Deniz DİKMEN

Bir yılın daha sonuna geliyoruz ve pandemi dönemi nerdeyse ikinci yılını dolduruyor. Dünya çapında zor iki yıl. Sanırım küresel anlamda herkes bu durumdan çok bunaldı ve bu süreci yine de en iyi şekilde atlatmaya çalıştı. Bu sebeple yeni bir yıla girerken her şeye rağmen tüm güzel enerjimizi içimizde toplamayı ve umut dolu geleceğe bakmamızı istiyorum.

Bu nedenle sizi dünyanın belki bize en uzak noktalarından birine Güney Avustralya’ya ve dünyanın en güzel sahil rotalarından birine , “Great Ocean Road” a götürmek istiyorum.

İstanbul’dan hareket ederek toplamda yaklaşık yirmi iki saatlik bir yolculukla Avustralya’nın en güneyinde bulunan kentine, Melbourne’e uçuyoruz. Avustralya kıtasında olmak çok heyecan verici ve bizi bekleyen her türlü macerayı büyük bir merak ile bekliyoruz.

Melbourne Müzesi

Gece Melbourne’de otelimizde dinlendikten sonra ertesi gün şehrin merkezini geziyoruz. Federation Square, tam Flinders Street ve Swanston Street arasında bulunan oldukça büyük bir meydan ve Melbourne şehrin kalbinin attığı yer. Burada birçok müze, galeri, kafe ve restoran bulunuyor ve size Avustralya'nın nasıl bir yer olduğu konusunda ilk intibaı veriyor. Birçok ziyaretçi Eureka Tower Skydeck’e çıkmayı ve kenti kuşbakışı izlemeyi de çok seviyor. Melbourne Müzesi de bu mevkide önemli bir mekan. Seksen bin metrekare üzerinde yaklaşık 16 milyon tarihi parça sergileniyor bu müzede ve bu nedenle bu müze güney kürenin en büyük müze olma statüsüne sahip. Buradan yakında bulunan ve güney kürenin en büyük açık hava pazarı olma özelliğine sahip Queen Victoria Market’e gidebilirsiniz. Eskiden bildiğiniz bir pazar yeri olan bu mekan zaman içinde çok turistik olmaya başlamış ve günümüzde gıda ürünlerin yanı sıra turistik eşya, Aborjinlerin kullandığı didgeridoo müzik aletleri ve el sanatı objeleri satmaya başlamış Melbourne'de mutlaka “City Circle Tram” adındaki tramvaya da binmelisiniz. Bu tramvay ücretsiz ve sizi kentin merkezinde ring yaparak her yere kolaylıkla ulaşmanızı sağlıyor. Merkezde Flinders Street, Flinders Train Station ve yakındaki St Pauls Katetrali’ni gezebilirsiniz.

Dünyanın en güzel rotasından biri

Elbette yakındaki hayvanat bahçelerini de ziyaret edip Avustralya’ya has endemik hayvan türlerini de tanıyabilirsiniz. Yarra nehrin kenarında yürüyüşler yapabilir veya nehirde bir tekne turuna da çıkabilirsiniz.

Ertesi gün için oldukça heyecanlıyız çünkü yoğun bir gün bizi bekliyor. Melbourne’dan yola çıkarak yaklaşık 240 kilometre uzunluktaki ve dünyanın en güzel sahil rotalarından biri sayılan “Great Ocean Road” boyunca yol yapacağız. Bu sahil yolu Torquay’de başlayıp Allansford’da bitiyor ve tarihi itibarı ile dünyanın en büyük savaş anıtı sayılıyor.

Great Ocean Road yolun yapımı 1918 de I. Dünya Savaşı’nın sonuna doğru başlıyor. O güne kadar burada yol yok. Ya deniz yoluyla bu bölgeye ulaşım sağlanıyordu ya da Avustralya’nın  “bush” bölgelerinden dediğimiz balta girmemiş çalılık ve ormanlık bölgesinden geçerek çok meşakkatli bir şekilde bu bölgeye ulaşmak durumunda kalıyordunuz.

1918 yılında ise hükümet yaklaşık üç bin askeri bu sahil yolun yapımı için görevlendiriyor ve  I. Dünya Savaşı’nda ölen Avustralyalı asker arkadaşlarının anısına bu yol çalışmasına böylece başlanmış oluyor. Askerler vahşi doğal şartlar dolayısı ile ayda ancak üç kilometre yol açabiliyorlar ve bu sahil yolunun yapımı böylece 1932 yılına kadar sürüyor.  

Denizde dikkatli olmak lazım

Bizler ise “Great Ocean Road” yolun bu hikayesi aklımızda aracımızla bu tarihi güzergahta 240 kilometre yol yapıyoruz. Coğrafyası, deniz manzaraları o kadar güzel ki, insan gözünü alamıyor. Fazla insanın olmayışı da çok güzel. Her yer çok bakir görünüyor. Sırasıyla Bells Beach, Appollo Bay, Maits Rest Rainforest, Cape Otway, Twelve Apostles, Loch Ard Gorge, London Bridge, Port Fairy’ye gidiyoruz. Ara ara aracımızdan inip manzaraları seyrediyoruz, kumsal olan bölgelerde deniz kenarında yürüyüşler yapıyoruz. Denize girenlerde var fakat deniz biraz hırçın ve gel git akıntısı oldukça kuvvetli. Dikkatli olmak lazım. Bu bölge aynı zamanda zaten “Shipwreck Coast” diye geçiyor çünkü denizin hırçınlığından burada zaman içinde epeyce batan gemi olmuş. Bu bölgenin coğrafyası ve sahili bana fazlasıyla Güney Afrika kıyılarını hatırlatıyor. Gün boyunca mis gibi havada Avustralya kıtasının güney kıyılarında olağanüstü bir sahil yolculuğu yaşıyoruz.

Akşamüstü ise dönüş yoluna geçiyoruz çünkü akşam için çok özel bir programımız var .Bu sefer hedefimiz Melbourne şehrin 125 kilometre güneydoğusunda bulunan Philipp Island Adası .Burada çok güzel bir serüven bizi bekliyor. Bölgede Philipp Island Ulusal Parkı ‘na varıyoruz ve burada sahile çok yakın oturma platformlarında yerimizi alıyoruz.

Akşam serüveni

Yemek, içmek, çöp atmak, yüksek sesle konuşmak burada yasak ve her yerde disiplinin bozulmaması için görevliler var. Her sene üç buçuk milyon ziyaretçi bu bölgeye geliyor ve bu harika akşam serüvenini izliyor. Diyeceksiniz ki bu serüven nedir?

Her akşam tam gün batımı saatinde bu bölgede yaşayan penguen kolonileri okyanustan gelip sahildeki kayalık bölgeye ulaşıyorlar ve gün boyu avladıkları ve gırtlaklarında sakladıkları balıkları kendilerini burada bekleyen yavrularına ulaştırmaya çalışıyorlar. Bu kıyı şeridinde otuz iki bin civarında penguen yaşıyor ve her akşam okyanustan sahile ulaşıp buradan minik minik adımlarla ve küçük gruplar halinde kendilerine seslenen yavrularının yanına gidip onları besliyorlar. Yavrusuna ulaşmak için bazı penguenler karada adeta üç, dört kilometre kadar yol kat etmek durumunda olabiliyor. Biz ise oturduğumuz platformlarda çok sessizce penguenlerin bu harika doğa gösterisini izleme fırsatı bulmuştuk ve inanılmaz etkilenmiştik.

Gecenin bir vaktine kadar gruplar şeklinde gelen penguenleri ve yavrularına kavuşma sahnelerini izlemiştik. Her penguen kendi yavrusunu binlerce yavru arasından sesinden tanıyabiliyordu. İnanılmaz güzel bir deneyimdi.

Mutlu seneler

Senenin bu son haftasında bu çok uzaklarda olan doğa harikalarını size neden anlattım?

Yeni yılda enerjilerin pozitif olmasını, yollarınızın açık ve böyle güzelliklerle dopdolu olmasını ve hayatlarımızın bir nebze normalleşerek dünyanın ta öbür ucuna gidecek kadar sağlıklı olmasını diliyorum.

Yeni yıl yeni kısmetleriyle, sağlıkla, mutlulukla, bereketiyle ve güzel günleriyle gelsin.

Bu vesile ile yeni yılınızı yürekten kutlar, bol seyahat edebileceğiniz günler ve gene seyahat yazılarımda bu köşede sizinle buluşmayı temenni ederim.

Mutlu seneler!