SON DAKİKA
Turizm Pazartesi 26 Temmuz 2021 02:00

ALP DAĞLAR'INDAN GELEN GÜZEL YANKILAR!

Doğayı, sadeliği, yeşili, yüksek dağları bazen özler misiniz? Bu yazımda sizi muhteşem Alp dağlarına götürmek isterim. Bir çoğunuz Alp Dağlarını belki kış sporlarını yapmak için kış mevsiminde ziyaret eder, oysa ben harika bir sonbaharda Almanya -Avusturya sınırındaki dağlarda neler yaptığımı sizinle paylaşmak istedim

Alp Dağlar'ından gelen güzel yankılar!

Yolumuz bu kez Almanya’nın Bavyera Eyaleti’nin doğu yakasında bulunan ve Allgaeu ilinde olan Fuessen kentine düşüyor. Sene boyunca burası çok güzel ama sonbaharda Eylül ve Ekim aylarında havanın özellikle hep çok güneşli olduğu söylenir. Bu gidişimizde Bavyera’ya has minik bir butik otelde kalıyoruz.  Otelin iç dekorasyonu yöreye uygun olarak ahşap koltuklar, oturma köşeleri ve çiçek desenli minderlerden oluşuyor. Mis gibi doğanın içindeyiz ve çevrede görülecek o kadar çok şey var ki.

Buradaki otellerin özel bir servisi var. Örneğin, burada kaldığınız zaman size ücretsiz günlük turlar organize ediyorlar.

alp-3

Kayıt yapılması gerekir

Çevreyi en güzel şekilde gezmeniz ve tanımanız için sizi bir rehbere yönlendiriyorlar ve turun ulaşımını sağlıyorlar. Siz sadece hangi tura katılmak istediğinizi ilgili rehbere bildirip kayıt yapıyorsunuz.

İlk günümüzde Tirol bölgesindeki Hahnenkammbahn Hoefen’deki teleferikle dağlara çıkıyoruz. Burası müthiş güzel bir yürüyüş alanı. Hiking yapmayı sevenler için harika bir fırsat.

Değişik uzunlukta ve zorluk derecelerinde rotalar burada sizi bekliyor. Dağlık alanlarda minik patika yollarda, doğa ile baş başa uzun çeşit çeşit hiking turları yapabilirsiniz. Bizde bu keçi yollarından birini seçip yürüyüşümüze koyuluyoruz. 

Yaklaşık üç saatlik bir yürüyüş rotamız var. Hava bizden yana, günlük güneşlik. Etraftaki fauna inanılmaz bakir ve çeşidi çok bol bitkilerden oluşuyor. Epey uzun bir süre yürüdükten sonra ormanlık bir alana geliyoruz ve uzaktan bir müzik sesi kulağımıza çalınıyor. Önce müziğin nerden geldiğini anlayamıyoruz. Fakat patikamızda yürüdükçe müziğin sesi yakınlaşıyor ve son bir dönemecin ardından yolumuzun üzerinde bulunan muhteşem panoramaya sahip bir dağevine vardığımızı anlıyoruz. Ve bu müziğin dağ evinin bahçesinden geldiğini fark ediyoruz.

Dağevimizin lokasyonu bir hayal gibi. Bu güzel mekan çevredeki tüm dağlara hakim, bir yamaca kurulmuş bir noktada ve dağların yanı sıra, upuzun yemyeşil vadilere ve vadinin içindeki şahane mavi tonunda bir buzul gölüne bakıyor.

alp-4

Alp’in kanunları

Dağevin önünde masal evlerindeki gibi kocaman yeşilliklerin içinde bir bahçesi var. Bahçenin ucunda platformun üzerinde bir orkestra kurulmuş canlı yöresel Alman dağ müzikleri çalıyor.

Ziyaretçiler ise tahta banklara oturmuş, neşeyle bir yandan şarkılar söyleyerek orkestraya eşlik ediyor. Diğer yandan leziz yerel yemeklerden tadıp, biralarını içiyorlar.

Ortam çok şen ve çok keyifli. Müzik ve şarkılar dağların yamaçlarından yankılanıyor. Ambiyansı anlatamam, o kadar doğal ve etkileyici ki.

Bizde bu şahane bahçenin içinde kendimize bir yer bulup, “Knoedel” dedikleri çeşit çeşit hazırladıkları kocaman patates toplarından ısmarlıyoruz, yanına da tabii ki böğürtlenli sos.

Yürüyüşümüze değdi ve bu neşeli topluluğa eşlik etmenin büyük keyfini yaşıyoruz.

Bir diğer gün ise bir gece yürüyüşüne katılıyoruz. “Richard” adında yaşlı bir dağcı bize rehberlik edecek. Akşam saat altı gibi buluşuyoruz. Richard belki yetmiş yaşında ama inanılmaz dinamik ve deneyimli bir dağcı. Belli ki gençliğinden bu yana bu Alp dağların kanunlarını ve yollarını ezberlemiş.

alp-1

Fenerler aydınlatıyor

Hafif bir alacakaranlık var ve sadece başımızdaki fenerler bizim yolumuzu aydınlatacak.

Yola başlarken Richard bize “Şu an neredeyiz biliyor musunuz” diye sorduğunda cevap veremiyoruz. Bir anda kendisi yürüyüşe başlayacağımız geniş patikanın yol kenarındaki çalıları bir kenara doğru itip bize aslında antik bir Roma yolunda olduğumuzu ve Romalıların Alp Dağlarında İtalya’dan başlayarak ta İngiltere’ye geçiş bölgesine kadar ne çok yol yaptıklarını ve şu an birçoğunun ormanlarda bitki örtüsü ile kaplı olduğunu anlatıyor. Çalıların arasında antik yolun hiç bozulmamış yapı taşlarını görüyoruz. Gece boyunca yaklaşık on kilometre kadar zifiri karanlık ormanın içinde yürüyoruz ve sadece ormandaki hayvanların yankılanan seslerini dinliyoruz. Farklı bir deneyim.

alp-5

Sürpriz bizi bekliyor

Yürüyüşümüzün sonunda muhteşem bir sürpriz bizi bekliyor. Bir anda kendimizi Schwansee gölünün kenarında buluyoruz ve dolunayda karşımızda Neuschwanstein ve Hohenschwangau Kalesi’ nin ışıklandırılmış manzarasını görüyoruz. Nefes kesici güzellikte bir panorama.

Richard burada piposunu yakıp bize bölgenin tarihi ile ilgili bilgiler veriyor. Bavyera eyaleti için burası çok önemli bir bölge.

Bu turumuzdan sonra Richard ile kurduğumuz dostluğumuz başka Alp Dağları gezilerimizde de devam ediyor.

Ertesi gün elbette Almanya’nın en meşhur ve Disney filmlerindeki masal şatolara örnek olmuş Neuschwanstein Kalesi’ni ve köyünü ziyaret ediyoruz. Bu kale ondokuzuncu yüzyıla ait tipik bir Bavyera şatosu ve zamanında kral ikinci Ludwig tarafından kullanılmış.

alp-2

Renkli freskler

Bira, beyaz sosis, meşin pantolonlar ne kadar Bavyera eyaletinin sembolleri var ise, buradaki eski köylerdeki ve kasabalardaki evlerin dış cephelerindeki renkli freskler de asırlardır buranın kültürel bir özelliği ve görmeye değer.

Genelde dini motifler veya yöreye ait dağ ve doğa ile ilgili ögeler veya tarihi sahneleri bu çok süslü evlerin duvarlarında görmek mümkün.

İlerleyen günlerde çevre gezilerimize devam ediyoruz ve Avusturya sınırında Garmisch-Partenkirchen şehrinin güneyinde bulunan ve Almanya’nın yaklaşık üç bin metre yükseklikteki en yüksek dağına Zugspitze’ye çıkıyoruz. Burada da karla kaplı dağ manzaralarını ve pırıl pırıl gökyüzünü izlemek harika.

Rotada sorun yaşamazsınız

Almanya’daki kafeler, bira bahçeleri ve her türlü restoranlar daima çok kaliteli olur. Bir yaz akşamı buradaki bahçelerde oturup harika bir kahve içip yanında Alman veya Avusturya pastası yemek veya bir bira bahçesinde oturup buz gibi bir bira yudumlayıp yanında yöresel ve rustik bir yemek olağanüstü. Her yer bakımlı olduğu ve turiste de azami ilgi gösterildiği için bu rotada hiç bir şekilde sorun yaşamazsınız.

Almanya’daki köyler, kasabalar, nehir kenarları, dağlar, ovalar, şehirler her daim her türlü gezmeye değer. Her yerde tarihi mekanlara ve gizlenmiş güzelliklere denk gelirsiniz. Gezmesi çok kolay ve keyifli bir ülkedir.

Bu yazımda sizinle farklı bir tatil deneyimini paylaşmak istedim. Kendim her zaman kalıplaşmış gezi modellerinden öte, farklı deneyimler yaşamak isterim ve yaşadığım zamanda bunun ne kadar yerinde bir yaklaşım olduğunu görürüm. Umarım bu yazım sizin için de farklı tatil deneyimleri için bir ilham olur.

Ben sizinle bu anılarımı tazelerken o yüksek Alp Dağları’nda orkestranın çaldığı müziğin ve doğanın sesleri yüreğimde yankılanıyor.