı lojistik yönetimin olmamasıydı. Lojistik başarılı yürütülürse afet yönetimi yüzde 85 başarılı olur. Afet yönetimi hazırlık döneminde önceki afetlere bakılarak planlama yapılmasıdır. Afetle ilgili eğitimler de alsak bunu unutuyoruz. Afet lojistiğinde tedarikçilerle anlaşmalar, hububat gibi ürünlerin saklanması çok önemli. İzmir depreminde de trafik sıkıntısı yaşadık. Anında müdahale aşamasında en önemli nokta yardımların hızlı ve doğru kategorize edilmesi. Afet lojistiğinde zaman insan hayatına denk geliyor. 6 Şubat’taki depremde karayolunu kullanamadık ve deniz yolunu gündeme getirildi. Afet toplanma alanlarının açık olması, hijyen gibi konularda sıkıntı yaratıyor. Bunun yerine güvenli hale çevireceğimiz okullar, üniversiteler ve spor salonları kullanılabilir” diye konuştu.