SON DAKİKA
Gastronomi Cuma 23 Nisan 2021 02:25

ANADOLU LEZZETLERİ

Yerel yatırımcı ve e-ticaret erbabı, genç girişimcilerimizle, şehirlerimizde ev ve iş yerlerimizde.

Anadolu lezzetleri

Ülkemin lezzetlerine aşığım. Her gün, her yerinden yeni yeni ürünler ve lezzetler fışkırıyor.

Bu lezzetler, eğitimli ve genç kardeşlerimiz tarafından bulunuyor, üretiliyor ve sofralarımıza geliyor.

Bildiğimiz ürünler çeşitleniyor, kaliteleri yükseliyor, insan sağlığına bilmediğimiz, faydaları ve özellikleri ortaya çıkarılıyor.

Bu çalışmaları sosyal medyadan ve yayın organlarından ısrarla ve takip ediyorum. Beğendiklerimi ve öğrendiklerimi, değerli okurlarımızla paylaşmaktan ise, ayrı bir heyecan duyuyorum.

Hey gidi günler hey; Bundan 15-20 sene öncesine kadar, evimize aldığımız çilekleri defalarca sudan geçirirdik. Neden mi? Üzerlerindeki topraklar iyice süzülsün diye. Hatta güzelim çilekler, yıkanmaktan pörsürlerdi. O yıllarda Almanya'da ise, çilek tarlaları özel bir tekstille kaplanır, fideler aralarından çıkarılarak, toprağa değdirilmeden yetiştirilirdi ve manavdan alındığı gibi de yenirdi.

Bugün ise, ülkemizdeki seralarda, topraksız salkım salkım tertemiz çilekler, muzlar ve daha neler neler yetiştiriliyor ve ihraç dahi edilebiliyor.

Arada, daha çok konu var, biliyorum ve onları da gelecek haftalara bırakarak Zeytinyağı konumuza gelelim.  Ne mutlu bize ki, dünyanın en güzel ülkesinin, en şanslı insanlarız.

Her semavi dinde kutsal addedilen, zeytin ağacının meyvesinden alınan, bu mübarek yağ; Biz lezzet erbabının olmazsa olmazıdır.

Her nimetle; deniz ürünleriyle, et ürünleriyle, süt ürünleriyle her türlü sebze ve bakliyat ile birlikte kullanılan, sıcak ve soğuk tüketilebilen, ekmek batırılarak yenmesine, doyum olmayan bu yağı, hem lezzeti, hem sağlık açısından şifası için mutlaka tüketmeliyiz.

Özellikle, zeytinyağına aşık, Türkiye'deki ilk "zeytinyağı degüstasyonu'nu" (tadım ve değerlendirme), 1998'de Pera Palas’ta, rahmetli kardeşim, "gerçek gurme" gastronom ve yazar Tuğrul Şavkay'la yapmış bir kişi olarak, teşviklerle ve genç girişimcilerin zeytinciliğe yönelmesiyle, zeytin ve yağ çeşitlerinin artması karşısında, şaşırmamak elde değil doğrusu.

Ülkemizde; 1967 yılından bu yana uygulanan, zaman zaman yeni tebliğlerle güncellenen ve en son Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca, 2010 yılında Resmi Gazetede yayınlanan: Türk Gıda Kodeksi Zeytinyağı ve Prina Yağı tebliği ile bugün kullanılan "yemeklik zeytinyağın" standardı belirlenmiş.

Buna göre: Üretim yöntemi açısından 4 ana sınıfta toplanmış. Doğal yani naturel zeytinyağı, rafine zeytinyağı, riviera zeytinyağı ve çeşnili zeytinyağı adları verilmiş. Ayrıca: Naturel zeytinyağlar, kendi aralarında oleik asit cinsine göre (100 gram da 0.8 gramdan fazla olmayanlarına) "naturel sızma" naturel birinci ve naturel ikinci denmiş. 

Naturel sızmalara da kendi aralarında: 

Erken hasat, soğuk sıkım, organik sıkım, taş baskı gibi isimler verilmiş.

Oleik asit oranları da; yükselen kaliteyle birlikte 0.3'e kadar düşürülmüş.

Sektördeki bu başarıyı kutluyorum. 

Market reyonlarında ve şarküteri mağazalarında çoğalan zeytinyağı markalarını, farklı şişe ve ambalajları görmekten mutluluk duyuyorum. 

Ancak, daha gidecek çok yolumuz var, onları da önümüzdeki haftalarda, hem Radiobir'de konuşacak, hem de gazetemiz Analiz'de yazacağız, inşallah.


ABONE OL