Deniz DİKMEN

Avustralya turumuz dahilinde North Queensland eyaletine bağlı ve Avustralya’nın kuzey batısında bulunan Cairns şehrine uçuyoruz. Burası çok özel bir bölge. Çünkü dünyanın altı yüz milyon yaşındaki en eski yağmur ormanlarına ve en uzun mercan resifine ev sahipliği yapıyor. 

Resifler, denizcilik terminolojisinde kaya, kum ve deniz canlılarının birikimleriyle suyun med-cezir halinde yaklaşık on bir metreden daha az sığ alanlardaki oluşmuş sualtı yapılarıdır ve kumun birikimleri, dalgaların kayaların üzerinde bıraktığı erozyonla ve diğer doğal etkileşimlerle örneğin tropik denizlerdeki en çok bilinen mercan resiflerini oluşturur.

2300 km uzunluğunda

Yaklaşık iki bin beş yüz resif ve dokuz yüz adadan oluşan ve adı ‘’Great Barrier Reef ‘’diye geçen Avustralya’nın bu mercan resifi yaklaşık iki bin üç yüz kilometre uzunluğunda  ve dünya yeryüzünde en büyük ekosistem ve en büyük tek parça canlı organizma. Denizi ve denizaltını, yüzmeyi, dalmayı ve doğayı seviyorsanız burası tam bir cennet!

Cairns’den yola çıkarak araçlarımızla yaklaşık bir saat kıyı boyunca kuzeye doğru yol alarak yaklaşık dört bin nüfusa sahip küçük bir kasaba olan Port Douglas’a varıyoruz. Aylardan Şubat ve güney kürede şu an bahar ayları yaşandığı için hava muazzam güzel, güneşli ve tam bir deniz havası var.

Limanda ‘’Quicksilver ‘’adındaki organizasyonun deniz aracı bizi bekliyor.

Muhteşem bir doğa harikası

Çok heyecanlı ve çok neşeliyiz. Hepimiz için bir rüya gerçek oluyor. Çantalarımızda rengarenk mayolar, deniz gözlükleri, güneş kremleri ve şapkalar deniz aracına biniyoruz ve resifin dış kısmına denk gelen yaklaşık doksan dakikalık bir mesafede olan Agincourt Reefe gidiyoruz.

Avustralya’nın bu büyük resifi dört yüz çeşit mercan tipi, yüz çeşit denizanası, üç bin çeşit salyangoz, deniz kestanesi gibi yumuşak hayvan, beş yüz çeşit solucan, bin altı yüz çeşit balık, yüz otuz çeşit köpek balığı ve vatoz, otuz çeşit balina ve iki yüz kırk çeşit kuş türü ile muhteşem bir doğa harikası.

Büyük Resifin iç kısımları ortalama otuz beş metre derinlikte olurken dış kısımlar ise iki bin metre derinlikte bile olabiliyor.

Quicksilver organizasyonu bizi kendilerine ait denizdeki bir yüzme ve dalma istasyonuna götürüyor. Burada rahatlıkla her türlü dalış ekipmanı bulabiliyorsunuz. İstasyonun çevresi çelik bir çit ile çevrili olduğu için yırtıcı veya zehirli hayvanlara karşı koruma altındasınız ve rahatlıkla aktivitelerinize devam edebilirsiniz. Kimi ziyaretçi cam denizaltı teknesine binip denizin derinliklerine iniyor, kimisi özel oksijen maskeli kıyafetlerle keşfediyor denizin dibini. Kimisi de bizim gibi şnorkel takımını takıp şnorkel yapmaya başlıyor ve bazı ziyaretçiler ise istasyonun hemen yanındaki rengarenk kocaman balıklarla oynuyor.

İstasyon harika. Bütün gün burada rahatlıkla yüzüp resifi keşfetmeniz için herşey düşünülmüş. Bizlerde hemen kendimizi bu harika masmavi, ılık sulara bırakıp mercanlara dalıyoruz. 

Denizin altı rengarenk

Mercanların biçimleri denizin altında çeşit çeşit ve rengarenk, daha önce hiç görmediğimiz tarzda ve desenlerde balıklar ve deniz hayvanları var, sürekli irili ufaklı renkli balık sürüleri yanınızdan geçiyor. Bazı hayvanlar prehistorik dönemlerden kalma ve o günden bu yana hiç değişmemiş ve geçitleriyle bize adeta bir şölen yaşatıyorlar.

Burası bambaşka, nefes kesici güzellikte sessiz, masmavi bir dünya. Suyun enerjisi de çok güzel, bedeninize ve ruhunuza yumuşacık dokunuyor ve yorgun vücudunuza terapi etkisi yapıyor.

Burası bana uzayın sonsuzluğunu da hatırlatıyor.

Bu eşsiz denizaltı dünyasına hiç bir şekilde doyum olmadığı için akşam vakti tekrar dönüş yolumuza geçinceye kadar hiç denizden çıkmıyoruz ve burada olmanın her dakikasını değerlendirmek istiyoruz. Tahmin edebileceğiniz gibi, mutluluğumuz tarifsiz.

Dünyanın bugün yedi harikasından biri sayılan ve 1981 senesinden bu yana özel evrensel doğal değeri dolayısı Unesco Dünya Mirası olarak da kabul edilen bu olağanüstü resifi keşfetme imkanımız oldu ve doya doya resifin derinliklerine dalıp güzelliklerini içimize çektik.

Küresel ısınma zarar veriyor

Akşamüstü dönüş yolumuzda bir lokantada açık büfe yemek hazırlanmış. O kadar acıkmışız ki, o harika büfeden leziz balık ve deniz ürünlerini yerken, dostlarla günün yorumlarını yapıyor, harika sohbetlerle yüreğimiz mutlulukla dopdolu Port Douglas’a geri dönüyoruz.

Son senelerde ise maalesef resifler ve buradaki tüm canlılar iklimin ısınmasından dolayı çok zarar görmeye başladı. Suyun bir iki derece bile ısınması mercanların ağartmasına ve ölümüne sebep olabiliyor. Tabii ki sadece mercanlar değil tüm ekosistemi çok ciddi biçimde bu durumdan olumsuz etkilenebiliyor ve ilgili kurumlar bu dünya harikasını korumaya çalışıyorlar.

Bir gün olurda bu bölgeye gelirseniz mutlaka büyük resifi de kendi gözlerinizle keşfetmek için bu günübirlik turlara mutlaka katılmanızı ve keyfini çıkarmanızı tavsiye ederim.

Kesinlikle çok seveceksiniz.