SON DAKİKA
Turizm Pazartesi 04 Nisan 2022 02:50

BÜYÜLEYİCİ MAURİTİUS

Eminim kimimiz farkındayız ama kimimiz de farkında değil. Her geçen gün insan ve doğanın bir parçası olmaktan uzaklaşıp teknolojiye teslim oluyoruz. Oysa bizim için en sürdürülebilir yaşamın temeli doğal hayattan kopmayıp doğa ile bütünleşmektir

Büyüleyici Mauritius

Deniz DİKMEN

Bu yazımda sizi Mauritius Adası gibi muhteşem bir doğal lokasyona davet edip size oradaki doğal güzelliklerden bahsetmek istiyorum.

Cennetin bazen çok yakınımızda olduğunu görmeyip arayışlar içinde oluruz. Oysa, her şeyden önce sadece gözlerimizi, kulaklarımızı biraz açmamız gerekiyor.

Çok özel bir vesile ile ailece Mauritius Adası’nı keşfetmeye karar vermiştik ve İstanbul’dan Dubai üzerinden uçarak uzun bir yolculuğun ardından on gün tatil yapacağımız Mauritius Adası’na varmıştık.  İsteğimiz her şeyden uzaklaşmak, dinlenmek, doğa ve özellikle muhteşem bir denizle baş başa kalmak ve huzur bulmaktı. Sezonun haricinde gittiğimiz için olabildiğince de adanın kalabalık olmamasını hayal ediyorduk.

Muhteşem pırıl pırıl bir hava ve sessizlik bizi karşılamıştı havalimanında. Heyecan içinde kiralık aracımızı teslim almıştık ve otelimizin yolunu tutmuştuk. Şeker kamışı tarlaların içinden adanın güney kesiminde bulunan güzel otelimize ulaşmıştık ve otelin personeli bizi serin tropikal bir içecek ile karşılamıştı.

mauri-5

Bir ada ülkesi

Mauritius Adası, Afrika anakarasından yaklaşık iki bin kilometre uzaklıkta olup Hint Okyanus’ta bulunan bir ada ülkesi ve bir buçuk milyon nüfusa sahip.

Ada, ilk olarak Arap denizciler tarafından keşfediliyor ve dönem dönem Portekiz, Hollanda, Fransız ve en son İngiliz sömürgesi haline geliyor. 1968 yılında ise Mauritius Adası bağımsızlığına kavuşuyor.

Ülkenin yüz ölçümü 2000 kilometrekare civarında ve biz aracımızla olabildiğince adanın birçok bölgesini gezmeyi ve görmeyi hedefliyoruz.

Adanın güneyi, kuzey, doğusu batısı hepsi birbirinden farklı coğrafyalara sahip.

Öncelikle kendiniz burada araç kullanacaksanız çok dikkatli olmanız gerektiğini ifade etmeliyim. Bazı yollar tenha, oralarda araç kullanmak hiç zor değil fakat bazı bölgelerde araçların daha yoğun olduğu yerlerde, özellikle gece, araç kullanmak çok zor çünkü yerli halk deli gibi araba kullanıyor.

Çalışma hayatımızdan o kadar yorulmuşuz ve güçsüz kalmışız ki, ilk bir kaç günümüzü tesisimizde dinlenerek ve enerji depolayarak geçiriyoruz.

mauri-1

Güneş bir başka doğuyor

Deniz kenarındaki devasa bahçemiz tropikal ağaçlarla donatılmış. Sahilimizde bu muhteşem ağaçların arasından sabahları güneş bir başka doğuyor. Kahvaltımızı muhteşem koylarımızdan birinde yapıyoruz. Deniz mis gibi... Öğleye doğru ise deniz sporları merkezimize gidip her gün hiç bıkmadan tekne ile açılıp şnorkel yapmaya gidiyoruz. Buranın denizi mercanlarla balıklarla dopdolu ve onları seyretmeye gerçekten doyum olmuyor. Akşamüstü ise katamaranımız ile koyumuzda tur atıyor ve denize giriyoruz. İsteyen deniz kayağı yapabiliyor ama çevredeki akıntılar nedeniyle fazla açılmak mümkün değil.

Bir kaç gün kendimize geldikten sonra keşif turlarına başlıyoruz. Adada da görülecek çok şey var.

Keşiflerimize adanın güney sahillerinden başlıyor ve batı sahillerine doğru uzanıyoruz. Küçük küçük yerleşimleri olan köylerden geçiyoruz.

Her yer yemyeşil, sahil kesimleri bomboş ve sadece ağaçlardaki yaprakların hışırtısı duyuluyor. Hava biraz rüzgarlı ve bir anda yağmur bastırıyor. Bel Ombre mevkiinde yolun kenarında durup yağmurun biraz dinmesini beklemek istiyoruz. Arabanın camlarından dışarıya bakınca “Bistro Anvers” adında küçük bir işletme fark ediyoruz ve hemen işletmenin yola bakan kısmında kendimize oturabileceğimiz güzel bir yer ayarlıyoruz. Saçaklardan hızlı yağan yağmurun damlaları süzülüyor. Bir yandan dışarıyı izlerken büyük bir keyif ile bize ikram edilen karidesleri, patatesleri ve kahvelerimizi tüketiyoruz. Yağmurun ve toprağın kokusu muhteşem. Tropikal yağmurlarını oldum olası çok severim. Yağmur dinince aracımıza binip yolumuza devam ediyoruz. Mauritius ’ta işte bu anları mesela hiç unutamam. Nasıl duru bir doğa olayıydı bu yaşadığımız.

mauri-2

Yunusların arasına dalış

Yolumuza devam ettiğimizde ise, meşhur batı sahillerine, Le Mourne ve Flic and Flac bölgesine varıyoruz. Buralarda genelde büyük otel zincirlerini görmek mümkün, denizin kalitesi muhteşem. Turistler genelde bu sahillerde bolca vakit geçirip denizin olanaklarından faydalanıyorlar.

Bizler de bir gün sabah saatlerinde burada lokal bir ekiple buluşup küçük bir sürat teknesiyle denize açılıyoruz. Mercan resifin dışına çıkıp yaklaşık iki bin metre kadar derinliği olan bu deniz kesiminde büyük bir yunus sürüsüne denk geliyoruz ve birbirimizi dalgalarda kovalıyoruz. Ara ara tekneyi durdurup yunusların arasına dalıyoruz. Denizin derinliklerinde bu muhteşem hayvanları izliyoruz. Yanımızdan, altımızdan onlarcasının geçip gitmesini izliyor ve o incecik seslerini işitiyoruz. Doğa ne kadar güzel ve ihtişamlı. Belki ben yunusları ve denizi çok sevdiğimden, belki mübalağa ettiğimden ama benim için bu özel günümde yunuslarla birlikte bu açık denizin koynunda yaşadığımız deneyim olağanüstüydü gerçekten.

Arka planda adanın o harika panoraması var. Güneş pırıl pırıl parlıyor.

Öğleden sonra tekneyle dönüşe geçtiğimizde denizin rengi zümrüt yeşili ve mavi tonlarında sürekli renk değiştiriyor ve çeşit çeşit mercanları ve içindeki balıkları görme fırsatımız oluyor.

Diğer bir gün ise gene küçük bir deniz yolculuğu yapmak üzere önce aracımızla Mahebourg’a gidip oradan katamaranımıza biniyoruz. Bu sefer adanın doğu kesiminden kuzeye doğru tırmanıp Iles Aux Cerfs Adası’na varıyoruz. Yol boyunca Mauritius Adası’nın doğu kesiminin siluetini izlemek çok keyifli. Yamaçlar yemyeşil bitki örtüsü ile kaplı ve denizin açık türkuaz ve açık yeşil tonlarıyla müthiş bir uyum içerisinde.

mauri-3

Yoğun akıntı var

Adaya varıncaya kadar bir iki yüzme molası veriyoruz fakat mercanlara dalmak ve burada yüzmek epeyce efor gerektiriyor çünkü denizdeki yoğun akıntı sizi çok çabuk alıp götürebiliyor.

Iles Aux Cerfs Adası’na vardığımızda buradaki güzellikte apayrı. Bu mavi ve yeşil doğanın içinde adanın içine gizlenmiş bembeyaz kumsalları takdire şayan gerçekten.

Cennet yeryüzünde aslında derler ya gerçekten öyle. Burası dünyanın cennet köşelerinden bir tanesi kuşkusuz. Bütün bir gün bu bölgede güler yüzlü yerlilerle, harika ikramlarla, ıstakozlar, salatalar, karidesler, balıklar ve harika müzik ritimleri eşliğinde çok keyifli bir ambiyansın içinde günümüzü geçiriyoruz.

mauri-4

Çevredeki diğer tekne ve katamaranlar da ayrı bir göz zevki.

Diyorum ya, güzellikleri görmek ve içinizde hissetmek için bazen sadece duyularınızı açmanız yeterli. Neler görüp, duyup, kokusunu alıp hissedeceksiniz...

Bu güzel günün ardından akşamüstü Mahebourg ve dolayısı ile otelimize dönmekte ayrı bir keyif.

Daha Mauritius Adası ile ilgili gezilecek görülecek ve dolayısı ile anlatılacak çok şey var.

Onları da ayrı bir yazımda sizinle paylaşmak isterim.

Günümüzde Mauritius Adası’nı hatırladıkça yüzü gülen yunuslarımı ve denizin derinliğinde bize seslenişleri aklıma gelir.

Sanki bizi o muhteşem koylarda bekliyorlar gibi. Onlara bir gün kavuşmayı ne çok isterim.