SON DAKİKA
EKONOMİ Pazartesi 16 Ekim 2023 02:43

"ACI REÇETE BEKLİYORUZ"

TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, enflasyonun Türkiye'yi diğer ülkelerden daha fazla acıttığını söyleyerek bu ortamda kredi faizlerinin iş dünyası için acı reçete olduğunu söyledi. Sönmez, çalışanların da refah kaybı yaşadığını vurgulayarak bunun da acı reçete olduğunu vurguladı

"Acı reçete bekliyoruz"

Mustafa DENİZ

Türkiye Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, hem işçi hem de işveren kesiminin yüksek enflasyondan canının yandığını söyledi. Sönmez, işverenin artan maliyetlerden, çalışan kesimin de artan giderlerinden dolayı refah kaybı yaşadığını belirtti. 

Ekonomide ciddi kararlar alındığını vurgulayan Sönmez “Son zamanlarda da özellikle ekonomi ayağında gerçekten ciddi bir bu konuda alınan kararlar var.  Başta bankacılık sistemlerindeki biraz daha sadeleştirilmesi ihracat noktasında kredi ile beraber destekleyebilmesi, yeni bazı sektörlere özellikle KGB noktasında duyumlarımız var. Tabi burada iş dünyasının faizlerinin yükseltilmesini asla istemez. Çünkü kredi olursa uzun vadeli yaparız ve işlerimizi genişletiriz ama iş dünyası şimdi söylemde değil eylemde de öngörülebilirlik istiyor. Bunun içinde artık birinin ekonominin ve iktisadı gereği olan piyasayı normale döndürmesi gerektiğini artık bizlerde istiyoruz. Burada en önemlisi kararlı ve karşılıklı bir şekilde bunların uygulanabilir ve özellikle ne yaparsak yapalım mutlak suretle yapısal reformlarımızı yapmamız lazım. Burada bir sanayici, yatırımcı, yurtdışında gelecek olan yatırımcı önünü görebilmesi lazım. Bir öngörülebilirliği görmesi lazım bunun içinde bir defa başta hukukun üstünlüğünü test etmemesi lazım. Bu olmazsa olmaz. Yine merkez bankası başta merkez bankası bu tür verilen kurumlarımızın gerçekten kendi işini yapmasını bağımsız ve şeffaf bir şekilde piyasa gereği ne ise işini yapması ve bu güven ortamının oluşması” dedi. 

Acı reçete bekliyoruz

“Bir acı reçete bekliyor musunuz” sorusuna karşılık Sönmez, ekonomide acı reçete beklediklerini ifade etti. Sönmez, “Acı reçetenin bedeli inşallah hiç olmaz temennimiz bu” şeklinde konuştu. 

 

Sönmez bu konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Bugün en basit örneği vereyim. Enflasyon sistemi bütün dünyada var ama bizim ülkemizde daha fazla acıtıyor. Şimdi ne oluyor ben krediyi kullanırken, %45 ve %50 biraz önce Melis Hanımın söylediğini söylüyorum. Ki piyasa duyumlarımız 60’lar falan bu bizim bir acı reçete ödememiz. Yine enerjiye ödediğimiz maliyet, işçi maliyetlerimizin artması, hammadde maliyetlerimizin artması tüm bunlar bizim için artı vergi noktasında da şimdi orda da bizim mutlaka çok tavana ve tabana adaletli bir yeniden vergi sisteminin gözden geçirilmesi lazım bu Sn. Cumhurbaşkanımıza da söyleyeyim bakanımıza da söyleyeyim. 

Şimdi bütün bunlar acı reçete tabi çalışan tarafından da bunun karşılığı var.  Onlarda neyle karşılaştı? Doğal olarak ev kirası arttı onunda kullandığı enerji, elektrik, arabasının yakıtı, çocuğunun okul giderleri, refah kaybı yaşadı. Bütün bunlar artık bu refah kaybı en büyük acı reçetemiz. Bugün tükettiğimiz gıda da artık seçici duruma düştünüz. Çocuğunuza aldığınız herhangi bir ihtiyacında da eksik duruma düştünüz. Dolayısıyla bunun tavanla yansımasıyla, tavana yansıması arasında bir fark olabilir ama hepimiz bundan payımızı alacağız.  Şunu beklemiyorum ama, hani böyle bir kasırga gibi yıkım, şu sektörden yüzlerce firma bu sektörden öyle bir şey beklemiyorum yani onu söyleyeyim. Ama endişelendiğim bir şeyler var mı var. Ben sorulara cevap vereyim samimi bir şekilde. Çünkü binlerce kobi bana gelip her gün kendileri ile ilgili bir şeyler anlatıyor. Rahatladı piyasa yavaş yavaş açılıyor.” 

Vadeler uzatılmalı

Vade uzatılmasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Sönmez şunları söyledi: “İşte ben ilk defa 36 ay duydum. İnşallah bu daha fazla 48 ay 60 ay olarak gider. Bunun yanında kredi verebilme yani kredi kesim noktasında firmaları sıkıştırmama gerektiğini düşünüyorum.  O da deprem bölgesiyle başlayan ama yine hemen hemen Türkiye’nin birçok farklı yerinde teminata dayalı kredi hikayesi ne yazık ki KGF ihtiyacımız var. O noktada biraz firmalarımız zorlanabilir. Pazardan alınmasından dolayı yatırımlarda borçlansalar da o borcun vadesinde ödemede zorlanma olabilir işçi maliyetlerinde yine aynı şekilde ciddi bir yük bindi ve iş gücü var fakat kapasiteyi kullanacak pazar yok. Orada bir sıkıntı olabilir. Yani bunlar bizim önümüzdeki günlerde endişelendiren şeyler.” 

Yatırım furyası yok

Firmaların işletme kredisine ulaşamadığını ifade eden Sönmez, Türkiye’de yatırım furyasının olmadığını ancak yatırım iştahının bulunduğunu dile getirdi. Sönmez, “Bu vadelerle yatırım yapacak durum yok. İşletme kredisinin ihtiyacı gecen yıl ile bu yıl arasında yüzde 200 değişti. Yani geçen yıl 5 milyon lira kredi kullanıyorsanız, bu yıl 15 milyon liraya ihtiyacınız var. Şimdi bir de buna stok maliyeti eklendi. Bu tedarik zincirinin kırılmasıyla pandemi sonrası aslında haftalık stok yapıyorlardı firmaların birçoğu, biz stok maliyeti çok bilmiyorduk oysa şimdi bundan dolayı stok maliyetini biliyoruz. Aynı şekilde piyasa vadesi de kısaldı. 5-6 ay olan piyasa vadesi şu anda 2 aylara bazı sektörlerde 3 aylara düştü. Bu da küçük ve orta ölçekli KOBİ’leri ciddi finans ihtiyacı doğurdu. İşimiz geliştirecek bir yatırım yapan firma var mı diyorsanız ben size yapmak isteyen bin tane sayarım. Yapan bir tane söylerim. Yani o heves var var ama o öngörülebilirlik henüz tam test edilmedi” diye konuştu. Sönmez, “Çok hassas bir dönemden geçiyoruz işin doğrusu. Önümüzdeki iki ay zor, doğru politikalarla enflasyona müdahale etmemiz gerek. Acı reçete dediğimiz durum budur. Asgari ücrete zam yaptınız. Sonrasında birkaç işletme kapandı, işçilerin bazıları çıkarıldı. Diğerleri biraz daha rahatladığını düşündüler. Yeniden zam geldi ve yine aynı döngü meydana geldi. Bu sarmaldan çıkmak zorundayız” şeklinde konuştu.

Üstünde durmamız gereken ilk şey kalkınma 

Türkiye ekonomisinin yüzde 60 kısmının asgari ücret ekonomisi üzerinde döndüğünü hatırlatan Sönmez, “Asgari ücretin iki temel parametresi var. Bunlardan biri satın alma gücü. Asgari ücretle çalışan kesimin hak ettiği yaşam standartlarına ulaşabilmesi. Ancak bu enflasyonist ortamda bu standartları sağlayamayız. Enflasyon bu seviyede olduğu sürece sonuç değişmez. 

İkinci konu ise Türkiye’nin asgari ücretle ilgili yapısal bir sorunu var.  Avrupa ülkelerinde ortalama yüzde 7’lik bir oran asgari ücret düzeyinde ücret alırken, Türkiye’de kabaca her iki çalışandan birisi asgari ücret ile geçinmektedir” dedi.

Enflasyonla mücadele ilk sırada olmalı

Ücret sarmalından çıkmak gerektiğini dile getiren Sönmez, “Bu mecburiyeti geride bırakmak, asgari ücretle çalışan kesimin oranını AB seviyelerine getirmek için yüksek katma değerli, yüksek teknolojili üretime odaklanmalıyız. Dolayısıyla bizim artık yüksek katma değerli, işin içinde yüksek teknoloji kullanımının olduğu bir modele geçmekten başka şansımız yok. Siz bu modele geçtiğinizde, bu çalışanları zaten asgari ücretle çalıştıramazsınız. Rakamları yukarı çekmek durumundasınız. Asgari ücret ancak bu şekilde ülkemiz için bir sorun olmaktan çıkar. Bu acı reçete diyelim ki enflasyon artışı kadar ücret artışı yaptı ki bu ücret sarmalı enflasyonu düşürmez, devamlı arttırır. Bende sizin gibi düşünüyorum. Aslında üstünde durmamız gereken şey kalkınma. “Enflasyonla mücadele ilk sırada olmalı” Buna mecburuz. Ne yazık ki marketteki fiyatlar gördüğünüz gibi değil. Tarladan aldığımız ve sattığımız ürünler işçilik maliyetini karşılamıyor. İnşaat sektöründe ise yevmiye 1000-1500 liraya çıktı. Böyle bir şeyin olmaması lazım. Bu sarmaldan çıkmalıyız.” dedi.

Orta Vadeli Program’ın (OVP) açıklamalarını değerlendiren Sönmez, Sönmez şu ifadeleri kullandı: “Enflasyonu 5-6 ayda düşürülme gibi bir metodu yok. Böyle bir şey için yeniden başlamak gerekli. Bu süreçte bu sarmalın süresi var. Biz bunu 90’lı yıllarda, 2001 krizinde ve 2002 sonrasında o süreç içinde gelen şeylerle beraber doğru kararlar 2007 ve 2008’e kadar tek haneli rakamlarla enflasyonu getirdi. Muazzam bir kaynak sağlandı yurtdışından. İnanılmaz bir yatırım furyası başladı. Gayri Safi Milli arsada gelirimiz 12 bin dolarların üstüne çıktı. Bütün bunlar 5-6 yıllık bir zaman içinde oldu. Tamamen doğru adımlarla. 2008’de bir yanlış adımla başlayan, konjektörü olarak ulusal ve uluslararası farklı birçok ülkenin yaşamış olduğu şeylerle beraber.” 

Enflasyon hepimizi bitiriyor

“Enflasyon gerçekten hepimizi bitiriyor” şeklinde konuşan Sönmez, doğru adımlar atılması gerektiğine vurgu yaptı. Sönmez, “Özellikle dijital ve yeşil dönüşüm odağında OVP’nin yapısal bir dönüşüm hedefi ortaya koyması, bunun için gerekli yasal, teknik, destek ve finansman dahil teşvik sisteminin gerekliliği vurgusunu değerli buluyoruz. İş gücü piyasasına yönelik ortaya konan bakış açısının da verimlilik temelli ve katma değeri yüksek emek çerçevesinde ele alınması gerektiğini geçmişten bugüne söylüyoruz. Her yıl üstüne katarak ilerlerseniz. Yeşil dönüşümde enerji verimliliği ile bu yıl yatırım olarak harcadığımız birkaç milyar bize 1 yıl içerisinde 20-30 milyar TL tasarruf sağlıyor. Önemli olan firmaların daha uzun vadeli finansman kaynağını elde etmesi. Sürecin ilerleyişi çok önemli” diye konuştu.

Süleyman Sönmez, “Kritik vadenin temelinin hukukun üstünlüğünün olması ve yargı bağımsızlığı çerçevesinde kurumlarımızın bağımsızlığı, şeffaflığı ve hesap verir bir yönetim anlayışının hakım kılınmasıyla hedeflerimize daha orta vadede ulaşacağımıza yürekten inanıyorum” vurgusu yaptı.